Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Namazda Huşu Ve Allah Korkusu Üzere Olanlar
Namazda Huşu Ve Allah Korkusu Üzere Olanlar
Namazında huşu', hudu' gösterip, Allahü Teâlâ’nın azameti karşısında zavallı olduğunu düşünüp korkan, seve seve namaz kılan, vera'ı gözeten ve Allahü Teâlâ’dan ümit edici olduğu halde, himmetinin çoğunu ve münâcâtını rabbine yapan, kendisini Allahü Teâlâ’nın huzurunda ayakta ve oturur rükû ve secde eder halde bilen, kalbini tamamen Allahü Teâlâ’ya verip, Ondan başkasını kalbinden çıkaran ve farzlarını edaya gayret edene Aîlahü Teâlâ rahmet eylesin. Zira insan, içinde bulunduğu namazından sonra, daha bir vakit namaz kılacak mıdır, yoksa kılamayıp ölecek midir, bilemez. Allahü Teâlâ’nın katında namazının kabulünü yalvarmalı, reddedilmesinden kokınalıdır. Böylece korku ve ümit içinde bulunmalıdır. Acaba, o anda namazı kabul olunup saîdler zümresinden mi, yoksa red olunup şakiler güruhundan mı olacakdır bilemez.
Ey İslâm nuru ile süslü olan mü'min! Senin namazında ve diğer amellerinde, yanî Allahü Teâlâ’nın senin üzerine farz kıldığı şeylerde üzüntün, elemin ve korkundan büyük, güzel, uygun ve lâyık senin hangi işin vardır. Çünkü sen, bir vakit namazının kabul olunup olunmadığını, bir günahının mağfiret olunup olunmadığını asla bilemezsin. Halbuki sen hâlâ, gülmekte, sevinmekte ve gaflettesin. Dünya işlerine dalmış, geçim derdinle meşgulsün. Bu halinden korkmuyor musun? Her şey'i doğru haber veren ve emin olandan (aleyhisselâm) yakınen bildiriliyor ki, sen Cehennem yolcususun. Nitekim Allahü Teâlâ Meryem sûresi, yetmiş birinci âyetinde: “ Sizden ateşe uğramıyan yoktur” buyuruyor. Halbuki sana, Cehennemden uzak olduğuna ait haber gelmemiştir. O halde, Allahü Teâlâ senin amelini kabul edinceye kadar daimi üzüntü ve ağlamağa -senden daha lâyık kim vardır. Bununla beraber sen, akşamlayıp, sabaha çıkacağını veya sabahtan akşama erişebileceğini, Cennet ile mi Cehennem ile mi müjdeleneceğini bilmezsin. Bu yüzden çoluk çocuğunla sevinmemen, mala mülke mağrur olmaman lâzımdır ve uygundur. Bu büyük işten tamamen gaflette ve büyük bir yamlmada bulunmana ne kadar şa-şılsa azdır. Halbuki her gün ve gece hattâ her an acele ve sür'at ile bir pazara sevk olunmakta ve eceline yaklaşmaktasın. Sakın, bu şekilde seni tehdîd eden o büyük tehlikeden gafil olma! Çünkü muhakkak ölümü tadacaksın. Ondan kurtulmana imkân yok. Belki de ölüm, her gün sabah ve akşamdaki kötü hallerinden daha kötü bir zamanda gelecektir. Sahibi olduğun her şey'i bırakıp ya Cennete yahut da vasfını, hakikatini, azablarının çeşitlerini anlatmaktan dilin âciz olduğu, sözlere, harflere siğ-mıyan Cehenneme gönderileceksin.
Dünyayı sevmekten kurtul, ondan kaçın ki, dünyanın yaşantısı ve aldatıcı süsleri seni kandırmasın. Yalanı, dolanı, istediğini bulma ve yalancı parlaklıkların seni aldatmasın. Nitekim Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem):
“Dünya seni aldatır, seni zarara sokar ve seni elin boş olarak bu sıkıntılar hanesinden çıkarır” buyurdu. Kur'ân-ı kerîmde Allahü Teâlâ: Lukman sûresi, otuzüçüncü âyet-i kerîmede: “Sizi dünyanın yaşantısı ve süsü aldatmasın. Ve şeytanın sonra tevbe edersiniz, Allahü Teâlâ afv eder diye günâha sevk etmesine aldanıp mağrur olmayın” buyuruyor. Ey mü'min. Allahü Teâlâdan kork, Allahdan kork, tekrar ediyorum, Allahdan çok kork. Veyl ve helâkden, sapıklık ve zarar çukuruna düşmekten sakın. Namazı ve diğer ibadet ve işleri muhafaza et. Yasaklan, açık ve gizli bütün günahları terk eyle. Sende ve başkasında görülen kudreti, hakka teslim eyle. Sana olan emir ve yasaklarında tâati, onun için eyle. Yasak ettiğini yapmakla ondan uzak olma. Hakkın tedbirine, ya'ni Allahü Teâlâ’nın fiillerine itiraz edip, rızıktan sana takdir ve tahsis ettiği nasibine ve senin işlerin için yaptığı ve sonunu senden gizlediği, güzel neticeler ve gelecekteki faydalarda senin için meydana çıkaracağı şeylere razı olmayıp, Hakkın gadabına uğrama. Allahü Teâlâ’nın Bakara sûresi ikiyüz onaltmcı âyet-i kerîmesinde: “Siz bâzan bir şey'i beğenmezsiniz, kötü görürsünüz, halbuki o, sizin için hayırlıdır. Bâzan da sevdiğiniz bir şey sizin için kötü olur. Allahü Teâlâ sizin işlerinizi bilir, siz ise bilmezsiniz” âyetinin mânasından gafil olma. Ölünciye kadar, her an sahibine itaat edici, emrine uyucu, kazasına razı, belâsına sabredici, ni'metlerine şükredici oî. Senin hakkındaki tedbir ve tasarrufunda onu suçlu tutmağa cesaret etmiyerek, ni'met ve âyetlerini hatırla! Böylece iyiler ve temiz-per zümresinde vefat edip sâlihlere lâyık ve peygamberler ile haşr olasın. Allahü Teâlâ’nın rahmeti, ihsanı ve iradesi ile Cennetlere giresin.[641]