Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
KONU: CENAZE VE TEÇHİZİ
KONU: CENAZE VE TEÇHİZİ
1- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ölülerinizin (cahiliyet yoluyla) öldüğüne dair ölüm haberini yaymaktan kaçınınız. Çünkü bu cahiliyetin yaptıklarından biridir.”[731]
Cahiliyet devrinde tanınmış kimselerden birisi öldüğü-vakit ölüm haberini yaymak için bir tellal bineğine binerek mahalle mahalle, sokak sokak dolaşıp iyiliklerini sayarak ölüm haberini yayarlardı. Bu şekilde ölüm haberini vermek haramdır. Ancak cenaze namazında milletin toplanması için ölüm haberini ezan okumak suretiyle vermek haram değil, bilakis sünnettir.[732]
2- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ölen her Müslümanın lehinde dört kişi şahitlik yapar sa yüce mev la onu cennetine koyar. Üç veya iki şahitlerin hükmü de böyledir.”[733]
3- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Şeytânların bağırışı gibi, ölülerinizin başında ağlayarak bağırıp çağırmayın. Çünkü ölülerin başında bağırıp çağırmadan sadece gözyaşı dökülmesi kalbin müteessir olması şefkatin eseridir. (Bu hususta hiç bir günah yoktur.) Fakat lisaniyle bağırıp çağırmak, eliyle elbisesini yırtmak, yüzüne vurmak gibi hareketler şeytanın amellerindendir.”[734]
4- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“(Ölümün iyiliklerini sayarak) bağırıp çağıran bir kimse tevbe etmeden öldüğü takdirde Hz. Allah ateşten bir gömlek giydirip kıyamet günü insanların huzurunda bekletir.”[735]
5- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“(Sadece gözyaşlarıyla ve kalbin üzüntüsüyle) ağlamak şefkatten ileri geldiği gibi, bağırıp çağırmak da şeytandan gelir.”[736]
6- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Üç kötü huy vardır ki, ümmetimden asla ayrılmaz:
a) Ölülerin başında bağırıp çağırarak ağlamak,
b) Yağmurun yıldızlardan olmasına inanmak,
c) Soyuyla sopatıyla iftihar etmek.”[737]
8- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Sevgili peygamberimiz (s. a. s.) kabirlerin arasında cenaze na mazının kılınmasını nehy etmiştir.”[738]
9- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Sevgili peygamber efendimiz (s.a.s.) kabirlerin üzerinde oturmayı ve kireç, beton gibi şeyler kullanarak etrafında değerli duvar kurmayı ya da bina yapmayı nehiy etmiştir.”[739]
10- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Sevgili peygamber efendimiz (s.a.s.) mezar taşlarına (Kur’an’dan) yazı yazmayı nehiy etmiştir. (çünkü zamanla ayaklar altına düşmek tehlikesi vardır.)”[740]
11- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Cenazeyi her işi tamamlandıktan sonra bekletmeyiniz. (Çünkü kokma ve bozulma tehlikesi vardır.)”[741]
12- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Akibeti bilinmeden bir kişinin yapmakta bulunduğu iyi ameli için, -çok iyidir - diye hayrete kapılmayınız.”[742]
13- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Melekler Adem peygamberin cenaze namazını kılarken dört kere tekbir getirdiler. Sonra işte böylesine cenaze naıfıazı, ey ademoğulları, sizden içinde ( kıyamete kadar ) sünnettir, dediler.”[743]
14- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Cenaze namazına katılan müminin ilk mükafatı, cenaze namazını kıldığı ölünün Allah'ın mağfiretine nail olmasıdır. (Bu mükafai kılanlar içinde aynıdır.)”[744]
15- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Şüphesiz, ölü, diri olanların bağırıp çağırarak ağlamaları sebebiyle azab görür. (Çünkü yaptıkları dine aykırı ve bu öğrenmek hususunda da ölenin daha önce bir kusuru olabilir.)”[745]
16- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ölen bir kimse, tabutunu omuzlarına alacak, kendisini yıkayacak ve kabrine koyacak olan kimseleri tanır. ( Çünkü ölüm yok olmak değil, aslında belki memleketinden ayrılmak demektir.)”[746]
17- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Şüphesiz (ölüm neticesinde) kabire konulmak, camiye gitmek sebebiyle Allah'ı ziyaret edecek olan kişinin giyeceği en güzel elbise beyaz elbisedir.”[747]
18- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ölen bir müminin karşılaşacağı ilk mükafat, cenaze merasimi ne katılan müslümanların günahlarının af edilmesidir.”[748]
19- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Şüphesiz ölmüş olan bir müminin kemiklerini kırmak, diri iken kırmak gibidir.”[749]
20- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Her evin girilecek bir kapısı vardır. Kabirlerin kapısı vardır. Kabirlerin kapısı ise ayak tarafıdır.”[750]
21- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
Sevgili peygamberimiz, ölen bir kimseyi kabre koydukları vakit şöyle derlerdi:
"Bismillahi ve billahi vefi sebilillahi ve ala milleti resulüllahi "Allah'ın ismi bereketiyle yolunda ve Hz. Muhammedin getirdiği İslam dini üzerine kabrine bırakıyorum.”[751]
22- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Sevgili peygamberimiz insandan yedi şeyin gömülmesini istemiştir. Traş edilen saçlar, tırnak, kan, hayız, diş ve kadının rahminde iken çocuk şeklini almadan düşen kan maddesi.”[752]
23- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Sevgili peygamber efendimiz bir cenazenin yanında bulunduğu zaman, üzüntü belirtileri mübarek yüzünde görünür ve (ahiretin hakkında) çok düşünmeye başlardı.”[753]
24- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Sevgili peygamber efendimiz cenaze töreninde bulunduğu zaman, mübarek yüzünde üzüntülerin belirtileri görünür. Dünyaya ait sözleri azaltır. Ve ( ahiret hakkında ) çokça düşüncelere dalardı.”[754]
25- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
Sabah namazını kıldırdığı cemaata doğru döndüğü zaman, şöyle buyuruyorlardı:
"İçinizde ziyaretine gideceğim hasta bir kimse var mı? "Yok cebabını alınca (ikinci olarak ) şöyle seslenirdi: " Töreninde bulunmam için, ölmüş bir kimse var mı? "Yine yok cevabını alınca ( üçüncü defa olarak ) şöyle sorarlardı:
"Tabir etmem için içinizde bir rüya gören var mı? "[755]
26- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
Sevgili peygamber efendimiz cenazenin defnini bitirip başucunda durduğu zaman, şöyle emir ederlerdi:
“Ey müminler ölen din kardeşiniz için istifğar ediniz. Ve (Soru meleklerinin sorularına karşı vereceği cevab konusunda ) muvaffak olmasını dileyiniz. Çünkü şimdi sormaya başlanır."[756]
27- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Birinizin ateşin üzerinde oturmasıyla, elbisesini yakması ve cildine sirayet etmesi, bir kabrin üzerine oturmasından daha hayırlıdır.”[757]
28- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ölüm anında bulunan kimselere şahedet kelimesi olan Lailahe illallah - cümlesini telkin ediniz,”[758]
Ölüm anında bulunan gerek müslüman, gerekse kafir olsun şahadet cümlesi ile telkin edilmesi sünnettir. Fakat İsrar edilmesi doğru değildir. Lailahe illallah, dedikten sonra konuşmadan bir daha telkin edilmez. Konuştuğu takdirde ikinci bir daha telkin edilir. Çünkü sevgili peygamberimiz: “Lailahe illallah cümlesi ile çenesi kapanan kimse hesaba çekilmeden cennete gerecektir," diye buyurmuşlardır.[759]
29- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Allah'a şerik koşmayan imanlılardan kırk kişi cenaze namazını kılıp dua ettiği bir müminin hakkında Hz. Allah dualarını kabul eder.”[760]
30- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Allah yolunda çarpışarak öldürülen üç adamın (baba, ana gibi) yakınları olan kimseler sevabını Allah'dan isteyerek sabrederse cennete girmeyi hak etmiş olur.”[761]
31- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Ey müminler, lehinde konuştuğunuz bir ölü için, cennet, aleyhinde konuştuğunuz diğer bir ölü için ise cehennem ateşi vacib olur."[762]
32- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kim ölüyü yıkayıp gördüğü ayıp yerlerini gizlerse, Hz.Allah'da onun günahlarını affı ile örter. Kim fakir bir ölüyü kefenlendirirse, Hz. Allah ( kıyamet günü ) ona sündüs ipeğinden bir elbise giydirir.”[763]
33- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Melekler semada Allah'ın şahidleridir. Siz de yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz.”[764]
34- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Binici olan bir kişi cenazenin arkasında yürür. Yaya olanlar cenazenin arkasında, önünde, sağında veya solunda yürür.
Hayat belirtileri bulunduğu halde ölü olarak düşen (veya düştükten sonra ölen) bir çocuğun cenaze namazı kılınır. Ve anne babasına da dua edilebilir.” [765]
Düşen çocuk ağlamak, bir hareket yapmak gibi hayat belirtileri gösterirse, ölen büyük bir kimse gibi gusül edilir. Tekfin yapılır. Ve cenaze namazı kılınır. Böyle canlılığına dair bir alamet olmayan düşen bir çocuğun dini vazifeleri yapılmadan bir beze sarılır ve bir çukura gömülür.[766]
35- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ateş korunun ve keskin kılıcının üzerinde yaralı ayağını ayakkabıya sokup işkenceyle yürümek, bir Müslümamn kabrinin üzerinde yürümek, abdest bozmak veya sokağın ortasına yolun üzerine oturup abdestini bozmaktan daha iyidir. (Çünkü bunlar haramdır.)”[767]
36- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Cenazenin yanında yüksek sesle ağlayanın, ateşin bulundurulması veya ateşle birlikte cenazeyi takip ederek yürümesi (cahiliyet devrine ait çirkin adetlerden olduğundan dinimizce ) yasaklanmıştır.”[768]
37- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Cenazenin (yıkamak, kefenlendirmek, götürüp defn etmek gibi ) her işini süratle yapınız. Çünkü omuzunuzda bulunan cenazenin ameli iyiyse, onu bir an önce iyiliğe kavuşturmuş olursunuz. Kötüyse omuzunuzdan leş gibi kötü bir şeyi indirmiş olursunuz bir an evvel.”[769]
Götürülenlerin omuzunda bulunan bir cenaze dünyada iken İslamiyete uygun bir şekilde yaşamış ve iyi ameller işlemişse onu mükafatlar, cennet nimetleri, Allah'ın cemalini görmek, meleklerin cennetle müjdelenmesi gibi bir çok iyi şeyler kendisini bekler. Bu yüzden de kabir e götürülürken acele götürülmesi gerekir. Dünyada iken imandan yüz çevirmiş ve kötülüklere saplanarak kendisini ne yazık ki, dünyanın zevk ve eğlencelerine adayan kimse de güneşin altında kokmuş ölü hayvan leşlerine benzer. Bir an önce onun leş gibi kokusundan kurtulmak için omuzlarda taşınan ameli kötü olan bir cenazeyi içinde çekeceği azab olan ve kendisi için cehennemden bir çukur olacak olan kabrine acele olarak götürülmesi gereklidir)[770]
38- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Müslümanlardan kırk veya daha fazla bir grup insan bir cenazenin lehinde veya aleyhinde verdikleri şahitliklerini kabul eder. Çünkü bu kırk kişinin içinde Allah'ın en yakın dostlarından biri bulunabilir.”[771]