Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Bâb: Her Kim Koku Sürünüp Gusleder Ve Koku İzleri Kalırsa
26- Âdem b. Ebî İyâs bize anlatarak dedi ki: Şu'be bize anlatarak dedi ki: el-Hakem bize İbrahim'den, o el-Esved'den, o Âişe'den (r.anhâ) şöyle dediğini haber verdi:
Allah Resulü (sav) ihramli olduğu hâlde (saçlarının) ayrımındaki kokunun parlaklığına bakar gibiyim.'[8]
Şerh
Parlaklık" ifadesinden anlaşılması gereken şudur ki günümüzde bazı kokularda olduğu gibi eski zamanlarda kokular genelde yağla karışık ve hazırlandıkları malzemelerin renklerini taşırlardı. Bu nedenle kişi koku sürdüğü zaman, misk, amber veya kâfur olsun ışık vurduğunda parlardı.
Saç ayrımı" ifadesiyle kastedilen de, saçlar taranıp ayrıldığında oluşan iz yeridir,
Hüküm
Hadisin bu bâb altında zikredilme sebebi, ya aynı hadiseyle ilgili olmasından, ya da ihrama girmeden önce gusledip koku sürmenin sünnet olduğunu beyan etmek için olabilir.
Ders
Bu hadis üzerinde düşündüğümüz zaman, Peygamber Efendimiz'in günümüz şartlarında yüz ve beden temizliğine çok önem veren, kendine bakmasını bilen örnek bir insan gibi olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu kıssadan bize düşen hisse, el, yüz ve beden temizliğine önem vermek, eski de yamalı da olsa temiz giyinmek gereğidir.
Bir Müslümariın saçı başı dağınık, kötü kokulu ve kirli bir şekilde sokaklarda dolaşması hiç de Efendimizin (sav) sünnetine uygun değildir. Temizliği, imanın yarısı olarak gören bir Peygamber'in ümmetine yakışabilecek en son hâl bu olsa gerekir.