Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Günahlardan Kurtulmanın Çareleri
Günahlardan Kurtulmanın Çareleri
Günahlar başlıca üç kısma ayrılır. Şimdi teker teker bunların üstünde göz gezdirelim:
1. Farz ibadetlerin terkinden doğan günahlar. Namaz, oruç, zekâ gibi Ulu Allah'ın kullarına farz kıldığı ibadetleri terk etmek ağır günahlardandır. Kul bunları imkânları elverdiği ölçüde kaza etmeğe bakmalıdır. Yoksa hali dumandır.
2. Allah ile kul arasında olan günahlar. İçki içmek, çalgı çalmak, faiz almak... gibi Allah ile kul arasında olan bu nevi günahları bir daha yapmamak üzere hemen tövbe etmek gerekir.
3. Kullar arası günahlar. İnsanların hak ve hukuku ile ilgili bulur bu çeşit günahlar affı en zor ve halli en müşkül günahlardır. Bunlar da çok mal, can, ırz, namus ve itikat konularında işlenir.
Haksız yere birinin malını elinde bulunduran mü'min hemen onu sahibine geri vermelidir. Eğer yoksul ve düşkün olup da iade edemiyor mutlaka gidip mal sahibiyle helâllaşmak zorundadır. Sahibini bulamıyorsa sadaka vermek imkânına da sahipse, mal sahibi adına sadaka dağıtmalı Yok buna da gücü yetmeyen mü'min, bol bol iyilik etmeli ve kıyamet günü hesaplaşmasında o kimsenin kendisinden davacı olmaması için de boyuna Allah'a yalvarıp yakarmalıdır.
Birinin canına kasteden, dinimizce Kısas Kanununa tâbidir. Ya kendi canını verecek, ya da canını aldığı kimsenin bedelini ödeyecek! Bunlar mümkün değilse, affetmesi için Ulu Allah'a durmadan yalvarıp yakaracaktır.
Yine uyanık bir mü'min birini çekiştirse veya bir başkasına iftira savurup küfretse, önce kimin yanında söyledi ise onları gidip bularak yanlarında kendi kendini yalancı çıkarmak sonra da çekiştirdiği veya küfrettiği şahıstan özür dilemek zorundadır. Bu şekilde yapınca daha kötü sonuçlar doğacağına kanaat getirirse, yine o vakit mü'min Allah'ın o şahsı kendinden hoşnut etmesini ve ona bol bol iyilikler vermesini dua ve niyaz etmelidir.
Eğer herhangi bir kişinin karısına çoluğuna çocuğuna hiyanet etmişse Hak Yolu Yolcusunun bunu açığa vurması veya helallik isteme yoluna sapması tehlikelidir. Çünkü bu gibi durumlar umumiyetle kanlı olayların çıkmasına, akla gelmez kötülüklerin doğmasına sebep olur. En iyisi mü'min kendisinden hoşnut ve zarı etmesi ve ona İyilikler bahşetmesi için Ulu Allah'a niyaz etmelidir. Çok az göze çarpmakla birlikte mağdur duruma düşen kimseyi ikna edeceğine ve başına bir felâket açmayacağına inanırsa helâllik de isteyebilir.
Bir kimse hakkında, “O kâfirdir, reform taraftarıdır, (bid'atçıdır) yollu kötü ve çirkin sözler söyleyerek ağır isnatlarda bulunan Hak yolcusu, hemen kendi kendini yalanlamalı, sonra da gidip o kimseden açıkça özür dilemelidir. Buna imkân görülmediği takdirde pişmanlık duyup affetmesi için Allah'a sığınmalıdır.
Kısaca söylemek gerekirse imanı bütün bir kimse, hak ve hukukuna tecavüz ettiği kimselerle helâlleşebilirse helâlleşir. Helâlleşemezse, kıyamet hesaplaşmasında kendisinden davacı olmamaları için bol bol sadaka dağıtır ve Ulu Allah'tan affını diler. Böylece bu nokta Allah'ın isteğine bağlı kalmış olur. Eğer kul yalvarış ve yakarışlarında samimi ise, Kıyamet hesaplaşmasında umulur ki Allah o kimseyi davasından vaz geçirtir. Her mü'min bu gerçekleri böylece bilip söz ve hareketlerini ona göre çekip çevirmeleri gerekir. Bu böyle biline!
Tövbe konusunda buraya kadar söylemeye çatıştıklarımızı yerine getiren ve kalbinin öz samimiyetiyle eski günahlarını tekrarlamayacağına kesin karar veren kul, tüm geçmiş günahlardan arınır ve yeni doğmuş bir çocuk saflığına bürünür. Tövbe ettiği halde geçmiş ibadetlerini kaza ederek yerine getirmeyen, hak ve hukukunu çiğnediği kimselerden helâllik almayan kulun, diğer günahları affa uğrar, fakat borç ve zimmet hanesi açık kalır.
Tövbe konusunda söylenecek sözler daha çoktur. Fakat buna bu kitabımızın dar olan hacmi müsait ve yeterli değildir. Burada mutlak bilinmesi gerekenleri zikrettik. Daha fazla inceliklere dalmadık. Ancak bu konuda daha da aydınlığa kavuşmak isteyenler “İhya-ül Ulûmüddin (Din İlimlerinin Diriltilmesi) adlı kitabın Tövbe bahsine bakabilirler. \
İmanı bütün kimse şunu iyice bilmelidir ki Tövbe Geçidi Tehlikeli, zorlu, aşılması güç ve bir an önce asılmazsa başı birçok zararlara sokar bilecek çapta önemli bir geçittir. İlmiyle âmil, sözüne güvenilir büyük ilim; adamlarımızdan Ebu İshak Esferânî anlatıyor:
“Ulu Allah'a tam otuz yıl diz çöküp yalvardım. Sırf bir daha günah işlememek üzere bana tövbe etmek nasip etsin diye! Sonunda baktım ki duam kabul olmadı, neden kabul olunmadı diye hayret ettim.
Fakat bir gece rüyamda bir ses bana bunun sebebini açık açık izah etti. Sesin sahibi şöyle diyordu:
“Neden hayret ediyorsun, ey Esferânî!.. Sen Allah'tan ne istediğinin farkında mısın? Hemen belirteyim ki senin tek arzu ve isteğin Allah’ın sevgili kulu olmak. “Şüphesiz ki Allah gerçekten tövbe edenleri ve günahlarından arınarak tertemiz hale gelenleri sever.”[59] Diyen Allah kelâmını hiç duymadın mı? İşte âyette de açıkça görüyorsun ki Allah'ın sevgilisi olmak pek kolay bir iş değil. Olmadığı için de bu yönde bir arzu ve istek hemen kabul edilmez.
Ey Tövbe kapısını çalan mü'min!.. Büyüklerimizin, din ulularımızın durumlarına şöyle bir göz at bakalım neler göreceksin? Onlar işi ne kadar ciddi tutuyorlar, gönüllerini temizlemek, âhiret yolculuğuna iyice hazırlanmak için neler yapıyorlar değil mi?[60]