Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
ZEKÂTI ÖDEME YOLLARI
ZEKÂTI ÖDEME YOLLARI
Soru: Zekât olarak malın aynısı verilebildiği gibi, kıymeti de verilebilir mi?
Cevap: Zekâta tabi olan malların aynısı zekât olarak verilebildiği gibi, kıymetleri de verilebilir. Bu hususta mal sahibi serbesttir. Malının zekâtını isterse aynısından, isterse kıymetinden öder. Çünkü zekâttan gaye, fakirlerin faydalanmasıdır. Bu gaye malın kıymetini vermekle de gerçekleştirilebilir.
Soru: Eldeki hazır paraya kargılık, alacak zekât olarak verilebilir mi?
Cevap: Hazır paraya karşılık alacak zekât olarak verilemez. Çünkü alacak, maliyet itibariyle hazır paradan daha az bir değere sahiptir. Az değerli bir şey, tam değerli bir şeye karşılık zekât olarak verilemez.
Soru: Emin bir alacağın zekâtı hazır paradan verilebilir mi?
Cevap: Alınabilecek bir para, hazır para gibidir. Onun için emin bir alacağın zekâtı hazır paradan verilebilir.
Soru: Bir alacak, başka bir alacağa zekât olarak verilebilir mi?
Cevap: Bir alacak, alınamayan başka bir alacağa karşıbk zekât olarak verilebilir.
Soru: Fakirde bulunan alacağım kendisine bağışlayan kimse, o alacağının zekâtım bir daha vermesi gerekir mi?
Cevap: Bir fakirde alacağı olan kimse, bunu o fakire bağışladığı takdirde, zekâta niyet etmese bile bu alacağın zekâtını vermiş olur. Fakat bu alacağm bir kısmı alınıp da bir kısmı bağışlansa, yalnız bağışlanan kısmın zekâtı verilmiş sayılır.
Meselâ; Bir fakirde ikiyüz lirası olan birisi, bunun yüz lirasını alıp, yüz lirasını da fakire bağışlasa, yalnız bağışlamış olduğu yüz liranın zekâtını vermiş sayılır. Aldığı yüz liranın zekâtını da yeniden vermesi gerekir.
Soru: Bir kimse, bir fakirde olan alacağını elindeki malın zekâtına karşılık ona bağışlasa, zekâtını vermiş olur mu?
Cevap: Bir kimse, fakirde bulunan bir alacağını elindeki malın zekâtına karşılık ona bağışlasa, bununla malının zekâtını vermiş olmaz. Fakirdeki alacağının zekât yerine geçebilmesi için, şu iki şeyden birini yapmalıdır: Ya fakirdeki parasını alıp tekrar zekât niyetiyle geri vermelidir veya cebinden istediği kadar para çıkarıp zekât niyetiyle fakire verdikten sonra tekrar alacağı yerine ondan almalıdır.
Soru: Bir kinişe, fakirde olan alacağını, başka bir alacağm zekâtına karşılık o fakire bağışlayabilir mi?
Cevap: Bir kimse, bir fakirde bulunan alacağını, başka bir alacağın zekâtına karşılık o fakire verse, o şahıstaki alacağın zekâtını vermiş olmaz.
Soru: Borçlu bir fakire, borcunu ödemesi için zekât verilebilir mi?
Cevap: Bir kimse, fakir olan birini borçtan kurtarmak için malının bir kısım zekâtını ona vererek borcunu ödettirip onu sıkıntıdan kurtarabilir.
Soru: Zenginde bulunan alacak, bir yıl üzerinden geçtikten sonra o zengine bağışlandığı takdirde bu alacağın zekâtı ödenmiş olunur mu?
Cevap: Doğru olan görüşe göre, bu malın zekâtı verilmiş olunmaz.
Soru: Bir kimse, birisindeki alacağını elindeiki malın zekâtını karşılık bir fakire verse, o malın zekâtını ödemiş olur mu?
Cevap: Birisindeki alacağını, elindeki malın zekâtına karşılık bir fakire veren kimse, malının zekâtını vermiş olur.
Soru: Zekât verilirken toplanmış olan nisapları ayırmak veya ayrılmış olan nisapları toplamak doğru mudur? Meselâ: iki nisaplık (seksen) koyunu olan bir kimse, zekât olarak hepsi için mi, yalnız bir koyun vemeli, yoksa her nisap için mi bir koyun vermeli?
Cevap: Toplanmış olan nisapları ayırmak, ayrılmış olan nisapları da toplamak doğru değildir.
Meselâ: Bir kimsenin seksen koyunu olsa, yalnız bir koyun zekât vermesi icabeder. Koyunlar iki nisap miktarı olduğu için, iki koyun vermesi icabetmez.
Soru: Eşit miktarda malı olan iki ortaktan her birisi kendi zekâtını mı vermeli, yoksa ikisi birleşip bir malın zekâtını mı vermeliler?
Cevap: Ortaklardan her biri, kendi malının zekâtını vermelidir.
Meselâ: İki ortağın eşit surette seksen koyunları olsa, her birisinin, nisap miktarı olan kırk koyunu için birer koyun zekât vermeleri lâzım gelir. Çünkü her ortak, kendi malının zekâtından mesuldür ve ayrı bir nisaba sahiptir. Bunlar birleştirilip, koyunlar yalnız bir kimsenin malıymış gibi sayılamaz.
Soru: Eşit hisseye sahip iki ortağın inalı, bir nisap miktarı olursa, zekât vermeleri gerekir mi?
Cevap: Bu ortakların zekât vermeleri gerekmez. Zira zekât vermeleri İçin her birinin nisap miktarı kadar malı olması lâzım gelir. Meselâ: iki kişinin birbirine eşit olarak ortaklı kırk koyunları bulunsa, zekâtı verilmesi gereken başka malları olmayınca zekât lâzım gelmez. Çünkü koyunlarda nisap kırk tanedir. Halbuki burada her birisinin yirmi koyunu var.
Soru: İki ortaktan yalnız birisinin nisap miktarı malı varsa, ne yapılmalıdır?
Cevap: Ortakların ikisinden yalnız birisinin hissesi nisap miktarı kadar olsa, sadece onun zekât vermesi icabeder. Nisap miktarı hisseye sahip olamayan kimse -zekâta tabi başka malı olmazsa- hissesinin zekâtını vermez.
Soru: Bir malın zekâtı daha senesi dolmadan acele edilerek fakirlere verilebilir mi?
Cevap: Verilebilir. Çünkü vacip olmasına sebep olan nisap vardır. Nisap miktarı olunca zekât vermek, insanın boynuna borç olur. Borcu ise vakti gelmeden ödemekte bir sakınca yoktur.
Soru: Nisap miktarını bulmamış bir malın zekâtı verilebilir mi?
Cevap: Nisap miktarını bulmamış bir malın zekâtını acele ederek vermek doğru değildir. Eğer verilirse, zekât değil, sadaka olur. Bunun için o mal sonradan çoğalıp nisap miktarına ulaştığı takdirde, zekâtını yeniden vermesi lâzım gelir.
Soru: Nisap miktarındaki bir malın birkaç yıllık zekâtı birden verilebilir mi?
Cevap: Nisap miktarındaki malın birkaç yıllık zekâtı birden verilebilir. Sene sonunda bu miktar mevcut bulundukça, zekâtı verilmiş olunur. Fakat bu miktar sene sonunda azalmışsa, verilmiş bulunan zekât, nafileye dönüşür.
Soru: Mevcut olan malından fazlasının zekâtını veren bir kimse, fazla verdiği zekâtı gelecek yıla sayabilir mi?
Cevap: Sayabilir. Meselâ: İki bin lirası olan bir kimse, dört bin lirası var zannederek bunun zekâtını verdiği takdirde, fazla olarak vermiş olduğu iki bin liranın zekâtını gelecek yılın zekâtına karşılık sayabilir.
Soru: Bin liraya sahip olan bir kimse, acele ederek iki bin liranın zekâtını verse, bu zekât aynı yıl için sahip olacağı başka bir bin liranın zekâtı yerine geçer mi?
Cevap: Bin liraya sahip olan bir kimse, acele ederek iki bin liranın zekâtını verse, bu zekâtı aynı yıl içinde, sahip olacağı başka bir bin liranın zekâtına sayabilir.
Soru: Bir kimse, malının zekâtından bir fakirin borcunu ödeye bilir mi?
Cevap: Fakirin emriyle olsa, ödeyebilir. Fakat fakirin haberi olmadan öderse, zekâtın yerine geçmez.
Soru: Bir kimse, kendi soyundan değil de, akrabalık yoluyla nafakasını vermek mecburiyetinde bulunduğu bir yetime elbise yaptırıp veya yenilecek bir şey verse, zekât yerine geçer mi?
Cevap: Eğer bunları zekât niyetiyle verse, o zaman zekât yerine geçer. Fakat bu durumda olan bir yetimi kendi sofrasına alıp, beraber yedikleri yemeği zekâtına karşılık saymak isterse, İmam-ı Ebu Yusuf'a göre caiz, İmam-ı Âzam ve Muhammed'e göre caiz olmaz. Çünkü bu durumda ona mal etme şartı yerine gelmiş olmaz.
Soru: Fakirlere yedirilen yemekler zekât yerine geçer mi?
Cevap: Geçmez. Çünkü zekâtın fakirlerin mülkiyetine geçmesi şarttır. Halbuki bir şey yedirilmekle ona mülk ettirilmez.
Soru: Bir yere sevap kazanmak için verilen para, zekât yerine geçer mi?
Cevap: Sevap kazanmak için harcanan para, zekât yerine geçmez.
Meselâ: Cami, çeşme, yol, köprü v.s. yaptırmak için verilen para zekât yerine geçmez. Çünkü zekât, fakirlerin ve Kur'anda adı sayılan yolcuların, kölelerin v.s. hakkıdır. Yalnız onlara verilebilir.
Soru: Bir fakir, almış olduğu zekâtı, kendi isteğiyle bir hayır işine harcarsa, sevap kazanır mı?
Cevap: Hem kendisi sevap kazanır, hem de zekâti veren şahıs sevap kazanmış olur.
Soru: Bir fakiri bir evde bedava olarak oturtmak zekât yerine geçer mi?
Cevap: Bir fakiri zekâta karşılık olmak üzere bir evde bedav; oturtmakla zekât verilmiş olmaz. Çünkü kendisine mal ettirilmemiştir.[815]