Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

Ne Biriktiriyoruz?

“Kesenin ağzını iple boğma, senin de nasibin bağlanır.” (Hadis-i şerif)

Hadisler ne kadar vecizdir. Söylenmek istenileni ne güzel söyleyiverir. Değil mi ki o sözler Allah’ın Elçisi’e aittir. Değil mi ki, bu mübarek sözlerle İslâm’ı anlatmıştır. İslâm’ı yani Allah’ın istediğini; insan olmayı, hayatı, inancı, sevmeyi, merhameti, paylaşmayı, görmeyi ve anlamayı... Kısaca dünyaya ve ahirete dair olanı... Bu yüzden hadisler yolumuzun ışığı. O’nun sözlerini, yolunu rehber edinmek işimizi kolaylaştırıyor.

Yukarıdaki hadis-i şerif İmam Buharî’nin ünlü hadis kitabı “Sahih-i Buharî”nin zekât bölümünde geçiyor. Hadisin yer aldığı bölümün ara başlığı ise ‘Sadaka Vermeye Teşvik Etmek’. Aslında bu başlıktan hadisin asıl anlamı ortaya çıkıyor. Fakat sözün peşinden gitmekte fayda var. Öyleyse hadisin söyleniş sebebini hatırlayalım.

Allah Rasulü s.a.v. bir gün, Ebubekr kızı Esma r.a.’nın bir kese içine para koyduğunu görür ve buyurur: ‘Kesenin ağzını iple boğma, senin de nasibin bağlanır.’ İlk bakışta, Efendimiz s.a.v. kesenin ağzını iple büzmekten, boğmaktan men ediyor gibi anlaşılsa da, asıl maksat bu değil. Allah Rasulü sözünü doğrudan söylemek yerine, mecazî bir söyleyişi tercih ediyor. Sözün amacı parayı biriktirmek yerine vermeyi teşvik etmek. Yani hadis bize şöyle diyor: Başkalarının ihtiyacına harcayan cömert olur, kesenin ağzını kapatmaz.

‘Kesenin ağzını açmak’ Türkçede çok kullandığımız bir deyimdir. Doğrudan cömertliği, vermeyi, paylaşmayı anlatır. Kesenin ağzını açan cömerttir. Cömert kimse ise paylaşmayı sever. Eskilerin deyimi ile diğergâm olur, bencil olmaz.

Hadis-i şerifte dikkati çeken sadece mecazî söyleyiş değil aslında. Evet, kesenin ağzını açmamız ve hep kendimize biriktirmememiz gerekiyor. Bu doğru. Fakat asıl dikkatimizi çeken şey, bizim rızkımızın ve nasibimizin de kendi cömertliğimize bağlı olduğu meselesi. Bizden istenilen şu: ‘Sen başkasına yardım et ki, Allah da kul da gerektiğinde sana yardım etsin.’

Bu durumu şu noktadan hareketle de yorumlayabiliriz. Allah Rasulü s.a.v. iyilik yapan kişinin gerçekte kendisine iyilik yaptığını söylüyor. Çünkü yapılan her iyilikle bir kötülük engellenmiş oluyor. Böylece kişi iyilik yaparak ilk başta kendisini koruma altına alıyor. Zaten İslâm’da ‘Ya kötülük yayılırsa!’ düşüncesi hâkimdir ve sürekli iyiliğin, güvenin insanlar arasında yaygınlaştırılması gerektiği hatırlatılır. Bizzat Peygamber s.a.v. Efendimiz ‘mümin’ ve ‘müslüman’ kavramlarını ‘güvenilir kişi’ olarak tarif etmiştir. Toplum içinde güvenin yayılması da, karşılıklı insanlık görevlerinin yerine getiriliyor olmasıyla gerçekleşir.

Hadisi bir de şu noktadan okuyup anlayabiliriz: ‘Kesenin ağzını aç, cömertlik yap ki, Allah Tealâ da sana bol sevap ve ihsanlarda bulunsun.” Zira Allah, zengin insanlara bu dünyada mal ve mülk vererek, onları muhtaç bırakmayarak ödüllendirmiştir. Fakat bu aynı zamanda bir imtihandır. Bu imtihanın gereği de insanlara yardım etmek, sadaka vermek, miktarınca zekâtını vermektir. Kişi kesenin ağzını açarak, aslında ahiret azığını, nasibini hazırlamaktadır. Cimrilik yapan ve hep kendine saklayan ise görünürde kâr ediyormuş gibi dursa da, gerçekte kaybeden kişi olmaktadır.

İslâm, hayatı bütün yönleriyle kuşatan düzenlemeler içerir. Yukarıdaki hadis-i şerifte de, toplumda köklü bir değişime vesile olacak duruş ve düşüncenin ışığı vardır. İnsanların kardeş olduğunu ve birbirini düşünmesi gerektiğini söylüyor bu hadis.

Öyle bir zaman düşünün ki adı “Cahiliye”. Sapkınlıklar toplumun her yanını sarmış. İlk başta da güven duygusu sarsılmış. Paylaşmayı, muhtaç olana vermeyi bir yana bırakın, güçlü olan zayıfın elindekine göz dikiyor ve alıyor da. Gücü temsil eden unsur ise erkekler. Yani eli silah tutanlar, gerektiğinde etrafına, düşmanına korku salanlar ve bir de kabilesi kalabalık, arkası kuvvetli olanlar. Doğan çocuk kız ise utanıyor babalar ve acımadan öldürüyorlar. İşte çağ böyleyken âlemlere rahmet olarak gönderilen o mübarek insan geliyor. Merhameti, şefkati öğretiyor insanlara. Güveni öğretiyor. Yardımlaşmayı, vermenin azaltmayacağını, aksine artıracağını söylüyor.

O zor zamanda Allah Rasulü’nün sözleri ve işleri yeniden bir insanlık inşa ediyor. Hadisler insanlığı tamir ediyor.

İbn Hacer Askalânî rh.a. bu hadisle ilgili şunları söylerken, aslında o köklü değişime de işaret ediyor: “Saymak bir şeyin ne kadar olduğunu bilmektir. Sadaka vermekten çekinmek ise eldekinin azalma korkusuyla alakalıdır. Çünkü görünüşte sadaka verdikçe eldeki azalacak ve malın artışı kesilecektir. Ancak Allah, sadaka veren kişiye hesapsız ve sayısız ihsanlarda bulunur. Yardım ederken saymayan, hesaplamayan kişiye aynı şekilde sayılmadan, hesaplanmadan mükâfat verilir. Allah’ın hesapsız rızık verdiğini bilen, bu şuura sahip olan insan da hiç düşünmeden sadaka verir, küçük hesaplarla uğraşmaz.”

Hadisin ifade ettiği bu anlayış o dönem için büyük bir değişimin vesilesi. Güzel ahlâkı inşa etmek ve tamamlamak üzere gönderildiğini ifade buyuran Elçi’nin imar çalışmalarının bir parçası.

Efendimiz’in buyruğunun önemi ve geçerliliği tazeliğini koruyarak devam ediyor. En çok da bu gün için geçerli. Çünkü biriktirmeyi önemsiyoruz. Harcıyoruz ama sadece nefsimize. Kendimiz söz konusu olunca israftan kaçınmıyoruz.Hep kendimiz için, sadece kendimiz için harcama yapıyor olmak ne büyük talihsizlik! Bu huy cimriliğin diğer adı. Parayı keseye/kasaya doldurmanın, kesenin ağzını boğmanın/kilitlemenin bir diğer şekli. Bu yüzden hadis doğrudan bize hitap ediyor.


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com