Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

KIRK İKİNCİ HADİS: ALLAH’IN İNSANIN GÜNAHINI BAĞIŞLAMASI

KIRK İKİNCİ HADİS

ALLAH’IN İNSANIN GÜNAHINI BAĞIŞLAMASI


Enes bin Malik (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi:Rasulullah (s.a.v.)’i işittim buyuruyordu ki:“Allah Teala buyurdu ki: Ey Ademoğlu bana dua ettikçe ve beni ümit ettikçe senden ne ortaya çıkarsa affederim, umursamam, ey Ademoğlu şayet günahların gökyüzüne kadar ulaşsa sonra bendn mağfiret (bağışlama) dilesen seni bağışlarım ey Ademoğlu eğer bana yeryüzü dolusu hatalarla gelsen, sonra bana bir şeyi şirk koşmadan kavuşsan sana yeryüzü dolusu kadar bağışlamamla gelirim.”1 Tirmizi rivayet etti ve dedi ki:Hadis hasen, sahihtir. Bu hadisle Tirmizi yalnız kaldı, Kesir bin Faid yoluyla tahric etti dedi ki: Bize Said bin Ubeyd anlattı dedi ki: Bekir bin Abdullah el-Müzeni’yi işittim dedi ki: Bize Enes anlattı ve zikretti ve dedi ki:Hasen garib ancak bu vecihten biliyoruz. İsnadının sakıncası yoktur, Said bin Ubeyd o Hünai’dir, Ebu Hatim dedi ki: fieyhtir ibni Hissan güvenilirlerde2 zikretti, kim bunu Hüai’den başka zannederse vehmetmiştir. Darekutni dedi ki:Kesir bin Faid bununla yalnız kaldı, o da Said’den merfu olarak rivayet etti, yine beni Haşim’in kölesi Ebu Said’de mefuluğuna tabi oldu, yine Said bin Ubeyd’den merfu olarak rivayet etti, yine Sabit’ten, o da Enes’ten merfu olarak rivayet etti, imam Ahmed fiehr bin Havşeb rivayetinden tahric etti Ebu Zer’den rivayet etti, o da Madikerib’ten, o da Ebuzer’den, o da Peygamber (s.a.v.)’den S: 277 o da Rabbinden rivayet etti ve manasıyla zikretti.1

Bazısı fiehr’den, o daAbdurrahman bin Ğanm’den, o da Ebu Zer’den2 rivayet etti denildi ki: fiehr’den, o da Ümmüdderda’dan, o da Ebudderda’dan, o da Peygamber (s.a.v.)’den3 bu söz doğru değildir. Taberani’nin Kays bin Rabi rivayetinden tahric ettiği ibni Abbas hadisinden de rivayet edildi,4 o da Habib bin Ebi Sabit’ten, o da bazısı başka vecihlerle rivayet edildi, Mülim sahihinde5 Marur bin Süveyd’den tahric etti, o da Ebu Zer’den, o da Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Allah Teala buyuruyor ki: “Kim bana bir karış yaklaşırsa ona bir zira (el ile dirsek arası) yaklaşırım, kim bana bir zira yaklaşırsa, ona bir kulaç yaklaşırım, kim bana yürüyerek gelirse, ona koşarak gelirim, kim bana birşeyi şirk koşmadan yeryüzü dolusu hata ile kavuşsa, onu mağfiret ile karşılarım.”

İmam Ahmed Ahşen es-Sedusi’den şöyle dediğini tahric etti:Enes’in yanına girdim dedi ki: Rasulullah (s.a.v.)’i işittim diyordu ki: “Nefsim kudret elinde olana yemin olsun ki, şayet hata etseniz ve hatanız gök ile yeryüzü arasını doldursa, sonra Allah’a itifar etseniz, muhakkak sizi bağışlayacaktır.”Zikrine başladığımız Enes hadisi şu sebeble mağfiret gerçekleşir. Birincisi:Ümitle birlikte dua, çünkü dua emredilmiştir, icabet olunacağına vadedilmiştir, Allah Teala buyurdu ki:(Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin size icabet ediyim) (Ğafir (mümin): 60)



(1)Hadis kudsi, sahihtir, Tirmizi tahric etti (3534).

(2)Hafız ibni Hacer dedi ki: Sakıncası yoktur (Takribut Tehzib: 1/301).

(1)Ahmed ve Darimi fier bin Havşeb’ten tahric etti, ibni Main onu güvenilir gördü, hakkında Ebu Hatim dedi ki:Onunla delil getirilmez (Mizanulitidal: 2/283).

(2)Tahrici geçti.

(3)Beyhaki ve Taberani tahric etti.

(4)Taberani ibni Abbas’tan Kebir, Sağir ve Vusta’da tahric etti, Heysemi Mecma’da dedi ki: 10/216: Senedinde İbrahim bin İshak es-Sıyni ve Kays bin Rabi var, ikisinde de ihtilaf edilmiştir, geri kalan adamları sahih rivayet adamlarıdır.

(5)Hadis sahihtir.

(6)Ahmed, EbuYa’la tahric etti, Heysemi Mecma’da dedi ki:Adamları güvenilirdir: 10/215.

Dört sünende Numan bin Beşir Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Dua ibadettir” sonra bu ayeti okudu.1

Diğer bir hadiste Taberani merfu olarak tahiç etti şöyledir: “Kime dua verilmişse, ona icabette verilmiştir, çünkü Allah Teala buyuruyor: (Bana dua ediniz ki, icabet edeyim)2 (Ğafir: 40/60) Diğer bir hadiste de: “Allah bir kula dua kapısını açıpta ona icabet kapısını kapayacak değildir.”3

Fakat dua şartlarını tamamlanması ve engellerini yok edilmesiyle birlikte icabet gerektirir. Bazı şartlarını yerine gelmemesinden dolayı icabet olmayabilir veya bazı manilerden ve adabların eksikliğinden dolayı icabet olmayabilir, onuncu hadiste bazı adabı, şartları ve engellerin zikri geçmişti. fiartlarının en büyüğünden: Kalb huzuru, Allah’tan icabeti ümid etmek, Tirmizi Ebu Hureyre’den tahriç etti, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “İcabete kesin inanarak Allah dua ediniz çünka Allah gafil, oynayan kalbten dua kabul etmez.”4

“Müsned’de”5 Abdullah bin Amr, Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyruğunu rivayet etti: “Bu kalbler kaplardır, bazısı bazısından daha kavrayıcıdır, Allah’tan bir şey istediğiniz zaman icabete kesin inarak isteyiniz, çünkü Allah gafil kalbten şey istediğiniz zaman icabete kesin inanarak isteyiniz, çünkü Allah gafil kalbten çıkan kulun duasına icabet etmez.”

S: 279 Bunun için kulun duasında şöyle demesi yasaklanmıştır: “Allah’ım dilersen beni bağışla fakat isteği azimle yapsın, çünkü Allah ondan nefret edici değildir.”1 Acele etmekten de yasaklanmıştır, icabetin yavaş olmasından dolayı duayı terketmeyide yasakladı ve bunu icabetin manilerinden kıldı, ta ki kul duasını icabetinden ümidini kesmesin, velevki müddet uzasın, çünkü Allah duada ısrar edenleri sever.

Esenlerde geldi ki: Kul Rabbine dua eder de ve Rabbi kulunu da seviyorsa, buyurur ki: Ey Cebrail kulumun ihtiyacını gidermek için acele etme, çünkü ben onun sesini işitmeyi seviyorum. Allah Teala buyurdu ki: (Allah’a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Muhakak ki iyilik edenlere Allah’ın rahmeti çok yakındır) (Araf: 7/56) Kul duada ısrara devam ederek ve icabeti umarak, ümidi kesmek sizin duaya devam ederse, icabet yakın olur kim kapıyı çalmaya devam ederse açılması yakın olur.

Hakim’in sahihinde Enes’ten merfu olarak rivayet edildi ki: “Duadan aciz olmayın, çünkü duayla beraber kimse helak olamayacaktır”3 kulun rabbinden isteyeceği en önemli şeylerden biri de günahların bağışlanmasıdır ve bunu lüzumlu kılacak şeyleri istemesidir, ateşten kurtulmayı ve cenneti girmeyi istemek gibi.

Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Etrafında dönüyoruz”4 yani cenneti isteme ve cehennemden kurtuluşu istemenin etrafında Ebu Müslim Havlani dedi ki: Bana dua arz olurda cehennemi hatırlarsam ondan sığınırım. Dünyadan bir ihtiyacını isteyipte Allah ondan daha hayırlısını ya ondan bir kötülüğü uzaklaştırma veya istediğini ahiret azığı olarak biriktirmek suretiyle kula vermesi kula rahmetindendir veya onu yerine bir günahı bağışlaması yine böyledir, Müsned ve Tirmizi de Cabir’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet edildi: “Hehangi bir kimse bir dua ile dua ederse Allah onun isteğini verir veya ondan benzer bir kötülüğü def eder, günahla veya sılai rahmi kesmekte dua etmediği müddetçe böyledir.”5



(1) Daha önce önce geçtiği gibi sahihtir. (Terğib ve Terhib: 2/477).

(2) Hadis ibni Mesud’dandır, zayıftır, Taberani Sağir ve Evsat’ta tahric etti, Heysemi Evsad’da dedi ki: (10/149) senedinde, Mahmud bin Abbas var, o zayıftır. Başlangıcı şöyledir: “Kime dört şey verilmişse dört şey verilmiştir” bunun tefsiri Allah azze ve cellenin kitabındadır...”

(3) Zayıftır. Enes bin Malik’ten Ukayli Duafa’da, ibni Adiy Kamil de tahric senedinde Hasan bin Muhammed Belhi var, o münkerül hadistir.

(4) Zayıftır, Ebu Hureyre’den Tirmizi (3474) tahric etti ve dedi ki; bu hadis garibtir ancak bu vecihten biliyoruz, isnadında Salih el-Mürri var, o zayıftır, Hakim tahric etti ve dedi ki: Hadisin isnadı istikametlidir, isnadında Salih el-Mürri var o metrüktür, Ebu Davud ve Nesai onu terketti (Terğib ve Terhib: 2/492-493, Camiulusul: 5/12).

(5) Hadis hasendi Ahmed güzel bir isnadla tahric etti fakat senedinde İbni Lehia va o zayıftır (Terğib ve Terhib 2/491 ve sonrası Mecmau’zzevaid: 10/148).

(1) Sahihtir, Ebu Hureyre’den Nesai tahric cemaat tahric etti (Malik Ahmed Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve ibni Hibban) yine Enes’ten: Ahmed Buhari Müslim ve Nesai tahric etti. (Camiulusul: 5/14-15, Camiussağir).

(3) Hadis zayıftır, Hakim ibni Hibban sahihinde Ukayli Duafa’da tahric etti senedinde Ömer el-Eslemi var o zayıftır, Hakim hakkında dedi ki: İsnadı sahihtir. (Terğib ve Terhib 2/479).

(4) Tahrici geçti, Ebu Hureyre’den ibni Mace tahric etti ve ibni Hibban doğruladı.

(5) Hadis hasen liğayrihidir, Ahmed Müsned’inde, Tirmizi (3378) tahric etti senedinde Ebuz Zübeyr var müdelistir, an an yaptı, bunu Ebu Saidi Hudri ve Ubade bin Samit’in iki sahih hadisi destekliyor.

Müsned’de Hakim’in sahihinde Ebu Said Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet etti:

“Hangi müslüman içerisinde günah olmayan veya sılai rahmi kesecek birşey olmayan bir dua ile dua etsin. Allah üç şeyden biriyle ona (istediğini) verir: Ya duasını acele kabul eder, ya da onun için ahiret azığı olarak biriktirir, ya da ondan benzer bir kötülüğü defeder” dediler ki:

“O halde çoğaltalım” buyurdu ki:

“Allah daha çok yapıcıdır.”1

Bunu Taberani tahric etti ve2 onun yanında şöyledir: “Veya onu sebebiyle daha önce işlediği bir günahı bağışlar” “ya da ondan benzer bir kötülüğü defeder cümlesi yerinde Tirmizi merfu olarak yine Ebu Said hadisine benzer tahriç etti3 her halukarda mağrifetle dua Allah’tan ümitle bile birlikte mağrifeti gerekli kılıcıdır, Allah Teala buyuruyor ki: (Ben kulumun bana zannıyla beraberim (bana nasıl zan beslerse ona öyle muamele ederim), bana dilediği gibi zan beslesin) bir rivayette de: “Allah’a ancak hayır zanda bulunun”4

Said bin Cübeyr hadisinden ibni Ömer’den merfu olark rivayet olunur ki: “Bütün yaratıklardan Allah bir mümini getirir, onu hicabında kılıncaya kadar yaklaştırır ve ona der ki:

“Oku, onu tek tek günahını bildirir, biliyor musun, biliyor musun?” der.

“Evet, evet” der, sonra kul sağa sola yönelir, AllahTeala buyurur ki:

“Ey kulum sana bir sakınca yoktur, bütün yaratıklarım içinde sen benim örtmem içindesin, bu gün seninle benim aramda benden başka senin günahlarını bilen yoktur, git bana getirdiklerinden bir har ile seni bağışladım” (mümin) dedi ki:

“Ya Rab o nedir?”buyurur ki:

“Sen benden başkasından af ümid etmezdin.”5

S: 281 Bağışlama sebeblerinin en büyüklerinden biri de: Kul bir günah işlediği zaman Rabbinden başkasının bağışlayacağını ümid etmemesi ve günahları başkasının bağışlamayacağını ve o günahlardan hesaba çekmeyeceğini bilmesidir. Bunun zikri Ebu Zer hadisinin1 şerhi esnasında geçti:“Ey kullarım ben zulmü kendi nefsime haram kıldım.”

“Sen bana dua ettikçe ve benden ümidlendikçe, senden olan şeyi bağışlarım, umursamam” yani hatalarının çokluğuna rağmen, o bana büyük gelmez ve ben onu çok görmem. Sahihte Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden biri dua edince rağbetini (isteğini) büyük tutsun, çünkü Allah’a hiçbir şey büyük gelmez ve onu verir.”2 Kulun günahı büyük olsa da Allah’ın bağışlaması ondan daha da büyüktür, günahlar Allah’ın af ve bağışlaması yanında küçüktür.

Hakim’in sahihinde3 Cabir’den rivayet edildi ki: “Bir adam Pegamber (s.a.v.)’e vay benim günahlarım (iki veya üç kere) diyerek geldi, Peygamber (s.a.v.) ona buyurdu ki: “De ki: “Ey Allah’ım senin mağfiretin benim günahlarımdan daha geniştir, rahmetin benim yanımda amelimden daha ümid vericidir”(adam) bunu dedi, sonra buyurdu ki: “Tekrarla” bunun üzerine tekararladı sonra ona: “Tekrarla” buyurdu, takrarladı, sonra ona: “Allah seni bağışladı” buyurdu, bu manada biri dedi ki:4

Ey günahı çok, Allah’ın affı senin günahından büyüktür

En büyük şeyler Allah’ın affının yanında küçük kalır

Diğeri dedi ki:5

Ya Rab günahlarım çokluğundan dolayı şayet büyümüşse bildim ki: Senin affın daha büyüktür, eğer senden ancak iyi kimse ümid edecekse günahkar kimse dua edip ümid edecek, benim için sana ancak ümit ve güzel affından başka vesilem yoktur, sonra bende müslümanım.



(1) Hadis sahihtir, Ahmed, Bezzar ve Ebu Ala güzel isnadlarla tahric etti ve Hakim dedi ki: İsnadı sahihtir, Zehebi de ikrar etti. (Tergib ve Terhib: 2/148).

(2) Taberani Evsat’ta tahric etti (Mecmau’zzevaid: 10/148).

(3) Ahmed, Beğavi fierhussünne’de, Tirmizi (3568) tahric etti ve dedi ki: Hadis hasen, garib, bu vecihten sahihtir, Hakim ve ibniHacer doğruladı (Tergib ve Terhib: 2/478) içerisinde şu cümle var: Dedi ki: Kavimden bir adam dedi ki:

“O halde çoğaltalım” buyurdu ki:

“Allah daha çoktur” Yani daha çok icabet edicidir.

(4) Daha önce geçtiği gibi hadis sahihtir, Ebu Hureyre’den, Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai, ibni Mace veAhmed benzerini tahric etti. (Terğib ve Terhib: 2/393-394).

(5) Hadis zayıftır, Taberani Kebir’de tahriç etti, Heysemi Mecma’da dedi ki: (7/37) senedinde Kasım bin Behram var, o zayıftır.

(1) Bu geçen yirmi dördüncü hadistir.

(2) Sahihtir. Ebu Hureyre’den Ahmed Buhari Edebül Müfred (607) ve Müslim tahric etti (Camiulusul: 5/14-15) Buhari’nin lafzı: “Allah bir şey büyük gelmez onu verir.”

(3) Hadis sahihtir, adamları adaletlidir, Zehebi bunu ikrar etti.

(4) O Ebu Nuvas Hasan bin Hani’dir.

(5) Yine o Ebu Nuvas’tır.

Mağrifetin ikinci sebebi: Günahlar göğede ulaşsa, ne kadar da büyük olsa istiğfar etmektir, denildi ki: Gözün gittiği yere kadar, başka bir rivayet de: “Eğer hata etseniz ve hatanız gök ve yerin arası kadar mesafaye ulaşsa, sonra Allah’a istiğfar etseniz muhakkak sizi bağışlar” istiğfar: Mağfiret taleb etmektir, mağfiret günahların şerrinden örtülmesiyle birlikte korunmaktır, Kuran’da istiğfarın zikri yoktur, bazen emredilir, Allah Teala’nın şu sözü gibi: (Allahtan mağrifet dileyin, muhakkak Allah çok bağışlacyıcı ve merhaet edicidir) (Bakara: 2/199) ve: (Rabbiniz istiğfar edin sonra ona tevbe edin7 (Hud: 11/3) bazan ehlini medhediyor, şu ayet gibi: (Ve seher vaktinde bağış dileyen (içindir) (Ali İmran: 3/17) ve: (Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe isitğfar ederler. Zaten Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki!) (Ali İmran: 3/135) bazan kendinde bağışlanma dileyeni bağışladığını zikrediyor, şu ayet gibi: (Kim bir kötülük işler veya nefsine zulmederse, sonra Allah bağışlanma dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve merhametli bulacaktır) (Nisa: 4/110) istiğfar çokça tevbeyle beraber zikredilir, o zaman istiğfar dille mağfiret taleb etmek, tevbe de: Kalb ve azalarla günahlardan uzaklaşmaktan ibaret olur.

Bazen isitğfar yalnız zikredilir ve ona mağifet tertib olur bu ve buna benzer hadislerde zikrolunduğu gibi, denildi ki: Bununla tevbeyle birlikte olan istiğfar murad edilmiştir, denildi ki: Tek zikredilen istiğfar nasları mutlaktır, Ali İmran suresinde zikredileni ısrar etmemekle kayıtlanmıştır, çünkü Allah orada günahlarından dolayı kendisinden bağışlanma dileyen ve fiilinde ısrar etmeyen için bağışla diyen birinin sözü mağfiret talebtir ve onunla duadır, hükmü diğer dualarından dolayı kırıklık içinde olanlar için, veya icabet saatine isabet edenler için seher vakitleri ve namazların arkaları gibi.6

Lokma’nın oğluna şöyle dediği rivayet edilir: Ey oğulucuğum dilini şuna alıştır: Allah’ım beni bağışla, çünkü Allah’ın bir saati vardır ki, onda isteyeni reddetmez. Hasan dedi ki: Evlerinizde, sofralarınızda, yollarınızda, sokaklarınızda, nerede olursanız meclislerinizde istiğfarı çoğaltınız, çünkü siz mağfiretin ne zaman ineceğini bilmezsiniz.

İbni Ebiddünya; “Hüsnüz zan”1 kitabında EbuHureyre’de merfu olarak tahric etti ki: Bir adam yatarken birden göğe ve yıldızlara baktı ve dedi ki: Ben biliyorum ki senin rabbin ve yaratıcın var, Allah’ım beni bağışla, bunu üzerine bağışlandı.”

Müverrikten şöyle dediği rivayet edildi: Bir adam kötülük işliyordu, karaya çıktı ve toprak topladı, üzerine yarattı ve dedi ki: Rabbim benim günahlarımı bağışla ve dedi ki: Bu biliyor ki kendisini bağışlayacak ve azab edecek rabbi var, bunun üzerine onu bağışladı.”

Muğis bin Sümey’den şöyle dediği rivayet edildi: Pis bir adam bir hatırladı ve dedi ki: Allah’ım senden bağışlamanı istiyorum, bağışlamanı istiyorum, Allah’ım bağışlamanı istiyorum, sonra öldü ve o bağışlandı”2 buna Sahihayn’da Ebu Hureyre’den rivayet edilen şu hadis şahiddir, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Bir kul bir günah işledi ve dedi ki: Rabbim bir günah işledim, beni bağışla, Allah Teala buyurdu ki: Kulum günahı bağışlayan ve ondan hesaba çeken bir rabbı olduğunu bildi, kulumu bağışladım, sonra Allah’ın dilediği kadar kaldı ve bir başka günah daha işledi ve günah işledi ve dedi ki: Rabbim bir günahı bağışlayan ve onda hesaba çeken bir Rabbi olduğunu bildi, kulum birincisi gibi diğer iki kere daha zikretti”Müslim’in bir rivayetinde üçüncü de buyurdu ki: “Kulumu bağışladım, dilediğini işlesin”3 manası bu hal üzere olursa, her günah işlediğinde istiğfar ederse.

Açıkçası şudur ki muradı ısrar etmemekle beraber yapılan istiğfardır, bunun için Ebu Bekir Sıddık Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurğunu rivayet etti: “İstiğfar eden ısar etmez, bir günde yetmiş kere dönse de” bunu Ebu Davud ve Tirmizi tahric etti.4



(6) Seher: Sabahtan önce geçeni son üçte biri içinde gecenin sonudur.

(1) Hadisin isnadı zayıftır, senedinde Abdullah bin Cafer bin Necih var, o zayıftır.

(2) Ebu Nuaym Hilye’de zikretti (6/68).

(3) Tahrici geçtiği gibi sahihtir, Buhari ve Müslim tahric etti.

(4) Süyuti’nin zikrettiği gibi zayıftır, Ebu Davud ve Tirmizi (3554) tahric etti ve hakkında dedi ki: Hadis garibtir, isnadı kuvvetli değildir. (Camiulusul: 5/142-143).

Günaha kalble ısrarla birlikte dil ile istiğfar ise, o sadece duadır, Allah diler icabet eder, dilerse reddeder. Israr icabete engel de olabilir.

Müsned de1 Abdullah bin Amr’dan merfu olarak rivayet edildi ki: “Bildikleri halde yaptıkları üzerinde ısrar edenlere yazıklar olsun.” İbni Ebiddünya ibni Abbas (r.a.)’dan merfu olarak tahriç etti ki: Günahtan tevbe eden günahı olmayan gibidir, günahtan bağışlama dileyipte ona devam eden rabbiyle alay eden gibidir.”3 Merfuluğu münkerdir, belki mevkuftur.

Dahhak dedi ki: Üç kimseye icabet olunmaz, onlardan şunu da zikretti: Bir kadınla zina eden ve şehvetini giderdikten sonra:

“Rabim filancayla yaptığım günahımı bağışla der” Rab der ki:

“Ondan uzaklaş seni bağışlayayım, sen onunla bu şeyi devam edersen seni bağışlamam. Bir adamın yanında bir kavmin malı var ve ehlini görüyor ve:

“Rabbim filanın malından yediğimden dolayı beni bağışla.” Allah Teala buyurdu ki:

“Onlara mallarını iade et seni bağışlayayım, onlara iade etmezsen seni bağışlamam.”

Allah’tan bağışlama diliyorum (Esteğfirullah) sözünün manası: Onun mağfiretini taleb ediyorum demektir, Allah’ım beni mağrifet et gibidir. Mağfireti gerektiren tam istiğfar günahta ısrar olmayandır. Allah ehlini övdü ve onlara mağfiret vadetti.

Ariflerin bazısı dedi ki: Kimin istiğfarın meyvesi (neticesi) tevbesinin düzeltilmesi oluyorsa o istiğfarında yalancıdır, bazısı diyor ki: Bizim bu istiğfarımız çok istiğfara muhtaçtır, bu hususta biri diyor ki:

Manasına muhalefet ettiğim esteğfirullah lafzından esteğfirullah dese ve kalbiyle vazgeçmese ve Allah mağfiret için dua etse şöyle diyen gibidir: Allah’ım beni bağışla o güzeldir, icabet olunması da ümid edilebilir. Biri dese ki: Yalancıların tevbesi gibi tevbe etti, muradı: İnsanların inandığı gibi tevbe değildir. Bu doğrudur çünkü ısrarla beraber tevbe olmaz, eğer dese: Allah’tan mağfiret diliyor ve ona tevbe ediyorum, onun için iki hal vardır:

Birincisi: Tevbe ediyorum sözünde yalancı ve kalbiyle günah üzerine ısrarlı olması çünkü tevbe etmemiştir, tevbe etmediği halde ona tevbe ediyorum diye kendi nefsinden haber vermesi caiz değildir.

İkincisi: Kaliyle masiyetten vazgeçmiş olması, insanlar Ona tevbe ediyorum sözünü kullanmamasındanın caizliğinde ihtilaf etti, seleften bir gurup kerih (mekruh, çirkin) gördü bu Ebu Hanife’nin ashabını görüşüdür Tahavi onlardan hikaye etti, Rabi bin haysem dedi ki: Tevbe ediyorum sözü yalan ve günah olur, fakat şöyle desin: Allah’ım senden mafğiret diliyorum, benim tevbemi kabul et, bu kalbiyle terk etmemiş kimse manasına hamlediyor ve sonu haline çok benziyor, Muhammed bin Sevka: İstiğfarında diyordu ki: Hayy ve kayyum Allah’tan mağfiret istiyorum ve ondan nasuh tevbe istiyorum ki, ondan başka ilah yoktur.

Huzeyfe’den şöyle dediği rivayet edildi: Yalan olarak kişiye şöyle demesi yeter: Allah’ım mağfiret diliyorum, sonra da geri (günaha döner. Mutarrif: Allah’ın mağrifet taleb ediyor ve ona tevbe ediyorum diyen bir adam işitti ve öfkelendi ona dedi ki: Belki sen yapmayacaksın, bunu zahirine göre tevbe ediyorum demesini kerih gördü, çünkü samimi tevbe günah bir daha dönmemektir, ne zaman geri dönse ona tevbe ediyorum sözünde yalan olmuş olur.

Muhammed bin Ka’b el Kurazi ebediyyen masiyete dönmeyeceğine dair Allah’a söz veren hakkında dedi ki: Ondan daha günahkar kim vardır? Allah’ın kaderinin kendisine işlememesine yemin ediyor. Bu hususta sözünü Ebu’l Ferec ibnil Cezvi tercih etti, Süfyan bin Uyeyne’den buna benzer rivayet edildi. Alimlerin çoğunluğu tevbe edenin: Allah’a tevbe ediyorum demesi ve Rabbin mesayite dönmeyeceğine dair söz vermesinin caizliği görüşündedir, çünkü bundan azmemek ona vacibtir.



(1) Hadis sahihtir, Ahmed güzel bir isnatla Buhari Edebül Müfred’de (380) Hatib tarihinde tahric etti (Terğib ve Terhib: 2/222).

(2) Hadis mevkuftur, Zehebi dedi ki: İsnadı karartıcıdır, Sehavi dedi ki: Senedinde bilmediğim var, Münziri dedi ki: Mevkufa daha fazla benziyor, fethinde dedi ki: Mevkuftur. Hadisin ilk kısmı Hasen liğayrihidir, ebu Said ibni Mesud ve Enes rivayetinden dolayı ve onların hadisleri hasendir (Feyzulkadir: 3/276-277).

Bunun için buyurdu ki: “İstiğfar eden ısrar etmemiştir, velevki günde yetmiş kere dönse de”1 günaha dönen için de buyurdu ki: “Kulumu bağışladım, dilediğini işlesin”2

Meclis keffareti hadisi şöyledir: “Allah’ım senden mağrifet diliyorum ve sana tevbe ediyorum”3 Peygamber (s.a.v.) hırsızın elini kesti ve ona buyurdu ki: “Allah’a istiğfar et ve tevbe et” (adam) dedi ki:

“Allah’dan mağrifet diliyorum ve ona tevbe ediyorum” dedi ki: “Allah’ım onun tevbesini kabul et”4 bunu Ebu Davud tahric etti.

Seleften bir cemaat; “Allah’tan mağfiret diliyorum ve ona tevbe ediyorum” sözüne ziyade bulunmayı müstehab gördü, Ömer (r.a.)’den rivayet edildi, o bir adam işitti, diyordu ki: Estağfirullahe ev etübü ileyh, ona dedi ki: Ey ahmakçık dedi ki: Nefsi için faydaya, ara ölüme hayata ve öldükten sonra geri dirilmeye sahib olmayan kimsenin tevbesi gibi (tevbe ediyorum)5 Evzai’ye istiğfar edenin şöyle söyleyebilme hadisi soruldu: Hay ve Kayyum olan ve kendisinden başka ilah olmayan büyük Allah’a istiğfar ve tevbe ediyorum, dedi ki: Bu güzeldir, fakat şöyle dese olur: Rabbim beni mağfiret et, ta ki istiğfar tamamlansın. İstiğfar çeşitlerinin en faziletlisi: Kulun Rabbine övgüyle başlaması, sonra günahını itiraf etmesi sonra Allah’tan bağışlama dilemesidir, fieddad bin Evs hadisinde olduğu gibi, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “İstiğfarın efendisi kulun şöyle demesidir. Allah’ım sen benim Rabbimsin, senden başka ilah yoktur, beni yarattın, ben senin kulunum ben sana verdiğim söz ve ahid üzereyim gücü yettiğince yaptığım şeyin şerrinden sana sığınıyorum, bana olan nimetinle sana dönüyom ve günahımla dönüyorum, beni bağışla, muhakkak günahları senden başkası bağışlamaz” bunu Buhari tahric etti6 Sahihayn’de Abdullah bin Amr’dan rivayet edildi ki: Ebu Bekir Sıddık dedi ki:

“Ey Allah’ın resulu bana bir dua öğret ki, bu onunla namazımda dua edeyim” buyurdu ki:

“De ki Allah’ım ben nefsime çok zulmettim, günahları ancak sen bağışlarsın, bana kendi katından mağrifet et, bana acı muhakkak sen çok mağfiret eden çok merhamet edensin.”1

İstiğfar çeşitlerinde: Kulun şöyle demesi: “Esteğfirullahel azim ellezi la ilahe illa huvel hayyul kayyum ve etubu ileyh” Peygamber (s.a.v.)’den bunu Ebu Davud, Tirmizi tahric etti.2

“Gece ve gündüz”3 kitabında Nesai Habbab bin Eret’ten şöyle dediği rivayet etti:

“Dedim ki ey Allah’ın Rasulü nasıl istiğfar ederiz?” buyurdu ki:

“De ki: Allah’ım bizi bağışla, bize acı ve tevbemi kabul et muhakkak sen tevbeleri çok kabul edensin ve çok merhametlisin.”Onda Ebu Hureyre’den şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v.)’dan daha fazla estağfirullahe ve etubu ilyh diyeni görmedim.4

Dört sünen de ibni Ömer’in şöyle dediği rivayet edilir: Biz bir mecliste Rasulullah (s.a.v.)’in yüz kere: “Rabbim sen beni bağışla, tevbemi kabul et, muhakkak sen tevbeleri çok kabul eden ve çok bağışlayansın” dediğini sayardık.5



(1) Ebu Bekir’den tahrici yakında, geçti zayıftır.

(2) Tahrici Ebu Hureyreden geçti, sahihtir.

(3) Sahihtir, Ebu Hureyre’den Tirmizi (3430) tahric etti ve dedi ki: Bu hadis hasen sahih garibtir, ibni Hibban doğruladı, Hakim ve Zehebi de doğruladı, lafzı şudur: “Allah’ım sen eksiklikten noksanlıktan münezzehsin sana hamdederim senden başka ilah olmadığına şehadet ederim sana istiğfar eder sana tevbe ederim” bunu Ebu Bürde el-Eslemi’den Ebu Davud Nesai Darimi tahric etti, hakim doğruladı. (Camiulusul: 5/82).

(6) Sahihtir, Buhari, Tirmizi, (3390) Ahmed, Nesai ve ibni Hibban tahric etti. (Camiulusul: 5/144).

(1) Hadis sahihtir, Ahmed, Buhari, Müslim, Tirmizi, (3521) Nesai ve ibni Mace tahric etti. (Camulusul: 5/43).

(2) Sahihtir, Bilal bin Yesar bin Zeyd Peygamber (s.a.v.)’in kölesinden, o da babasından, o da dedesinden rivayet etti, Ebu Davud, Tirmizi (3572) tahric etti ve dedi ki: Garibtir Hafız ibni Hacer’e dedi ki: İsnadı güzel muttasıldır. (Terğib ve Terhib 2/470).

(3) Hadisin isnadı zayıftır. Nesai ibnüs sünni; “Amelül yevmi evleyyeleti”de tahric etti.

(4) Tahrici yakında geçti.

(5) Tahrici geçti.

“Dedim ki ey Allah’ın rasulü benim dilim küfürbazdır, bunun geneli aileme karşıdır” buyurdu ki:

“Senin ittifakın nerede? Ben Allah’a bir gün ve gecede yüz kere istiğfar ediyorum.”1 Ebu Davud’un süneninde2 ibni Abbas Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurdu: “Kim istiğfarı çoğaltırsa Allah ona her zaman bir kurtuluş her darlıktan bir çıkış verir ve onu ummadığı yerden rızıklandırır” Ebu Hureyre dedi ki: Ben her gün Allah’a bin kere istiğfar ediyorum, bu benim diyetim kadardır.”3

Ayşe (r.a.) dedi ki: Sahifesinde çok istiğfar bulana müjde olsun4 Ebul Minhal dedi ki: Kul kabirde kendisine hoşuna giden çok istiğfardan daha sevimli komşu edinmemiştir, günahların davası istiğfardır.

Ebu Zerden merfu olarak bize rivayet edildi ki: “Her bir derdin devası vardır muhakkak günahların devası da istiğfardır”5 Katade dedi ki: Bu Kuran sizin derdinize ve devanıza işaret ediyor, sizin dertleriniz ise günahlardır, devalarınız ise istiğfardır. Bazısı dedi ki: Günahkarların durumu ağlamak ve istiğfardır, kimi günahlarını tasalandırıyorsa onun için istiğfarı çoğaltsın.

Riya el-Kaysı dedi ki: Benim kırk küsür günahım var, Allah’a yüz bin istiğfar ettim.6 Bazısı büluğ çağından itibaren günahlarının hesab etti otuz altıyı geçmediğini gördü, her hata için Allah yüz bin istiğfar etti, Her hata için bin rekat namaz kıldı ve her rekatta da hatim etti. Dedi ki: Yine deben Rabbimin bu günah sebebiyle beni hesab çekmeyeceğinden emin değilim, tevbemin kabul edilememe tehlikesi var, kimin günahlarına önemi artarsa belki günahları az olanların eteklerine yapışır ve ondan istiğfar arar.

Ömer çocuklardan istiğfar taleb ediyor ve diyordu ki: Siz günah işlemediğiniz Ebu Hureyre katiblerin çocuklarına diyordu ki: Allah’ım Ebu Hureyre’yi bağışla deyin, dualarına da amin diyordu. Bekir el-Müzeni dedi ki: Eğer bir adam miskinin (dilenmek için) gezdiği gibi gezse ve bana istiğfar edin dese, yapılmasına (istiğfar olunmaya) nail olur, kimin günahları ve kötülükleri sayıyı aşacak şekilde çok olsa, bildiğinden dolayı istiğfar etsin, çünkü Allah hepsini bilmiş ve saymıştır, Allah Teala buyurdu ki: (O gün Allah o nların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır.)(Mücadele: 58/6) buyurdu: Bildiğin şeyin hayrını senden istiyorum, bildiğin şeyin şerrinden sana sığınıyorum, bildiğin şey için sana istiğfar ediyorum, muhakkak sen gaybları bilensin.”2 Buna benzer biri dedi ki: Allah’ın bildiği şeyden Allah’a istiğfar ediyorum fiaki Allah’ın merhamet etmediği kimsedir murakabe etmeyen kimseye karşı Allah ne halimdir herkes kötülük yapar fakat Allah Halim’dir hatadan dolayı Allah’a istiğfar et Allah’ın hoşlanmadığı şeyden uzaklaşana müjde olsun gizlisi güzel olan müjde olsun Allah’ın yasakladığından kaçınan kimseye müjde olsun.

Üçüncü sebeb:Mağfiret sebeblerinden:Tevhiddir, ki en büyüğüdür, kim bunu kaybetmişse mağfireti kaybetmiştir, kim tevhidle gelirse en büyük mağfiret sebebiyle gelmiştir, Allah’a buyurdu ki:(Allah kenisine şirk koşulmasını bağışlamaz, bunun dışındaki şeyi dilediği kimse için bağışlar)(Nisa: 4/48) Kim tevhidle beraber yeryüzü kadar hatayla gelse Allah onu yeryüzü kadar mağfiretle karşılar, fakat bu Allah’ın dilemesiyledir, dilerse onu bağışlar, dilerse günahlarından hesaba çeker, sonra akibeti cehennemde ebedi kalmaz, bilakis çıkar, sonra cennete girer.



(1) Zayıftır, Ahmed Müsned’inde, Ebu Davud, Nesai, Hakim tahric etti ve doğruladı, ibni Mace Taberani Kebir’de tahric etti, senedinde Hakem bin Musab var o meçhuldür, Zehebi Hakem bin Musab reddetti. (Terğib ve Terhib: 2/468).

(2) Ebu Davud Ahmed Hakim ibni Abbas’tan tahric etti, sahihtir. (Camiussağir).

(3) Hilye’de de EbuHureyre’den geldi ki: (1/383) “Ben hergün onikibin kere Allah’a istiğfar ve tevbe ediyorum bu benim borcuk kadardır.”

(4) Abdullah bin Büsr’den ibni Mace tahric etti, isnadı sahihtir ve Beyki tehriç etti. (Teğib ve Terhib: 2/468) Ayşe’den merfu olarak: Ebu Nuaym ve Hatib tarihinde tahric etti.

(5) Ebu Zer’e mevkuftur Hakim tahric etti ve doğruladı, Zehebi ikrar etti.

(6) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti (6/194).

(2) Hadis sahihtir, ibni Hibban doğruladı, Ahmed, Tirmizi (3404), Hakim tahric etti ve doğruladı ve Zehebi ikrar etti.

Bazısı dedi ki: Muvahhid (tevhid ehli) kafirlerin atıldığı gibi ateşe atılmaz, kafirlerin atıldığı gibi almaz, eğer kulun tevhidi kamil olur ve ihlası Allah için kamil olursa, imanın şartlarıyla kalbi, lisanı ve azalarıyla kaim olursa veya ölüm anında kalbi ve diliyle kaim olsa, bu bütün günahların mağrifetini gerekli kılar ve cehenneme girmeye engel olur, kimin kalbi tevhidi kelimesini gerçekleştirirse, kalbinden sevgi, tazim, büyükleme, korku ümit ve tevekkül bakımından Allah’tan başkasını çıkarır, o vakit deniz köpüğü kadar da olsa günahları yakılır, belki iyiliğe çevirir, kötülüklerin iyiliklere çevrilmesini zikri daha önce geç, çünkü bu tevhid en büyük iksirdir eğer ondan bir zerre günahkar ve hatalar doğanın üzerine konsa Müsned ve başkası da geldiği gibi onu iyiliklere çevirir, Ümmü Hani Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “La ilahe illallah bir günah bırakmaz ve onu hiçbir amel geçemez.”1

Müsned’de2 fieddad bin Evs ve Ubade bin Samit’ten rivayet edildi, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Ellerinizi kaldırınız ve deyiniz ki: “La ilahe illallah” ellerimizi bir saat kaldırdık, sona Rasulullah (s.a.v.) elini koydu ve dedi ki: “Elhamdulillah, Allah’ım sen beni bu kelime ile gönderdin, bana bununla emrettin, bunun üzerine bana cenneti vadettin, sen muhakak vadinden dönmezsin, sonra buyurdu ki: “Müjdeler olsun muhakkak Allah sizi bağışladı” fiibli dedi ki: Kim dünyaya meylederse ateşiyle onu yakar rüzgarın savurduğu kül olur, kim ahirete meylerderse onu nuruyla yakar kendisiyle faydalanılan altın olur, kim Allah’a meylederse, onu tevhid nuru yakar ve kıymeti olmayan cevher olur.

Kalbe sevgi ateşi yapışırsa ondan Rabten başka her şeyi yakar, o vakit kalb başkalardan temizlenir, tevhid dikimi için uygun olur: “Ben göklerime ve yerime sığmadım, fakat mümin kulumun kalbine sığdım.”3

Onlara özlem tükrüğümle bozağıma tıkandı vay havada yanışıma vay havada yanışıma sevgi beni deniz derinliğine attı Allah aşkına boğulanın elinden tutun

Sevginiz kalbime girdi benim her sağlam ahdime girdi

Bu şeyh rahimehulullah’ın bu kitaptaki zikrettiği hadislerin sonuncudur, biz kitabın başında vadedilen elli ilim, hikmet ve edebleri toplayan hadisin tamamlayıcısını Allah’ın yardımı ve dilemesiyle zikredeceğiz, O bize yeter, O ne güzel vekildir, dönüş O’nadır.



(1) Hadis zayıftır, ibni Mace şu lafızla tahric etti: “La ilahe illallah’ı hiçbir amel geçemez ve hiçbir günah bırakmaz” senedinde Zekeriyya bin Mansur vardır zayıftır, Ahmed: “Yüz kere la ilahe illallah günah bırakmaz, bir amel onu geçemez” senedinde Ebu Ma’şer es-Sindi vardır zayıftır.

(2) Sahihtir, Ahmed güzel bir isnatla tahric etti, Taberani ve Bezzar’da, (Terğib ve Terhib: 2/415).

(3) Hadisin aslı yoktur, tahrici ve manasını açıklaması geçti. (Mekasıdul hasene s: 373).


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com