Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

KIRK BİRİNCİ HADİS İNSANIN HEVASI VE İMAN

KIRK BİRİNCİ HADİS

İNSANIN HEVASI VE İMAN


Ebu Muhammed Abdullah bin Amr bin As (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Hevası benim getirdiğim şeye tabi olmadıkça sizden biriniz (kamil) iman etmiş olamaz.”fieyh rahimehullah dedi ki:Hadis hasen, sahihtir, bunu Huccet kitabında sahih bir isnatla rivayet ettik.

“Huccet” kitabının sahibiyle Dimeşk’e yerleşmiş şeyh Ebu’l Feth Nasr bin İbrahim el Makdisi eş-fiafii’yi murad ediyor.1 Bu kitabı “el-Huccetü ala teeriki süluki tarikil mehacce” kitabıdır hadis ve sünnet ehlinin kaideleri üzerine din usulünü içeriyor.

Bu hadisi hafız Ebu Nuaym “Erbain” kitabında tahric etti evveline şu şartı koydu: Nakdilenlerin nakdelidicilerin adaletle oluşunda ittifak ettiği sahih haberler ve güzel eserler olması, bunu imamlar müsnedlerinde tahric etti, sonra bunu Taberani’den tahric etti, dedi ki:Bize Nuaym bin Hammad anlattı, dedi ki:Bize Abdul Vehhab Sekafi Hişam bin Hisan’dan rivayetle, o da Muhammed bin Sirin’den, o da Ukbe bin Evs’ten, o da Abdullah bin Amr’dan rivayetle şöyle dediğini anlattı:“Hevası benim getirdiğime tabi oluncaya ve ondan sapmayıncaya kadar sizden biriniz (kamil) iman etmiş olmaz.2

Bunu Hafız Ebu Bekir bin Asım el Esbehani3 Ebu Vare’den rivayet etti, o da Nuaym bin Hammed’den rivayet etti dedi ki: Bize Abdul Vehhab es-Sekafi anlattı, dedi ki:Bize şeyhlerimizden bazısı:Hişam ve başkası ibni Sirin’den rivayetle anlattı dedi ve zikretti

S:270 Onun yanında şu cümle yoktur: “Ondan sapmayıncaya kadar” Hafız Ebu Musa el-Medini dedi ki:Bu hadisin Nuaym üzerine olmasında ihtilaf edilmiştir, denildi ki:Bize şeyhlerimizden bazısı anlattı: Hişam ve başkası gibi.

Derim ki:Bir çok yönden bu hadisin tashii uzak ihtimaldir: Bu hadisle Nuaym bin Hammad el-Mervezi tek kalıyor, bu Nuaym’ı imamlar güvenilir görmüşse de, Buhari hadisini tahric etmişse de, imamlar Sünnet’te sağlamlığı heva ehline re hususunda şiddeti için iyi zan besleseler de, onun vehyettiğini söylüyorlar, bazı hadislerin karıştığını söylüyorlar, onun çok münkerlerine rastladıklarından ona zayıflıkla hükmettiler, Salih bin Muhammed ibni Main’den rivayet etti, o onun hakkında sordu ve dedi ki:Bir şey değildir (kıymet ifade etmiyor) o ancak sünnet sahibidir, salih dedi ki: o ezberinden anlatıyordu, çok münkerleri var tabi olunmaz.

Ebu Davud dedi ki: Nuaym yanında yirmiye yakın Peygamber (s.a.v.)’den hadis var aslı yoktur.

Nesai dedi ki:Zayıftır. bir keresinde de: Bir çok hadiste bilinen imamlardan ayrı tek kaldı, kendisiyle delil getirilmeyecek durumunda oldu.

Ebu Zür’a ed-Dimeşki dedi ki:İnsanların mevkuf ettiği hadisleri mevsul yapıyor, yani mevkufları merfulaştırıyor. Ebu Urve el-harrani dedi ki:O işi karartıcıdır. Ebu Said bin Yunus dedi ki:Güvenilirlerden münkerler rivayet ediyor, bazıları hadis uydurduğunu söyledi1 Abdullah Vehhab es-Sekafi ve Hişam bin Hisan’ın ve ibni Siriun’in ashabı Nuaym yalnız kalana kadar neredeydi, yine isnadında Nuaym üzerine ihtilaf edildi.

Ondan, Sekafi ve Hişam’dan rivayetle rivayet olundu. Yine ondan Sekafi’den rivayet olundu dedi ki: Bize bazı şeyhlerimiz anlattı hişam ve başkası gibi, bu rivayet üzerine şeyh Sekafi’nin zatı bilinmemiş oluyor. Ondan, Sekafi ve Hişam’dan rivayetle rivayet olundu. Yine ondan Sekafi’den rivayet olundu dedi ki: Bize bazı şeyhlerimiz anlattı Hişam ve başkası gibi, bu rivayet üzerine şeyh Sekafi’nin zatı bilinmemiş oluyor. Ondan sekaf yoluyla rivayet edildi dedi ki: Bize şeyhlerimizden bazısı anlattı, bize Hişam ve başkası anlattı, bu rivayete göre Sekafi meçhul bir şeyhten rivayet ediyor,onun şeyhi belli olmayan birinden rivayet ediyor ve inadında cehalet fazlalaşıyor.



(1)Hayatı: 377-490 h/987-1096 m arasındadır)(Zerkeli’nin A’lamı: 8/336).

(2)Yine Beğavi fierhu’ssünnede, Hatib Tarihu Bağdad’da tahric etti.

(3)Esbeahni sünnet kitabında tahric etti.

(1)İkiyüz yirmi sekizde cemadiyel ula da öldü, Nesai ve Ebu Davud gibi bir topluluk zayıf gördü, çokları da güvenilir gördü Yahya bin Main, Dühli, Darimi, Ebu Zür’a gibi, Cehmiyye karşı çok şiddetliydi, büyük imamlardan biriydi -hadisindeki gevşekliğine rağmen-Zehebi’nin dediği gibi (Mizanul itidal: 4/267).

Yine isnadında Ukbe bin Evs es-Sedusi el-Basri var hakkında denildi ki:Yine Yakub bin Evs’dir. Ebu Davud, Nesai ibni Mace onun Abdullah bin Amr’dan hadisini tahric etti, Abdullah bin Ömer’de denilir, isnadında ihtilaf edildi-İcli, ibni Sad ve ibni Hibban güvenilir gördü.İbni Huzeyme dedi ki:Büyüklüğüyle beraber ibni Sirin ondan rivayet etti. İbni Abdil Ber dedi ki: O meçhuldür.

Ğalabi tarihinde dedi ki:Onun Abdullah bin Amr’dan işitmediğini zannediyorlar, o ancak diyor ki: Abdullah bin Ömer buna göre Abdullah bin Amr’dan olan rivayeti munkatıdır, Allah en iyisini bilir.

Hadisin manasına gelince:İnsan Rasulullah (s.a.v.)’in getirdiğini sevgisi tabi oluncaya kadar -emirler ve yasaklar hususunda- farz olan kamil iman sahibi olamaz, onun emrettiğini sevmeli, yasakladığını sevmemelidir.

Bunun benzeri kuranda da bir çok yerde vardır, Allah Teala buyurdu ki:(Hayır Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar) Nisa:4/65) ve buyurdu ki:(Allah ve rasulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur) (Ahzab: 33/36)

Allah sevdiğini sevmeyeni, sevmediğini seveni kınadı, buyurdu ki: (İnkar edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır) (Muhammed:47/9) Ve buyurdu ki:(Bunun sebebi, onların Allah’ı gazaplandıran şeylerin ardınca gitmeleri ve onu razı edecek şeylerden hoşlanmamalarıdır. Bu yüzden Allah onların işlerini boşa çıkarmıştır) (Muhammed: 47/28) Her mümine gerekli olan kendisine farz olan şeyi yapacak kadar Allah’ın sevdiğini sevmesi gerekir, eğer sevgi artar ve mendub olanı da yaparsa bu fazilettir, Allah’ın haram kıldığını teketmeye sebeb olacak Allah’ın sevmediği şeyleri sevmemesi gerekir,

S: 272 Eğer nefret tenzihi olarak hoşlanmadığını terketmeye vesile olacak derecede fazla bir nefret ile nefret ederse bu fazilet olur, Sahihayn’de sabit oldu Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Sizden birinize nefsinden, çocuğundan, ehlinden ve insanların hepsinden daha sevimli oluncaya kadar kamil iman etmiş olmaz.”1 Mümin rasulün sevgisini bütün yaratıkların sevgisinin önünde tutmadıkça hakiki mümin olamaz, rasulün sevgisi onu gönderenin sevgisine tabidir.

Sahih sevgi sevilenlerin sevgisi uğrunda ve hoşlanılmayanlara buğz hususunda tabi olmayı ve uygun düşmeyi gerektirir, Allah Teala buyurdu ki: (De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, rasulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin) (Tevbe: 9/24) ve buyurdu ki:(De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah’da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın) (Ali İmran: 3/31) Hasan dedi ki: Peygamber (s.a.v.)’in ashabı dedi ki: Ey Allah’ın rasulü, biz rabbimizi çok şiddetli seviyoruz, Allah sevgisi için bir alamet koymayı sevmiştir, bunun üzerine bu ayet indi.4

Sahihayn’de Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Üç şey kimde olursa imanın tadını bulur: Allah ve rasulü başkalarından kendisine daha sevimli olmak, işinin sevdiğini ancak Allah için sevmesi, Allah kendisini kurtardıktan sonra ateşe atılmaktan hoşlanmadığı gibi küfre dönmekten hoşlanmamak.”5 Kim Allah ve rasulünü sadık olarak kalpten severse, bu ona Allah ve rasulünün sevdiğini kalbiyle sevmesini gerekli kılar, Allah ve rasulünün sevmediğini sevmez, Allah ve rasulünün razı olduğuna razı olur, Allah ve rasulünün kızdığına kızar, azalarıyla bu sevgi ve buğzun gereğince amel yapar, eğer azalarıyla buna zıt bir amel yapsa, eğer Allah ve rasulünün hoşlanmadığı bir şeyi işle, gücü yetmekle ve farz olmakla beraber Allah ve rasulünün sevdiği şeyin bazısını terketse, bu farz olan muhabbetkinin noksanlığına delildir, bundan tevbe edip farz sevgiyi tamamlaması gerek.



(1)Tahrici geçmişti, Ahmed, Buhari, Müslim, Nesai, ibni Mace Enes bin Malik’ten tahric etti, sahihtir (Camiussağir).

(4)Taberi tefsirinde tahric etti (Camiulbeyan: 3/155) bu hadis açıkça görüldüğü gibi mürseldir.

(5)Tahrici geçti, Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai Enes bin Malik’ten tahric etti (Camiul usul: 1/151).

Ebu Yakuben Nuhrucuri dedi ki: Her Allah sevgisi iddia edipte Allah’ın emrine uygun hareket etmeyenin davası batıldır, her seven ve Allah’tan korkmayan aldanmıştır.1 Yahya bin Muaz dedi ki: Allah sevgisini iddia edipte Allah’ın hududunu muhafaza etmeyen herkes doğru değildir.

Ruveym sevgiden soruldu ve dedi ki:

“Herhalde uyuşmaktır ve şu şiiri okudu: Eğer bana desen: Öl, işitip itaatla ölürüm, ölüm davetçisine: Ehlen ve merhaba derim.” Biri şöyle dedi:

“İlaha asi oluyor sevgisini zannediyorsun ömrüme yemin olsun kıyasta bu çirkindir. Eğer sevgin sadıksa ona itaat ederdin seven sevdiğine itaatkardı.”

Bütün isyanlar nefsin hevalarını Allah ve rasulünün sevgisinin önüne almaktan kaynaklanmaktadır, Allah Teala bir çok yerde kitabında müşrikleri hevasına uymakla vasfetti, buyurdu ki: (Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, onlar sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah’tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir)2 yine bidatlarda hevayı şeriatın önüne almaktan kaynaklanır, bunun için bidat ehli heva ehli diye isimlenir. Yine masiyetlerde hevayı Allah ve rasulünün sevgisinden ve sevdikleri şeyden önde tutmaktan kaynaklanır.

fiahısların sevgiside aynıdır, bunda vacip olan da Rasulullah (s.a.v.)’in getirdiğine tabi olması gerek bir, müminin Allah’ı sevmesi, meleklerden, peygamberlerden, sıddıklardan, şehidlerden, ve genel olarak salihlerden Allah’ın sevdiği kimseleri sevmesi gerekir, bunun için iman tatlılığının bulunuş alametlerinden:Kişinin sevdiğini Allah için sevmesidir, Allah düşmanlarının dostluğu haramdır ve genel olarak Allah’ın hoşlanmadığı şeyler haramdır,

S: 274 Daha önce şu hadis geçmişti: “Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir, Allah için engellerse imanı tamamlanmıştır”1 kimin sevgisi, buğzu, vermesi, engellenmesi nefsinin hevası içinse, bu onun farzimanının noksanlığındandır, bundan tevbe etmesi lazımdır, Rasulullah (s.a.v.)’in getirdiği Allah ve rasulünün sevgisini öne geçirmeye tabi olması gerekir, Allah ve rasulünün razı olduğu şeyi nefsin bütün heva ve isteklerinin önüne alması gerekir, Vüheyb bin ver dedi ki: Allah en iyisini bilir Musa (a.s.)’ın şöyle dediği bize ulaştı:

“Ey rabbim bana tavsiye et” buyurdu ki:

“Sana beni tavsiye ediyorum” bunu üç kere dedi, sonuncuda buyurdu ki:

“Sana beni tavsiye ediyorum, senin başına hangi bir gelse benim muhabbetimi başka şeye tercih et, kim böyle yapmazsa onu temize çıkarmam ve ona acımam.”2 Mutlak olarak (kayıtsız haliyle) heva diye bilinen şudur: Hakkın zıddına meyletmektir, Allah Teala’nın buyurduğu gibi:(Hevaya tabi olma, sonra seni Allah’ın yolundan saptırır) (Sad: 38/26) ve buyurdu ki:(Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegane barınaktır) (Naziat: 79/40-41) heva bazan sevgi ve meyl manasında da kullanılır, doğru ve başka şeye meyletmekte buna girer, bazen belki de özellikle hakkı sevmek ve ona boyun eğmek manasında da kullanılır.

Savfan bin Assal’a soruldu ki:

“Peygamber (s.a.v.)’i hevayı zikrederken işittin mi?” dedi ki:

“Bedevi biri bir kavmi sevipte onlara katılmayan bir adam hakkında sordu buyurdu ki:“Kişi sevdiğiyle beraberdir.”5 fiu ayet inince:(Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın.) Ahzab: 33/51)Ayşe(r.a.)Peygamber (s.a.v.)’e dedi ki: Rabbini ancak senin hevana sürat gösterdiğini görüyorum.”7 Ömer Bedir esirleri hakkında müşavere kıssasında dedi ki:Rasulullah (s.a.v.) Ebu Bekir’in dediğine meylemedi, benim dediğime meyletmedi8 bu hadiste heva övülen sevgi manasında kulanılmıştır.

S: 275 Bunun benzeri İsrailiyyat eserlerinde çok vakidir. Kavmin şeyhlerinin nazım ve düz yazı olarak bu kullanıma işaretleri çoktur, bu manaya uygun biri şöyle dedi:

Kalbimdeki sevgin beni dinleyip itaat eden kıldı.

Kalbimi ve göz kapamamı aldın yatağa yatışımı ve uykumu aldın

Kalbimi terket uykumu al dedi ki: Bilakis ikisini de.



(1)Muaz’dan tahrici geçti.

(2)Ahmed Zühd’de, Ebu Nuaym Hilye’de(8/141 ve sonrası) tahric etti.

(5)Sahihtir, Taberani Kebir’de, yine ibni Hibban hevaya değinmeden tahric etti, Tirmizi Enes’ten şu lafızla tahric etti: “Kişi sevdiğiyledir ve ona kazandığı vardır”(Camiussağir).

(7)Sahihtir, Buhari, Müsilim, Ahmed, ibni Ceriri Taberi, ibni Ebi Hatim, ibni Mirdeveyh Ayşe (r.a.)’den tahric etti (Dürrül mensur: 5/397 ve sonrası).

(8)Hadis sahihtir, Ahmed, Müslim ve ibni Hibban tahric etti.


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com