Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

Tövbenin Kabul Şartları:

Tövbenin Kabul Şartları:


Tövbenin kabul olması için yerine getirilmesi gereken dört şartı var­dır. Şimdi bu dört şartı bir bir inceliyelim:

1. Günah işlememeğe kesin karar vermek: Kul günahından tövbe etmeğe kalkıştığı zaman bir daha asla günah işlemeyeceğine (kalbiyle Al­lah'a karşı kesin söz vermelidir. Bir daha da aynı günahı işlemeye yanaşmamalıdır. Eğer, günahı terk ettiği halde içinde bazen işlemek arzusu kı­mıldanıyorsa, o kimse tövbe etmiş sayılmaz; o günaha karşı içinden ge­çen bütün en ufak arzu kırıntılarını bile söküp atmaya çalışmalı ve bunun kesin kararını vermeğe bakmalıdır.

2. İşlenmiş olan bir günahtan tövbe etmek: Kul daha önce işlemiş bulunduğu bir günah için tövbe etmeli, pişmanlık duymalıdır. Daha önce işlemediği bir günah 'için tövbe etmemelidir. Çünkü o günahsızdır. Neye tövbe edecek? Meselâ sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) hakkında:

“O, küfürden uzaktı.” diyebiliriz fakat:

“O, küfürden tövbe etti.” diyemeyiz. Dense bile çok yersiz ve ma­nasız bir söz olur. Çünkü Peygamberimiz hiç bir zaman küfür üzere olma­mıştır.

“Hz. Ömer küfürden döndü, tövbe etti.” diyebiliriz. Böyle bir söz gerçeği söylemekten başka bir şey değildir. Çünkü Halife Ömer daha ön­ce kâfir idi. İslâmiyete sonradan girdi.

3. Daha önce işlenilen günah, bundan sonra işlenmeye kesin karar verilen günah şiddet ve derecesinde olmalıdır. Kul günahından tövbe ederken işlemiş olduğu günahının, bir daha işlememek üzere karar verdiği günahın dengi olması gerekir. Ancak tövbesi o vakit kabul görür. Meselâ yaşlı bir kimse güçlü kuvvetli olduğu gençlik yıllarının heyecanı ile zina suçu işleyerek namusa göz dikmiş olabilir veya yine kanının kaynadığı o yıllarda yol keserek adam soyabilir. İhtiyarlayınca bir gün bu işlediği ağır suçlarından ötürü tövbe ve istiğfar getirebilir.

Bu ağır suçlardan ötürü tövbe eden ihtiyar adama tövbe kapıları açık­tır. Gerçekten tövbe etmişse kabul de görür. Yalnız şu farkla ki, bir daha zina suçu işlememeğe veya yol kesip insan soymamağa karar vermek şeklinde değildir. Çünkü artık zaten bunları işleyecek güç ve tâkattan düşmüştür; istese de yapacak durumu yoktur. Fakat bununla birlikte yalan söyleyebilir, bir başkasını çirkin iftiralarına kurban edebilir veya onu bunu çekiştirerek müslümanları birbirine düşürebilir. Bunlar ve bunlara benzer aynı derece ve şiddette suç ve günahlar işleyebilir. Ki bunlar da zina ve yol kesicilik derecesinde ağır ve çirkin birer günahtır. İşte bu yönden zi­nadan veya yol kesicilikten tövbe eden bir ihtiyarın tövbesi caizdir ve Al­lah katında da kabul görür.

Günahlar derece derecedir. Fakat aslında tüm günahlar bir nokta et­rafında toplanıyor. Derece bakımından bid'atın altında kalanlar veya küf­re sokanlar... Bid'at ise küfrün bir derece daha altında kalan günah çeşididir.

4. Tövbe sırf Allah için yapılmalıdır. Tövbenin kabul edilmesi için dördüncü şart da onu sadece Allah'a yapmaktır. Tövbe eden kimse, tövbe ederken daima Allah'ı düşünmeli, O'nun gazabını, acı azabını gözleri önü­ne getirmelidir. Yoksa dünyalık bir çıkar sağlamak niyetiyle, şehvet hırsıyla, makam ve mevki düşüncesiyle yapılan tövbeler Allah katında kabul görmeyecektir. Yoksulluktan kurtularak mal ve servete kavuşmak için töv­be etmek yahut işlemeğe gücü yetmediği bir fiilden veyahut da etrafın­daki insanlardan korktuğundan dolayı tövbe etmek kabul değildir. Böyle­sine bir harekete girişen kimse tövbe etmiş sayılmaz.

İşte (buraya kadar verdiğimiz izahlar tövbenin kabul olmasını temin eden başlıca şartlardır. Bu şartları eksiksiz olarak yerine getiren mü'min tam manasıyla bir tövbe etmiş ve gerçekten Allah'a yönelmiş demektir.

Bir mü'mîni tövbe, etmeye zorlayan bir takım sebepler vardır. Bu se­bepler başlıca üçe ayrılır. Şimdi de bunlar üzerinde biraz kalem gezdire­lim:

1- Günahların doğuracağı kötü sonuçları göz önüne getirmek,

2- Allah azabının güç yetmez, takat getirilmez derecede çetin ve ağır olduğunu düşünmek,

3- Sınırsız kudret sahibi olan Ulu Allah karşısında kendi zavallı varlığını hatırlamak.

Düşünün bir kere!.. Dünyada güneşin yakıcı sıcağına ve hafif bir kaç kırbaç darbesine bile dayanamayan insanoğlu, acaba cehennemin kavuru­cu ateşine ve zebanilerin ağır topuz darbelerine nasıl katlanacak?

Yine zararsız bir sineğin vurmasından bile incinen zavallı insan, öte dünyada ateşten yaratılmış koskocaman akreplerin, deveboynu kalınlığın­da azılı yılanların sokuşlarına nasıl dayanacak? Cenabı Hakk'ın gazabına uğramaktan ve cezasına çarpılmaktan yine kendisine sığınırız.

Bütün bunlar, onları bir film makinasının şeridi gibi, gece gündüz göz­leri önünden geçiren uyanık mü'mini tövbe etmeye ve sımsıkı Allah yo­luna sarılmaya iten başlıca sebeplerdir. Başarı Allah'tandır.

Soru: Sevgili Peygamberimiz, “Günahlar karşısında derinden piş­manlık duymak tövbe etmek demektir,” diye buyurdular. Bunun dışında başka bir şart koşmadılar. Buna ne dersiniz?

Cevap: Şunu iyi bilmek gerekir ki, pişmanlık duymak kulun iradesine bağlı değildir. Öyle bir an gelir ki kul, ansızın pişmanlık duyabilir. Ama bu tövbe etmek demek değildir. Daha açıkçası şunu demek istiyoruz. Töv­be kulun irade ve isteğine bağlı bir pişmanlık halidir. Hatta o tövbe etmekle emredilmiştir. İşlediği günahları ve kötülükleri yüzünden mal ve serve­tinden makam ve rütbesinden olanların pişmanlığı tövbe mi sayılacak? As­la! O halde Peygamberimiz ne demek istiyor?

Bizim anladığımız kadarıyla “Pişmanlık, tövbedir” diyen Peygamberi­mizin bu sözünde ilk bakışta anlaşılması güç olan bir husus var. O da şu­dur:

“Pişmanlık Ulu Allah'a hürmet ve saygı besleyen, O'nun azabının korkusunu taşıyan bir hareket olmalıdır. Böyle bir pişmanlık sahibini ger­çek tövbeye sevk eder. Tövbeye iten sebepleri düşünen kimse içten bir pişmanlık duyar ve bir daha günah işlemekten cayar. Bunun manası kulun bir daha işlememek üzere günahları terk etmesi ve bütün varlığıyla Al­lah'a yönelmesi demektir.

Soru: Tövbenin, bir daha işlememek üzere günahlara kesin bir son vermek demek olduğu iyice anlaşılmış bulunuyor. İnsanın küçük olsun, büyük olsun (hiç günah işlememesi mümkün mü? Kaldı ki Allah'ın en seç­kin kulları olan peygamberlerin bile günah işleyip işlemedikleri hususun­da ilim adamları arasında görüş ayrılığı vardır.

Cevap: İnsanın hiç günah işlememiş olması mümkündür; imkânsız bir şey değildir. Aslında günahsız, tertemiz olmak o kadar zor bir şey de sayılmamalıdır. Ulu Allah yaygın rahmeti ve nihayetsiz kudretiyle dilediği kullarını seçkin kılar, onlara tüm günahlarından arınmış lekesiz bir hayat sürdürür. Peygamberler bu sınıfa girerler.

Ayrıca insanoğlunun günaha girmesi için o suçu bilerek ve isteyerek işlemesi şarttır. Yanılarak işlenen günahlar yüce Allah tarafından affedi­lir.

Soru: Tövbe ettikten sonra tövbemi bozup yine günah işleyeceğim­den korkuyorum. İşte bu korku tövbe etmeme engel oluyor. Tövbesine bağ­lı kalamayacak olan bir kimsenin tövbe etmesi bir fayda sağlar mı?

Cevap: Lânetlik şeytanın oyalama ve aldatmacasından başka bir şey olmayan bu zehirli fikirleri sana kim aşılıyor? Ya tövbe ettikten sonra b daha hiç günah işlemeden ölüp gidiversen!.. İşte imanını kurtardın ve lekesiz kurtuluşa eriştin demektir.

Tekrar günah işlemekten korkmaya gelince, tövbeni içten gelen kesin bir (kararlılıkla ve bağlılıkla etmeli; bu konuda iradeni terbiye ederek çelik gibi sağlamlaştırmalısın. Eğer bu kesin kararlılık ve bağlılıkta ayak diretebilirsen, hedefine varmış olursun. Ya ayak diretemez de kesin kararlılık ve bağlılıktan ayrılırsan!. O vakit üzerinde sadece yeni işlediğin günahlar leke olarak kalır. Geçmiş günahlarından arınmış ve kurtulmuş olursun. İşte kul hesabına bu bile büyük bir kazançtır. Demek oluyor ki tekrar günah işlemekten korkmak tövbe etmeğe engel değildir. Ve geçmişteki tüm günahları silip süpürür.[58]


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com