Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Allahu Teala'nın Hakimiyeti
Allahu Teala'nın Hakimiyeti
Allahü Teala'nın zatının var olduğu, sıfatları, nasıl ve ne gibi sorulardan münezzeh ve mukaddes olduğu, bir yerde olmaktan münezzeh olduğu, hepsinin anahtarı insanın kendi nefsini tanımak olduğu anlaşılınca, bilmekten, tanımaktan bir kısım kalmış oluyor. O da, onun mülkünde padişahlığı, hakimiyetidir. Nasıldır, nasıl oluyor, meleklere iş vermesi, meleklerin onun emrine uyması, melekler vasıtasıyla işlerin olması, gökten yere emir göndermesi, göklerin ve yıldızların hareketi, yerde olanların işlerinin göklere bağlı olması, rızıklar anahtarının göğe havale edilmesi nasıl oluyor? Diye sorulması mümkün olan sorulardandır.
Allahü Teala'yı tanımakta, bu mühim bir bahistir. Buna “Marifet-i ef'al”, yani fiiller'i tanıma denir. Bundan öncekilere “Marifet-i zat ve marifet-i sıfat” denildiği gibi. Bunun anahtarı da, kendini tanımaktır. Kendi memleketindeki padişahlığını nasıl yürüttüğünü bilmezsen, kainatın padişahının hükmünü yürüttüğünü nasıl bilmek istersin?
Önce kendini tanı ve bir işine dikkat et. Mesela kağıt üzerine Bismillah yazmak istediğin zaman, önce sende arzu ve istek meydana gelir, sonra kalbinde bir hareket ve kımıldama duyulur. Bu etten olan yürek ki, sol taraftadır. Ondan bir cism-i latif hareket eder ve beyne gider. Bu cism-i latife tabîbler rûh diyorlar. His ve hareket kuvvetlerini taşımaktadır. Hayvanlarda olan rûh ise daha başkadır. Bu rûh ölebilir. Bizim kalb dediğimiz rûh ise, hayvanlarda yoktur. Asla Ölmez. Çünkü o, Allahü Teala’yı bilme, anlama yeridir. Bu rûh beyne ulaşınca, Bismillahın sureti hayal kuvvetinin yeri olan beynin birinci odasında (merkezinde) meydana gelmiş olur. Beyinden çıkan sinirler her tarafa dağılır. Parmakların ucunda İplik gibi düğümlenir. Beyinden bu sinirlere uyarma verilir. Zayıf, kuru olanların kollarında sinirler görülebilir. Sonra sinirler kımıldanır, parmakların uçları hareket eder ve sonra da parmaklar kalemi harekete geçirir. Kalem de mürekkebi harekete getirir. Böylece hislerin yardımıyla hayal hazinesinde) olan Bismillah'ın suretine uygun olarak Besmele kağıtta meydana gelir! Bunda bilhassa gözün yardımı çoktur.
Muhakkak bilmelisin ki, padişahı ve padişahlığı padişahlardan başkası bilmez. Eğer böyle olmasaydı, sana onun memleketinde padişahlık verilirdi. Allahü Teala'nın mülkünden ve padişahlığından sana bir parça verilmiş olurdu; o zaman alemlerin sahibini tanıyamazdın. O halde senin için yaratılmış olan padişahlığa şükret. Sana padişahlık ve kendi memleketine benzeyen bir memleket verdi. Kalbini Arş eyledi. Kalbin menba'ı olan hayvanı ruhunu İsrafil, beynini Kürsî, hayal hezîneni Levh-i Mahfuz, göz, kulak ve bütün duygularını ayrı ayrı birer melek; sinir sisteminin merkezi olan beyinciğini de, gökler ve yıldızlar gibi yarattı. Parmağını, kalemi ve mürekkebi senin emrine verdi. Seni tek ve nasıl olduğu belli olmayan şekilde yarattı ve hepsine padişah eyledi. Sonra da sana:
“Sakın! Kendinden ve padişahlığından gaafil olma ki, yaratandan da gaafil olmayasın” buyurdu. Elbette Allahü Teala Ademi kendi suretinde yarattı O halde, ey insan, nefsini bil ve rabbini tanı.
İnşanın padişahlığı ile Malikü'l-Mülk olan Allahü Teala'nın padişahlığı arasında yaptığımız bu mukaayeseli izahtan, iki büyük ilme işaret olundu: Biri, insanın kendini tanıması, azalarının kuvvetler ve sıfatları ile olan bağlılığı, sıfatlarının ve kuvvetlerinin kalbe bağlılığının nasıl olduğu ilmidir. Bu, böyle bir kitabta incelenemeyecek kadar uzun bir ilimdir. Diğeri alemin padişahının, memleketinin meleklere olan bağlılığının tafsili, meleklerin birbirleri ile olan irtibatı, göklerin, Kürsî'nin ve Arş'ın meleklerle olan alakası; bu ilim ise daha uzundur. Bundan maksat zekİ olanların bu kadarına inanması ve Allahü Teala'nın azametini bununla bitmesidir. Akılsız olanların, bütün bu güzelliklerle böyle bir hazretin mütalaasından mahrûm kaldıklarını, nasıl gaafil olduklarını ve nasıl aldandıklarını bitmesidir, Allahü Teala'nın cemalinden, halk zaten ne anlayabilir? Halkın tanıyabilmesi için bu anlattıklarımız nedir ki![31]