Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

Hayz Babı

Hayz Babı



Hayz : lugâtta: Çıkan kan demektir. Şer'an, hayzin hades mi yoksa necis mi olduğu ihtilaflıdır. Hades olması daha münasib görülür. Hay­zin necis olduğuna göre tarifi : Hasta ve küçük olmayan bir kadın rah­minin dışarı attığı kandır. Hades olduğuna göre tarifi : Adı geçen kan sebebiyle hasıl olan seri maniiyyettir[367]. Musannif vukuu çok olan hadesîeri bitirdikten sonra vukuu da-ha az olana geçiyor ki, tertip bu­nu icap eder.[368]



149/116- «Âişe radiyallahü anhâ'dan rivayet edilmiştir ki, Fâtıma bınti Ebi Hubeyş hastalık kanı görüyordu. Resûlüllah saTlallahü aley­hi ve sellem kendisine:

— Muhakkak ki hayız kanı karadır; bilinir. Binâe­naleyh o geldi mi namazdan vazgeç. Öteki olursa abdest a' ve namazını kıl; buyurdular.»[369]



Bu hadîsi; Ebû Dâvud ve Nesâi rivayet etmişler; İbni Hibbân ile Hakim sahîhlemişler; Ebû Hatim ise münker bulmuştur. Bu ha­dîs abdesti bozan şeyler babının ikinci hadîsidir. Oradaki rivayeti Müttefekun aleyhtir. Buradakinde Ebû Hatim'in onu münker sayma­sının sebebi Adiyy b. Sabitin babasından, onun da dedesinden rivayet etmiş olmasıdır. Çünkü ceddi maruf bir kimse değildir. Bu hadîsi Ebû Dâvud (202 — 275) dahi zaîf addetmiştir. Hadîs-i şerîfde istihazalı kadına, kanın sıfatına bakması emrediliyor. Hayz kanı­nın rengini, sıfatını kadınlar zaten bilirler. Binâenaleyh görülen kan o sıfatta ise hayz; değilse istihazadır.

îmam-ı Şa/i$(150 — 204) yeni hayz görenler hakkında buna kail olmuştur.

Abdesti bozan şeyler. babında Resûlüllah (S.A.V.)'in Fâtıma'ya :

«Bu ancak bir damardır. Hayzin geldi mi namazı bırak! Gitti mi kendinden kanı yıka ve namazını kıl» buyurduğunu görmüştük. Eu hadîs cna zıt değildir. Zira: «Hayz kam karadır; bilinir» demek, hayzin gelip gitme za^nanını beyândır. İstihazalı kadın, ya kanın sıfatından, yahut âdeti günlerinde gelmesinden, gelen kanın hayz olduğunu bilir. Fâtıma binti ebî Hubeyş, ihtimalki âdeti malûm olan bir kadındı. Bu takdirde «hayzin geldi mi» sözü âdet günlerin geldiği vakit demek olur. Şayet âdet günleri malûm değildiyse o zaman da ka-nm sıfatına' bakarak, hayzin geldiyse demek olur. Bir kadın hakkında-hem âdet günleri, hem de kanın sıfatı bir araya gelebilir.

İstihazalı kadının kendine mahsus hükümleri vardır ki, bazıları şunlardır:

1— Cumhur-u ulemâ'y^' göre istihaza kanı akarken, o kadının cin­sî münasebette bulunması caizdir. Çünkü bu kadın namaz, oruç ve şâir ibadetlere nisbetle temiz hükmündedir. O halde cima için de aynı hükümdedir. Zaten kadının cimâı ancak bir delil ile kocasına haram olur. Burada böyle bir delil yoktur. İbni Abbas (R. A.), «îstihazalı kadın namazını kılıyorsa, kocası kendisine, yaklaşabilir. Namaz daha büyük­tür! demiştir. Yani namaz ki taharet şartiyle yapılan ibadetlerin ba­şındadır; onu bile istihaza kanı akıp dururken kılabilirse, cinsî müna­sebet evleviyyetle caiz olur, demek istemiştir.

2— İhtiyat kabilinden istihazalı kadına abdest ve gusülden önce fercini yıkayarak oraya pamuk veya bez parçası tıkıştırması ve bu su­retle mümkün olduğu kadar pisliği azaltmağa çalışması emrolunur. Fakat bu vacip değil, menduptur.

3— Cumhûr'a göre, namaz vakti girmeden abdest alamaz.Çünkü onun temizliği zaruri temizliktir. İhtiyaç zamanı gelmedikçe onu yapamam.[370]



149/116- «Esma bîntî Umeys[371] radiyallahü anhâ'nm Ebû Dâvud'daki hadîsinde : Bir leğene otursun, suyun üzerinde sarılığı gördüğü zaman, öğle ile ikindi için bir gusül yıkansın. Akşam ile yatsı için de bir gusül yıkanır; sabah için de bir gusül yıkanır. Bunların arasında abdest alır» Duyurul­muştur.[372]



Hadîs-i şerîfde «otursun» buyurulduğu zikrediliyor. Yani cümle yukarıya atıf harflerinden ile bağlanıyor. Çünkü Musannif Esma hadîsinin yalnız bir kısmını almıştır. Zaten âdeti öyledir. Hadîsin yalnız delil teşkil eden yerini alır. Lâkin Ebû Davud'un tahrîc ettiği Esma hadîsi şöyledir :

«Sübhânellah bu şeytandandır. Otursun...» yani orada ile atıf yok­tur. Gerek bu lıadîsde, gerekse aşağıdaki Hamne hadîsinde istiha­zalı kadının gün ile gecede üç defa yıkanması emrediliyor. Hamne hadîsinde bunu öğle ile akşamı, geciktirdiği zaman yapacağını izah ediyor. Hadîsden anlaşılan: vakit, tâyin ederse, her farz için yıkan­masıdır. Ulemâ bu bâbda ihtilâf etmişlerdir. Ashab-ı kiram ile ta­biînden bir cemaata göre bu kadına her namaz için yıkanmak icap eder. Cumhûr'a före ise her namaz için yıkanmak farz değildir. Çün­kü her namaz için yıkanma rivayeti zaîftir. Zaîf olduğunu îmam-ı Beyhakî (384 — 458) beyân etmiştir. Bazıları «yıkanma hadîsi Fâtıma binti Efaî Hübeyş hadîsi ile nesh edilmiştir» derler. Şu varki nesh için tarihini bilmek icap eder. Münzirî (— 656) Esma binti Ümeys için «hasendir» demiştir. O halde bu hadîsle Fâtıma bîntî Ebî Hübeyş ha­dîsinin araları şöyle cemedilir: Gusül menduptur. Abdest almak farzdır: Zira gusül farz olsaydı, Fâtıma'ya sade abdest almasını emret-mezdi. îmam-ı Şafiî (150 — 204) bu kavle meyletmiştir.[373]



151/117- «Hamne binti Cahş[374] radiyallahü anhâ'dsp rivayet-edil­miştir, demiştir ki: Ben çok şiddetli hayızla istihaza görüyordum. Pey­gamber (S.A.V.)'e fefvâ sormağa geldim. Buyurdu ki :Bu ancak şeytandan bir dürtmedir. Binâenaleyh sen altı gün veya yedi gün hayzını gör. Sonra yıkan; iyice temizlendin mi yirmidört veya yirmi üç gün namaz kıl ve kıl; tut. Çün­kü bu sana yeter. (İlerisi için de) hep böyle yap. Kadın­lar nasıl hayz görüyorsa, Öyle. Eğer öğleyi geciktirip, ikindiyi acele kılmaya iktidarın var da, sonra hayzdan temizlenip yıkanır ve öğle ile ikindiyi toptan kılar; sonra akşam namazı ile yatsıyı te'hir eder; sonra yıkanır ve iki namazı birden kılabilirsen bunu yap. Sabah zamanında yıkanır ve namazı kılarsın.» Bu benîm için iki şıkkın en acaibi-dİr.»[375]



Bu hadîsi Nesâî müstesna, Beşler rivayet etmiş; Tirmizî sahîh-lemiş ve Buharı «Hasen» addetmiştir. Hadîsde geçen bazı cümlelerin izahı :

«Şeytandan bir dürtme» bunun mânâsı: Şeytan dinî hususunda onu al­datarak âdetini unutturmaya imkân buldu. Bu suretle sanki onu dürt­müş gibi oldu demektir. Bu izahat abdesti bozan şeyler babının ikinci hadîsinde geçen: «O bîr damardır» tarzındaki izaha aykırı değildir. Çünkü «Şeytan dürtmüştür de damar çatlamıştır» şeklinde araları cem edilebilir. Bu mânâya hamletmeye bir mâni de yoktur:

«Yirmi dört veya yirmi üç kıl» bunun mânâsı: Hayz günlerin altı ise, yirmi dört gün namaz kıl; yirmi üç gün kıl Bu suretle otuz gün tamam olsun demektir:

«Kıl, tut» yani istediğin kadar farz ve nafile ibadet yap demektir:

«Hep böyle yap» yani gelecek aylarda da böyle hareket et demektir. Ni­tekim Ebû Davud'un (202 — 275) rivayetinde : «Her ay yap» buyrulmuştur.»

«Öğleyi geciktirip, ikindiyi acele kılmaya...» yani öğleyi «vakit çıkma­mak şartıyla» vaktin sonuna bırakıp, ikindiyi de hemen vakti girdiği anda kılmak suretiyle zahiren aralarını cem et demektir;

anda kılmak suretiyle zahiren aralarını cem et demektir;

«Sonra akşamla yatsıyı geciktirirsin» bundan murad: Akşam namazını vaktin sonuna geciktirir; - yatsıyı da vaktinin evvelinde lalarsın demektir. Zaten Ebû 'Davud'un rivayeti böyle değildir. Onun rivayetinde:

«Akşam namazını geciktirir; yatsıyı ilk vaktinde kılar­sın» buyrutmaktadır. Musannif Merhumun bu cümleyi hafzetmesi iyi olmamıştır. «Bu benim için iki şıkkın en acâibidir». Zahirine bakılırsa bu söz ResûlüÜah (S.A.V.)'indir. Ancak Ebû Davud'un rivayetine ba­kılırsa, Hazreti Hamne'nin sözüdür. Zira Ebû Dâvud şöyle diyor:

«Bu hadîsi Amr b. Sabit İbnî Ukayl'den rivayet etmiştir. İbni Ukayl de­miştir ki: Hamne bu benim için şıkkın en acâibidir; dedi.»

Hafız Münzirî (— 656) «Muhtasar-ı Sünen-i Ebû Dâvud-» adlı "eserinde bu hadîs hakkında şöyle diyor: «Hattâbî (—388) : Bazı ulemâ bu hadîsin mucebiyle, kavli bıraktı. Çünkü râvisi îbnü Ukayl bir şey değil; dedi». Ebû BelUr Beyhâkî (384—458) «Bu hadîsi mün­feriden Abdullah b. Muhammed b. Ukayl rivayet etmiştir. Bu zâtın hüccet olup olmayacağı ihtilaflıdır; demiştir.»

Bu hadîs hakkında Tirmizî (200 — 267): «Hasen sahîh» dir; dedik­ten sonra «Muhammed'e yani Buhari'ye bu hadisi sordum. «O ha-sendir» cevabını verdi diyor. İmam-ı Ahmed b. Hanbel (164 — 241) : «Bu hadîs hasen, sahihtir» demiştir.

Görülüyor ki, bu hadîs için «doğru değildir» diyenlerin sözü, doğru değildir. Bilâkis hadîs imamları onu sahîhlemiştir. Musannif bu hadî­si Ebû Davud'un lafzıyla nakletmemiştir. Fakat yukarda da tenbih ettiğimiz veçhile yatsıyı «vaktinin evvelinde» kaydıyla kayıtlamak lâzımdır. Çünkü bu cümleleri Resûl-ü Ekrem (S.A.V.) her namazı vaktinde kılmaya irşad için söylemiştir. Yani namazın biri vaktin sonunda, öteki vaktin evvelinde kılınacaktır:

«Muktedir olursan» denilmesine bakılırsa kadına gusül etmek farz de­ğil, menduptur. Farz olan: Altı veya yedi gün geçtikten sonra hayzdan yıkanmak, ondan sonra her namaz için abdest almaktır. Resûl-ü Ekrem (S.A.V.)'in irşad buyurdukları iki şeyin birincisi budur. Zira hadîsin başında .

«Sana iki şey emrediyorum. Bunların hangisini yapar­san Ötekinden Ötürü sana yeter. Her ikisini de yapabil ir­sen sen*bilirsin!...» buyurulmuş; sonra bu iki şeyden birinciyi be­yân babında kadına altı veya yedi gün hayz gördükten sonra yıkanıp, namaz kılmak emrolunmuştur. îstihâzalı kadının her namaz için abdest alacağını bildiren rivayeti Musannif burada .zikretmemiş, fakat başka yerde zikretmiştir. ResûlüElah (S.A.V.)'in irşad buyurdukları iki şeyin ikincisi de yıkanıp, iki namazı sureta cem etmektir.

Bu hadîsde özürden dolayı iki namazın bir vakit de toptan kılınma­sına şeran müsaade edilmediğine delil' vardır. Çünkü özürden dolayı buna müsaade edilse, evvelâ istihâzah kadınlaFa edilirdi.[376]



152/118- «Âişe radiyaîlahü anhâ'dan rivayet edilmiştir ki, Ümmü Habibe bihti Cahş Resûlüllah (S.A.V.)'e kandan şikâyet etti. Resûlüllah (S.A.V.) buyurdular ki: «Hayzmın seni hapsettiği miktar bek­le; sonra yıkan!» Bundan sonra Ümmü Habibe[377] artık her namaz için yıkanıyordu.[378]



Bu hadîsi Müslim rivâet etmiştir. Buhâri'nm bir rivâyetinue şöyledir: «Her namaz için abdest al» bu rivayet Ebû Dâvud ile başkalarında başkavecihtendir.»

Hadîsde geçen bazı cümlelerin izahı :

«Sonra yıkan» bundan murad, hayzdan paklanmak için yıkanmak­tır, o Artık her namaz için yıkanıyordu», bundan maksat ftesûlüllahın emri olmaksızın yıkanırdı demektir.

Bu hadîs-i şerîf istihâzalı kadının hayzını bildiren şeylere müra­caata havale edileceğine delildir. Hayzını bildiren şeylerin âdet günleri ile kanın sıfatı olduğunu yukarda görmüştük. Maksad bu yollardan bi­riyle hayzmın geldiğine zan hasıl etmektir. Keza ne zaman hayzımn bittiğine dair zan hasıl olursa, kadına yıkanmak farz olur. Namazları­nı şeklen cem edebileceğini görmüştük. Acaba abdesti de böyle cem edebilir mi? Bu bâbda bir nass yoksa da, bunun herkese caiz olduğu başka delilden anlaşılmıştır. İstihâzalı kadının farz namaz için aldığı abdestle nafile kılıp kılmayacağı hakkında da bir bilgi verilmemiştir. Bu mes'elelerde ulemâ ihtilâfa düşmüşlerdir. İmam-ı Şafiî'ye göre bir farzdan fazla kılamaz. Nafile istediği kadar kılar[379].



154/119- «Ümmü Atîyye[380] radiyallahü anhâ'dan rivayet edîlmîş-tir. Demiştir ki: Biz temizlendikten sonra gel»n bulanıklığı ve sanlığı bîr şey saymıyorduk.»[381]



Bu hadîsi Buhârî ile Ebû Dâvud rivayet etmiş­lerdir. Lâfız Ebûr Davud'undur,

Hadîsteki «saymıyorduk» sözü ulemânın ihtilâflarına sebep olmuş­tur. Bazıları, bu «Peygamber (S.A.V.)'e merfû hükmündedir. Çünkü maksad onun zamanında ve onun malûmatı ile saymıyorduk demektir. Binâenaleyh Resûlüllah (S.A.V.) bu hali takrir etmiş oluyor» diyorlar. Hadîs imamlarından Buharı (194 — 256) ile birçoklarının rey'i budur. Binâenaleyh hüccet olur ve kadın kara koyu ve kadınlarca malûm kanı görmedikçe hayızlı sayılmaz. Kadın bir defa kassa denilen beyaz ipli­ğe benziyen şeyi gördükten sonra gelen bulanık veya sarımtırak renkli suyun bir hükmü kalmaz.

Kassa; hayz bittikten sonra rahimden çıkan beyaz ipliğe benzer bir şeydir. Yahut kurulandıktan sonra çıkan beyaz şeydir. Kurulanma rah­mine içine kuru bir bez salarak bezin kupkuru çıkmasıdır. Hadîsde «tuhurdan sonra gelen bulanıklığı ve sarılığı bir şey saymazdık» denil­diğine göre mefhum-u muhalifine bakılırsa tuhurdan evvel gelenin hayz sayılması icabeder. Bu cihet dahi ulemâ arasında ihtilaflıdır. Fıkıh ki­taplarından öğrenilebilir.[382]



155/120- «Enes radiyallahü anh'den rivayet edilmiştir ki, Yahudi­ler kadın hayz gördüğü vakit onunla yiyip içmezler mi ş. Peygamber (S.A.v.) de: «Her şeyi yapın. Yalnız cinsî münasebet müs­tesna» buyurmuşlardır.[383]



Bu hadîsi Müslim rivayet etmiştir. Hadîs-i şerîf Teâlâ hazretlerinin :

[384] «O hayz ezadır. Binâenaleyh siz hayz halinde kadınlardan hemen uzaklasın ve tâ temizleninceye kadar onların semtine yaklaşmayın»

âyet-i celîlesinden murad ne olduğunu açıklamaktır. Görülüyor ki, kendişinden uzaklaşılması emir, yaklaşılması nehy edilen şey cinsî mü­nasebet imiş. Bundan gayri yiyip içme, beraber düşüp kalkma, yatma ve şâire caizdir. Filvâ kiYahudiler hayızh kadınlarla bir evde bile otur­maz; onlarla cinsî münasebette bulunmadıktan maada . beraberce ye­meğe bile oturmazlarcnış. Nitekim Müslim'in rivayetinde bu cihet açıklanmıştır. Cinsî münasebetten gayri istifadeyi bu hadîs-i şerif mubah kıldığı gibi, aşağıdaki hadîs de aynı mânâyı ifade eder.[385]



156/121- «Âişe radiyallahü anhâ'dân rivayet edilmiştir. Demiştir ki: Resûlüllah saUalldhü aleyhi ve sellem bana entarimi giymemi emrediyor; ben de giyiyordum. Sonra hayızh olduğum halde tenini te­nime yapıştırıyordu.»[386]



Bu hadîs Müttefekun ASeyh'tir.

Mübaşeret: Teni tene yapıştırmaktır. Bu hadîs ondan kazâ-ı şehvet babında istifâde edip etmediği hususunda açık değildir. Fere istisna edildikten sonra göbekle diz arasında istifade, Hanefîler'Ie bazılarına göre caizdir. Delilleri az yukarda geçen: «Her şeyi yapın, yalnız cinsî münasebet müstesna» hadîsi ile bu hadîsin mefhumudur. Bazıları mübaşereti mekruh addetmiş; diğer bazıları hürmetine kail ol­muşlardır. Bu kavillerin içinde delile dayanan birincisidir. Kabule şayan olan da odur. Hayızh kadınla cinsî münasebete gelfince icmâ' en haram­dır. Fakat dünyevî bir cezası yoktur. Bazıları, sadaka vermesi icap eder diyorlar. Delilleri aşağıdaki hadîstir.[387]



157/122- «İbni Abbas radiyallahü anhümâ’dan Peygamber sollallahü aleyhi ve sellem: Karısına hayz haîlnde yakınlık eden hakkında:

«Bir dinar, yahut yarım dinar tasadduk eder» dediğini işit­tiği rivayet edilmiştir.[388]



Bu hadîsi Beşler rivayet etmiş; Hâkim ile İbni Kattan sahîhlemişler; onlardan gayrisi mevkuf addetmişlerdir.

Hadîs İbni Abbas'a mevkuftur ve çeşitli rivayetleri vardır. Buradaki rivayetinin ricali her nekadar sahih hadîs kitablarmda rivayeti kabul edilen zevattan olsalar bile, rivayet yine de ızdıraptan kurtula­mamıştır, îmam-ı Şafiî (150 — 204) : «Bu hadîs sabit olsa ,onunla amel ederdik» demiştir. Musannif merhum: «Bu hadîsin gerek isna­dında, gerekse metninde pek çok ıztırap vardır» diyor. Bazıları sa­daka vermek vâcibtir demiş; ve bunu Ramazanda cinsî münasebet­te bulunana kıyas ederek, bir köle âzad edecek demişlerdir. Bir ta­kımları, bir dinar, yahut yarım dinar sadaka verir diyorlar.

Hattâbi (—388) : Ulemânın ekserisine göre buna birşey lâzım gelmez; bu hadîsi ya mürsel, yahut mevkuf telâkki ettiler,» diyor. İbnü Abdi'l - Berr (368 — 463): «Sadaka icap etmez diyenin delili bu hadîsin muzdarip oluşudur. Bir de berâet-i zimmet asıldır. Zimmet­te, ne fakir ne de gayrisi için söz götürmez bir delil olmadıkça bir şey sabit.olmaz. Bu mes'elede bu yoktur;» demiştir.

Elhasıl; hadîsi sahîh kabul edenlerce onunla amel lâzımdır. Et-meyenlerce bu hadîs hüccet olamaz.[389]



158/123- «Ebû Saİd-i Hudrî radiyallahü anh'den rivâyef edilmiştir. Demiştir kî: Resûfüllah sallattahü aleyhi ve sellem :

— Kadın hayzını gördüğü zaman namaz kalmayacak, oruç tutmayacak değil mi ya!; buyurdular.»[390]



Bu hadîs Müttefekun Aleyh uzun bir hadîsin içindedir. Hadîsin tamamı şöyledir :

«İşte bu onun dininin noksanlığındandır» aym hadîsi îmam-ı Müslim (204-261) İbni Ömer (R. A.)'den şu lâfizlarla rivayet etmiş­tir:

«Gecelerde namaz kılmaz duçur; Ramazan ayında da oruç tutmaz. İşte dininin noksanlığı buduK» Bu bir ihbar olup kadının namaz ve orucu terk etmesini ve keza bu ibadetlerin cna farz olmadığını takriridir. Nitekim bu bâbda îcma-ı Ümmet de vardır. Yalnız başka delillerden orucun kazası lâzım geldiği anlaşılmıştır: Ha-yızlı kadının camiye girememesi:

«Mescidi hayızlı ile cünübe helâl kılmıyorum» hadîsine mebni olduğu gibi, Kur'an okuyamamasi da jbnî Ömer hadîsinde :

«Hayızlı ile cünüb Kur'andân hiçbir şey okuyamazlar» buyrulduğundandır. Hayızlı Mushaf'a da el süremez. Delili Amr . Hazm hadîsidir. Şahidleri ile birlikte yukarda geçti. Bu hadîsler kîl-ü Kaiden hâli değildirler. Binâenaleyh tahrinı ifade edemezler­se kerahatten aşağıya da düşmezler. Lâfızları sarahaten tahrime delâlet etmemektedir.[391]



159/124- «Âîşe radıyaliahü anhâ'âan rivayet edilmiştir. Demiştir kî: Şerife geldiğimiz vakit ben hayzımı gördüm. Peygamber saîlalîahü aleyhi ve sellem :

— Hacıların yaptığını yap, yalnız temizleninceye ka­dar. Kabe'yi tavaf etme; buyurdular.»[392]



Bu hadîs; Müttefekun Aleyh uzun bir hadîsin içindedir.

Hazreti Âişe (R. Anhâ) Haccetü'l - Veda senesi Peygamberimiz (S.A.V.) ile birlikte ihrama girmişti. Şerif; Mekke ile Medine arasında bir yerdir.

Bu hadîs-i şerif hayızlı kadının tavafdan maada bütün hacc fiillerini yapabileceğine delildir. Bu bâbda ulemâ ittifak halindedirler. Yalnız tavaf edememenin illeti hakkında ihtilâf vardır. Bazılarına göre. tavafın şartı temizlik olduğundan tavaf edemez. Bir takımları hayızlı mescide girmekten memnu olduğu için tavaf edemez derler. İki rekat tavaf na­mazına gelince: Bunları kılamaz. Çünkü bunlar tavaf ve temizlik üze­rine metnidirler. Halbuki kadın ne temizdir; ne de tavaf edebilir.[393]



160/125- «Muaz b. Cebel[394] radiyallahü anh'den rivayet edilmiş­tir ki, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem erkeğe karısından hayızlı iken neyin helâl olduğunu sormuş; Resûlüüah (S.A.V.): «Entarinin Üzeri» buyurmuştur.»[395]



Bu hadîsi Ebû Dâvud rivayet etmiş ve onu zaîf bulmuştur.

Hadîs hakkında Ebû Dâvud (202 — 275) : «Kavi değildir» demiştir. Hadîs, entari mahalli olan göbekle diz arasının çıplak tenle birbirine dokunmasının haram olduğuna delâlet eder ve bu hadîs yukarda geçen «herşeyi yapın, yalnız cinsî, münasebet müstesna» hadîsi­ne Fakat o hadîs bundan daha sahihtir. Binâenaleyh buna Uveih (ilııııur. Musannif bunu da o hadîsle beraber zikretse daha iyi olurdu.[396]



161/126- «Ümmiî Seleme radiyallahü anh'âan rivayet edilmiştir. Demiştir kî: «Nifaslı[397] kadın Resûlüflah (S.A.V.) devrinde nifasin-dan sonra kırk gün otururdu.»[398]



Bu hadîsi, Nesâî müstesna Beşler râviyet etmiştir.

Lâfız Ebû Davud'undur. Bir rivayette : «Ona Sallallahü aleyhi ve sellem nifas namazının kazasının kazasını emretmezdi» buyrul-muştur. Bu hadîsi Hâkim sahîhlemiştir.

Bir çok hadîs hadîs imamları da zaîf bulmuştur. Lâkin Nevevî (631—676) şöyle demektedir: «Fakîh olan Musanmflardan bir ce­maatın: Bu hadîs zaîftir demeleri kendilerine red edilir. «Bu hadî­sin îbniMâce (207—275)'de Hazret! Enes'den şahidi vardır. Ve şöyledir:

«Resûlüllah (S.A.V.) nifaslı kadına «40» gün vakit tayin etti. Bundan önce temizlenirse o başka».

Buna benzer bir şahidi de tfâkim'de {321 — 405) Osman b. Ebi'l -Âs'dan rivayet edilmiştir. Binâenaleyh hadîsler birbirini takviye edi­yorlar ve nifas müddetinin «40» gün olacağına, keza bu müddette ka-dmın.namaz ve oruç gibi ibadetleri terk edeceğine delildirler. Vakıa bu cihetler hadîsimizde açıklanmamıştır. Fakat başka delillerden anlaşıl­mıştır. Enes1 hadîsi nifasın azı için had olmadığına da delâlet eder. Binâenaleyh «40» günden Önce kan kesildi mi kadın temizlenir.[399]


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com