Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Bâb: Çatılar, Minber Ve Çardakta Namaz
43- Muhammed b. Abdürrahim bize anlatarak dedi ki: Yezid b. Harun bize anlatarak dedi ki:Humeyd et-Tavîl bize Enes b. Mâlik'ten (ra) şyle dediğini nakletti:
Allah Resulü (sav) atından düştü ve kolu yahut omzu ezildi. (Bu sırada) hanımlarına bir ay yaklaşmayacağına dair (îlâ) yemin etti. Kendisi, merdiveni hurma kütüğünden yapılma bir bir çardakta oturdu. Sahabe hastalığından dolayı O'nu ziyaret ediyordu. Onlara namaz kıldırdı. Kendisi oturuyor, onlarda ayakta kılıyorlardı. Selam verince şöyle buyurdu: İmam, kendisine uyulmak için vardır. O tekbir getirdiğinde siz de tekbir getirin. O secde ettiğinde siz de secde edin. Eğer ayakta kılıyorsa siz de ayakta kılın.
Yirmi dokuz gün geçince çardaktan indi. Sahabe "Ey Allah Resulü! Bir ay ayrı kalacağınızı söylemiştiniz?" dediler. Buyurdu ki: "(Bu) ay yirmi dokuz gündür.[7]
Şerh
"Kolu veya omzu" ifadesi, râvinin tereddüdünü göstermektedir. Zührî'nin yaptığı rivayette "sağ yanı ezildi" şeklinde geçmektedir ki daha kapsamlı bir iadedir.
Hanımlarına yaklaşmayacağına dair yemin etti" ifadesinde, fikıh dilinde 'îlâ' olarak bilinen yeminden söz edilmektedir. Allah Resulü (sav) mübarek eşlerinden gördüğü sıkıntı yüzünden, bir anlamda onları terbiye etmek için bir ay yaklaşmama kararı almıştır.
Çardak" kelimesi, yüksek havadar oda anlamındadır. Bu ha-dis-i şerifin bu bâbda yer alma sebebi de bu tür mekanda namaz kılınabileceğinin gösterilmesidir. Bu hadise göre her tür çatıda namaz kılınabilir.
Hüküm
Müslümanlar, necaset barındırmadığı, şirk sembolleri taşımadığı sürece her yerde ferdî olarak veya cemaat ile namaz kılabilirler.
Hadisten çıkan diğer hüküm, kişinin te'dib ve terbiye amacıyla makul bir süre için eşine yaklaşmama yemininde bulunabileceğidir.
Namazda imama uymanın temel kuralları da bu hadis-i şerif ile belirlenmiştir. Hanefî mezhebine göre cemaat ile namazın bazı esasları şunlardır:
1.Cemaat ile namazda imama uyulduğuna da niyette yer verilmelidir. Örneğin "Niyet ettim bugünkü akşam namazının farzına, uydum imâma" demek gerekir. Bu şekilde niyet edilmediği takdirde, imama uymak fiili sahih olmaz.
2.Kişi tek başına namaza başladıktan sonra imama uymaya niyet etse, diliyle tekbir getirdiği anda, öncekinamazını bozup imama uymuş olur.
3. Kişinin, kılınacak namazı belirlemeksizin sadece "uydum imama" vb. ifadeler kullanması sahih olan görüşe göre yeterli değildir.
4. İmam tekbir getirmeden namaza başlayan kişi de imama uymuş sayılmaz. Ancak onun tekbirinden sonra tekbir getirirse iktidâ etmiş olur.
5. İmamın kim olduğunu bilmek gerekli değildir. Eğer imamın adı belirtilerek niyet edilmiş ve o olmadığı anlaşılmışsa, imama uyma geçersiz olur. Çünkü böyle bir niyette imamın belirlenmesi söz konusudur. Genel olarak niyet edildiğinde iktidâ geçerli olur.
6. İmam olan kişinin imamet için niyet etmesi gerekmez. Yalnız cemaat içinde hanımlar da varsa,onların iktidâsının sahih olabilmesi için niyet etmesi gerekir.
7. Namazın bütün rükünlerinde imam takip edilmeli, ondan önce davranmamalıdır. Aksi takdirde cemaat ile namazın sevabından mahrum kalınır.
Ders
Bu hadisten çıkaracağımız en önemli ders, cemaat ile namaz kılarken bize emredilmiş kurallara uymamız gerektiğidir.
Bunu dışında, yeryüzünün bize mescit kılındığı bilinciyle her türlü temiz mekanda namaz kılınabileceği de bu hadisten çıkardığımız bir derstir.
En az bunlar kadar önemli ders, ilk Müslümanların hasta ziyaretine verdikleri önemden almamız gereken ibrettir. Müslümanların canlı ve başarılı bir sosyal hayat kurmalarını sağlayan faktörlerin başında gelen hasta ziyareti, cenaze teşyii, davetlere icabet, gündelik işlerde yardımlaşma, günümüzde giderek kan kaybeden geleneklere dönüşmüştür. Oysa sağlıklı ve dinamik bir toplumun kurulmasında bu sünnet ve geleneklerin önemli yeri vardır.
[7] Buhârî, saIât/365, ezân/648, 690-691, 763, cum'a/1047, savm/1778, mezâlim/2289, nikâh/4802, , talâk/4880, eymân/ 6190; Müslim, salât/622; Tirmizî, salât/329; Nesâî, imâmet/786, 823, tatbîk/1051; Ebû Dâvud, salât/509; İbn Mâce, ikâmetu's-salât/866, 1228; İbn Hanbel, bakî musnedi't-müksirîn/11623, 12815, 12598; Mâlik, nidâ/280; Dârimî, salât/1228, 3276.