Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

Bâb: Mescidde Ve Başka Yerlerde Elleri Kenetlemek

Bâb: Mescidde Ve Başka Yerlerde Elleri Kenetlemek



51- İshâk bize anlatarak dedi ki: en-Nadr b. Şumeyl bize anlatarak dedi ki: İbni Avn bize İbni Sîrîn'den, o Ebû Hüreyre'den (ra) şöyle dediğini nak­letti:

Allah Resulü (sav) bize iki akşam namazından birini kıldırdı. (İbni Şîrîn der ki: Ebû Hüreyre (ra) adını söylemişti, fakat ben unuttum.) Bize iki rekat kıldırdıktan sonra selam verdi. Mescitteki kütüğün yanına vardı ve ona yaslandı. Öfkeli gibi duruyordu. Sağ elini sol elinin üzerine koy­du. Parmaklarını kenetledi ve sağ yanağını sol elinin üzerine koydu. Tez canlılar mescidin kapılarından çıktılar ve "Namaz kısaldı mı?" dediler. Ebu Bekir (ra) ve Ömer (ra) de cemaatin arasında bulunuyordu. O iki­si, O'nunla (bu konuda) konuşmaktan çekindiler. Cemaatin içinde elleri uzun olduğu için "İki elli Zül yedeyn" diye bilinen bir adam vardı. Bu adam Allah Resûlü'ne (sav) sordu:

Ey Allah'ın Resulü! Sen mi unuttun, yoksa namaz mı kısaldı?

Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu:

Ne ben unuttum, ne (namaz) kısaldı! Sonra cemaate döndü:

Zül-yedeyn'in dediği gibi mi oldu? diye sordu.

Evet, dediler. Bunun üzerine tekrar öne geçti ve kılmayıp bıraktığı kısmı kıldırdı. Sonra selam verip tekbir getirdi ve her zamanki secdesi gibi yahut daha uzun bir secdeye kapandı. Sonra başını kaldırdı, tekbir getirdi, sonra tekrar tekbir getirdi ve ilk secdesi gibi daha uzun secdede kaldı. Sonra başını kaldırdı ve tekbir getirdi. -Belki de ona sordular-sonra selam verdi mi? "Bana haber verildi" diyordu.

Imrân b. Husayn der ki: Sonra selam verdi.[15]



Şerh



"Belki de ona sordular: Selam verdi mi?" ifadesinde soru sorulan kişi, İbra Sîrîn'dir. Ona sorulan soru, hadisin aslında "Sonra selam verdi. "Bana haber verildi" diyordu" ibaresinin bulunup bulunmadığıdır.



Hüküm



İmam Buhârî, bu hadis-i şerifi mescidde elleri bağlamak ve parmaklan kenetlemenin caiz olduğunu belirtmek için zikretmişse de hadisin asıl konu­su namazda sehiv yani hata ve unutkanlıktır. Bununla ilgili hükümleri şöyle

sıralayabiliriz:

Sehiv secdeleri, bir namazın vaciplerinden birini hata ile veya erteleme­den dolayı o namazın sonunda yapılması gereken iki secde ile teşehhüdden ve salavat-ı şerife ile iiüadan ibarettir.

Sehiv secdesinin yapılışı:

Son ka'dede yalnız tahiyyât okunduktan sonra iki tarafa selam verilir, bundan sonra tekbir getirerek secdeye varılıp üç kere Sübhâne Rabbiye 7-A 'lâ okunur. Sonra tekbir ile secdeden kalkılır ve bir teşbih miktarı durul­duktan sonra tekrar tekbir ile secdeye varılır. Yine üç defa Sübhâne Rabbiye 'l-A 'lâ okunduktan sonra tekbir ile kalkılır ve et-Tahiyyât ile sala-vât-ışerife okunur. Daha sonra önce sağa, sonra sola selam verilerek namaz tamamlanmış olur.

Sehiv secdesi yapılacağı zaman sadece sağ tarafa selam vermek ihtiyata daha uygundur. Özelliklecemaatle kılınan namazda, imamın sadece sağ tara­fa selam vermesi, cemaatin dağılmasını önlemek bakımından gereklidir.

Sehiv secdesi Hanefî mezhebine göre vacip iken Mâlikîlere ve Şâfnlere göre sünnettir.

Namazda her hangibir farzın kasden veya sehven terk edilmesi hâlinde o namazın tekrar kılınması gerekir. Sehvi secdesi, ancak vaciplerin unutulma­sını veya bunlarla ilgili hataları telafi edebilir. Farzlarda yeterli olmaz.



Ders



Bu hadis-i şeriften çıkaracağımız en önemli ders, İslam cemaatini ilgi­lendiren bir konuda hata veya yanlışlık gördüğümüz zaman bunu dile getir­mekten geri durmamak ve uygun bir dille bunu açıklamak gereğidir. Nite­kim hadise konu olayda Zül-yedeyn lakaplı sahabî bu cesareti göstermek suretiyle, hem Allah Resûlü'nün (sav) hem de arkasındaki cemaatin namaz­larının eksik kalmamasını sağlamıştır.

Bunu sadece namazla sınırlamak da yanlış olur. Çünkü hemen hepimiz, aile hayatında veya gündelik yaşantımızda bu tür hata ve kusurlarla karşıla­şabiliriz. Bu gibi durumlarda uygun bir dille hatırlatıcı olmak ve yanlışlıkla­rın düzeltilmesine aracı olmak, gerçekten medeni cesaret isteyen bir erdem­dir. Çoğu kimse çeşitli kaygılarla bu erdemli davranışı sergilemekten çekin­diği için hata ve yanlışların toplumda daha hızlı bir şekilde yayıldığını gör­mek hiçbirimiz için şaşırtıcı olmamalıdır.


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com