Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

«Korku Namazı Bâb’ı»

«Korku Namazı Bâb’ı»



499/377- Salih b. Kavvât[240] mdıyallahü anh'den, Peygamber Süllallnhiî aleyhi Vb rrllcm ile beraber Zâtı'r-Rİkâ' (gazası), günü kor­ku namazını kılan bîr zâttan (şöyle duyduğu) rivayet edilmiştir: Pey-gambcr Hailollahn aleyhi ve scllem'in ashabından bîr taife onunla saf olmuş; bir taife de düşmanın karşısında kalmış. Peygamber Sallallahii aleyhi ve sellem, beraberindekilerle bir rek'ât kılmış; sonra ayakta sabit kalmış; o taife kendi kendilerine namaslanni tamamlamışlar. Bun­dan sonra çekilip gitmişler. Ve düşmanın karşisında sâf olmuşlar. Öbür taife gelmiş, Resûlüllah SaîlaUahih aleyhi ve sellem, onlara . kalan rek'âtı kıldırmış; sonra oturarak sabit kalmış ;onlar da kendi kendile­rine namazlarını tamamlamışlar. Sonra onlarla selâm vermiştir.»[241]



Hadîs, Müttefekun Aleyh'dir. Bu lâfız Müslim'indir. İbnî Mende'nin «El-Mârife» sinde Sâüh b. Havvât'dan, o da babasından denilmiştir.

Müslim (204—261), «Sahih» inde Salih b. Havvât ıbni Cübeyr'den, o da Sehl ibni Ebî Hasme'den demiştir Şu halde hadîsin bir rivayetin­de râvînin ismini açıklamış; bir rivayetinde burada olduğu gibi. mübhem bırakmıştır. «Zatı-r-Rikâ'»; Nccid'de Gatafân taraflarında bir yerin is­midir. Rikâ, : Rük'a'nın cem'idir. Rük'a : Bez parçası, yama manası­nadır. Zah'r-Rikâ'; yamalılar demektir. O yerde harp edenlere bu is­min verilmesi, ayakları delinerek bez parçaları sardıkları içindir. Nite­kim «Sahîh-i Buharla de Ebu Musa (R. A./dan böylece rivayet edii-miştir. Bu vak'a hicretin 4. yjlında olmuştur. Siyer âlimlerinden İbni îshak ve başkalarının zikrettiği vak'a da budur. İbni Kayyım (691 —751) : «Bu mes'ele cidden müşküldür. Çünkü sahîh rivayete göre müşrikler Resûlüllah SaMallahü aleyhi vesettemi, Hendek harbinin ol­duğu gün öğle, ikindi, akşam ve yatsıdan men etmişler de, bunları top­tan kılmışt]. Bu vak'a korku namazı nazil olmazdan Önce idi. Halbuki Hendek gazası Zatı'r-Rikâ*dan sonra beşinci yılda yapılmıştır. Zahir oian Resûlüllah (S.A.V.)'in kıldığı ilk korku namazı f/s/â»'dadir. Us-fân vak'âsının Hendek'ten sonra olduğunda ise ulemâ arasında hilaf yok­tur. Peygamber (S.A.V.)'in Zatı'r-Rikâ'da dahi korku namazı kıldığı sahihtir. Binaenaleyh bu harbin Hendek ve Usfân'dan sonra, olduğu anlaşılıyor. Bizce hakikaten ehl-i siyerin vehmi anlaşıldı.» diyor. Kor­ku namazı Hendek gazasından evvel meşru olmuştur diyenler: Bu na­maz, hazarda, yani evinde otururken kılınmaz; bundan dolayı Hendek gününde Hz. Peygamber (S.A.V.) onu kılmamıştır; derler.

Korku namazı hadîs-i şerifte gösterildiği şekilde kılınır. Ashâb-ı kiramdan birçokları ile sair ulemânın mezhebi de budur. Yalnız İmâm-) Şafiî (150—204) düşmanın kıble tarafında bulunmamasını şart koşmuştur.

Eğer namaz üç rek'âth ise imam ilk oturuşta bekler. Taife üçün­cü rek'âtı tamamlar. Korku namazı hazarda dahi kılınır diyen Hanefîlarh- şâir bazı fukâhaya göre her taife imamla ikişer rek'ât kılar. Kur'an-i Kcrîm'in zahiri de bu hadîsin delâlet ettiğine uygundur. Zira:

«»[242] «Namaz kılmamı; olan diğer tâîfo gelsinler ve seninle kılsınlar» buyrulmaktadır. Namazın bu şekli mûtada en uygun olanıdır. Çünkü namaza münâfî ameller en az bu şekilde; imama uymakda en muvafık bu şekilde tecellî etmek­tedir.[243]



500/378- «Ibni Ömer radıyallahh anhün.a'dan rivayet edilmiştir. Demiştir ki : Resûlüllah Sctllallcıhü aleyhi ve sellem İle birlikte Necd taraflarında gaza ettim. Düşmanla karşılaştık ve hemen onlara karşı saf olduk. Bunun üzerine Resûlüllah SallaUahü aleyhi ve sellem kalk-iı ve bize namaz kıldırdı. Artık bir tâits onunla (namaza) durdu. Bir fâîfe de düşmanı önledi. Resûliiflah SallaHahü aleyhi ve sellem berabe­rindekilerle bir rüku Îİe İki secdo yaptı. Sonra onlar namaz kılmayan Hîfüfîİn yerine çekildiler. Bu sefer Ötekiler geldiler. Onlarla da bir rükû h:î secde yaptı. Sonra selâm verdi Bunu müteakip (cemaattan) her bîri kalkarak kendi kendine bîr rükv ve iki secde yaptı.»[244]



Bu hadis. IVIüîtefekun Aleyh'dir. Bu lâfız Buhârî'nindir.

Buharının «Meuazk simi- İhı namazın ikindi namazı olduğu beyân edilmiştir. Yine Buhâri'mw rivayetinde yerine denilmiştir. şeklincio muzâri sigâsıyla rivayeti dahi vardır.

Musannif merhum: «İbnî Ömer'den bu bâbdaki rivayet yolları de­ğişmemiştir.» diyor. Cemâatin namazlarını hep birden veyahut nöbet-leşerek kılmış olmaları ihtimal dahilindedir." Hattâ nöbetleşerek kılma­ları mânâ nbkta-i nazarından daha tercih olunur. Aksi takdirde bekle­nen muhafızlığın zayi olması lâzım gelir. Ebu Davud'un rivayet et­tiği İbnİ Mes'ud hadîsi de bu ihtimali tercihe yardım eder. Ibni Mes'ud hadisinde şöyle deniliyor :

«Sonra Peygamber BallallaUU aleyhi ve sellem selâm verdi. Bu­nun üzerine berikiler yani ikinci tane kalktılar ve kendi kendilerine bir rek'ât kıldılar. Sonra selâm verdiler ve gittiler. Ötekiler de yerlerine döndüler ve kendi kendilerine bir rek7ât kıldılar; sonra selâm verdiler.»

Taife: Aza da, çoğa da ıtlak olunur. Hattâ bir kişiye de taife dene­bilir. Meselâ : Üç kişi olsalar. İkisi cemâat teşkil ederek namaz kılar; birisi düşmanı bekler. Korku namazımı en az miktarı budur. Ha­dîsin zahirine bakılırsa ikinci tâiîe namazın iki rck'âtım arka arka­ya kılmış; birinci tâife ondan, sonra gelmiştir, Korku namazının her devirde kılınacağına İmâm-ı Âzam Ebu Hanıfe (80—150) ile, Hane-fiyve'den İmâm-ı Muhammeâ (135—189) zâbib olmuşlardır. îmam-ı Ebu Yusuf (113—182) bu namazın yalnız Resûlüllah (S.A.V.) devrinde meşru olduğuna, ondan sonra caiz olmadığına kanidir. Çünkü ona göre bu namaz, Peygamber (S.A.V.)'in arkasında cemâat olmanın sevabına binâen meşru olmuştu. RssûlÜHah'm vefatından sonra ise bu sevap yok­tur,

Kemal îbni Hümam (788—861) diyor ki : «Korku namazını bu şekilde kılmak, cemâat imamın arkasında kılmak İçin münazaa ve münakaşa ettikleri takdirdedir. Münakaşa etmezlerse efdâl olan: İmam bir taifeye namazın tamamını kıldırır; Öteki taifeye de baş­kası imam olur.»

Korku namazının çeşitli suretleri vardır. Bunlar hilâîîyyat kitap­larında zikredilmiştir. «El-Mücteba-» nam fıkıh kitabımızda : «Bun­ların hepsi caizdir. İhtilâf yalnız evlâ olan hakkındadır» denilmektedir.[245]



501/379- «Câbir radtyalfahv anh'den rivayet edilmiştir.Demiştir ki: Resulü!lah SaUallahii aleyhi ve sellcm ile beraber korku namazın­da bulundum. İki saf olduk. Bir saf ResûliHlah SaüaUahü aleyhi ve seîlcm'in arkasında, düşman da bizimle kıblenin arasında İdî. Derken Peygamber Salîallahü aleyhi ve sellem tekbîr aldı. Biz de toptan tek­bir aldık. Sonra rükû etti. Biz de toptan rükû ettik. Sonra başınr rükûdan kaldırdı. Biz de toptan kaldırdık. Sonra arkasındaki saf îîe birlikte sec­deye İndi. Gerikî saf düşmanın karşısmda durdu. Secdeyi edâ edince, arkasındaki saf kalktı.» ve hadîsi zikretti.

Bir rivayette ise: «Sonra secde etti. Onunla birlikte ilk saf da secde etti. Kalktıkları vakît ikinci saf secde ettî. Sonra ilk saf geriledi, ve ikîn-ci saf ilerledi» demiş ve yukarıdaki hadîsin mislini zikretmiştir. Hadîsin sonlarında : «Sonra Peygamber (S.A.V.) selâm verdî. Biz de toptan se­lâm verdik» demiştir.[246]



Bu hadîsi, Müslim rivayet etmiştir.

Ebu Dmmdda Ebu Ayyaş ZürakVdcn (rivâyeten) bu Câbir ri­vayetinin misli vardır. Ebu Dâvucl bu namazın usfan'da[247] kılın­dığını ziyâde etmiştir.

Arrsârnin-Câbir radıyalîahü anh'den başka bir vecihle rivayetine göre; Peygamber ('S.A.V.} ashabından bir taifeye iki rck'ât namaz kıl­dırmış; sonra selâm vermiş; sonra diğerlerine de iki rek'ât ksldırmış; sonra selâm vermiştir.

Bunun bir mislini de Ebu Dâvud, Ebu Bekre'den rivayet etmiştir.

Yukarıki hadisin tamamı şöyledir:

«Gerİki saf secdeye İndî. Ve kalktılar. Sonra gerîkî saf ilerledi ve îlerîki saf geriledi. Sonra Peygamber Sailallahü aleyhi ve scJJcm rükû etti. Biz de toptan rükû ettik. Sonra başını rükûdan kaldırdı. Biz de top­tan kaldırdık. Sonra secdeye indi. Arkasındaki ilk rek'âtta geride kalan saf da secdeye indi. Geriki saf düşmanın karşısına dikildi. Peygam­ber (S.A.V.) arkasındaki sâf île beraber secdeyi edâ edince geriki sâf secdeye indi ve secdeyi yaptılar. Sonra Peygamber (S.A.V.) selâm ver­di. Biz de toptan selâm verdik. Câbir : Şu sizîn muhafızların kuman­danlarına yaptıkları gibi; demiştir.»

(Bir rivayette) dediğim yine Müslim (204—261) Hz. Câbir'den rivayet etmiştir. Bu rivayette harbcttikleri kavim tayin edilmektedir. Lâfzı şudur :

«Resûlüllah SaîlaUahü aleyhi ve sellem'ın maiyyetînde Cüheyne kabilesinden bir takım adam­larla gaza ettik. Bizimle şiddetli çarpıştılar. Öğleyi kıldığımız zaman müşrikler {kendi aralarında) şunlann üzerine adamakıllı bir hücum et­sek, kendilerini muhakkak bozardık; demişler. Bunu hemen Cibril Re-sûlüilah (S.A.V.)'e haber vermiş; Resûlüllah (S.A.V.) de bize anlattı. Buyurdular ki : Küffar şüphesiz mes'ele şu, müslümanlara namaz vakti gelecek kî o namaz kendilerine harpten daha makbuldür dediler. İkindi gelince ilâh....»

Hadis-i şerif, düşman kıble tarafında olduğu zaman, hükmünün kısmen derişeceğine delâlet ediyor. Çünkü bu takdirde bütün asker namaza niyetlenmekle beraber, yino düşmandan korunmak mümkün­dür. Şöyle ki : Korunmak sadece secde zamanı icap eder. O halde kı-yamd;;, rükûda toptan imama tâbi olurlar. Secdeye gelince, geriki saf, imama tâbi olmayı bırakarak düşmana karşı dururlar. İlk saf secdeden kalktıktan sonra, onlar da secdeyi1 varırlar. Fakat yer değiştirirler. Yânı geriki saf ön safın yerini alır. ön saf geriye çekilir. Bu suretle son secdelerde imama tâbi olurlar. Ve her iki sâf ikişer secdeyi imamla birlikte yapmış olur. Bu hadîs, düşmandan korunmanın yalnız secde ha­linde lâzım geldiğine delâlet ediyor. Rükû ve kıyam halinde lâzım de­ğildir. Çünkü o hallerde düşmanın vaziyetini takip mümkündür. Şu ka­dar var ki, bu şekil, korku namazını bildiren âyet-i kerîme ile, Sâfih b. havvât (R.A.)'m rivayet ettiği ilk hadîse ve keza Ibni Ömer (R. A.) hadîsine uymamaktadır. Buna da Ahvale göre namazın şekil­leri de değişir diye cevap verenler olmuştur.

Müslim (204—261) ile Nesâl (215—303)'nin her ikisi de hadîsi Hz. Câbir'den rivayet etmekle beraber, ayrı ayrı tarîklerden almışlardır. NesâV nın rivayetine göre Hz. Peygamber (S.A.V.) taifenin birine farz; diğerine nafile kıldırmış oluyor. Hasan-ı Basrî (21—110) hazretle­rinin mezhebi de budur. Tahâvî (238—321) bunun mensuh olduğunu iddia etmiştir. Çünkü ona ve bütün Hanefîyye imamlarına göre farz kılan bir kimse nafile kıldıran imama uyamaz.

Ebu Dâvud : «Akşam namazında da böyle yapılır. İmam altı rek'ât kılar, cemâat üçer üçer kılarlar.» diyor.[248]



505/380- «Huzeyfe radıyallahü anfc'den rivayet edilmiştir ki: Pey­gamber Sallalîahü aleyhi ve sellem, korku namazını ötekilere bir rek'ât, berikilere bir rek'ât olarak kıldırmış; kaza da etmemişlerdir.»[249]



Bu hadîsi. İmâm-ı Ahmed, Ebu Dâvud ve Nesâî rivayet etmiş, Ibni Hibbân onu sahihi emiştir. Bir misli de :

İbnî Abbas radıyallahü anhüma'dan (rivâyeten) İbnİ Huzeymede-de'dir.

Bu şekildeki namazı Taberistan'da Hz. Huzeyfe kıldırmıştır. Ordu kumandam Said İbni Âs idi. Askere hitaben: «Korku namazını Resûlül­lah (S.A.V.) iie hanginiz kıldınız?» diye sordu: Hz. Huzeyfe (R.A.) : «Ben» dedi. Ve onlara bu namazı kıldırdı. Ebu Dâvud (202—275); İbni Ömer ve Zeyd ibni Sabit (R. A./dan şu hadîsi tahric etmiştir ;

«Zeyd demiştir ki : Böylece cemaata birer rek'ât. Pey­gamber Sallalîahü aleyhi ve sellem'e iki rek'ât olmuştu.»

Ebu Dâvud, İbni Abbas (R.A.)ıdan şu hadîsi tahric etmiştir:

«Ibni Abbas: Allah Teâiâ namazı Peygamberimiz Sallalîahü aleyhi ve sellem"\n dilinden hazarda dört, seferde iki, korku zamanında bir rek'ât olarak farz kıldı» demiştir. Tâbiîn-İ Kîram'dan Atâ (35—115) Tavus (106—) ve Ha-san-i Basrî (21—110)hazeratımn mezhebi de budur. Bu zevata göre şiddet zamanında bir rek'ât namaz kılınır; o da îmâ ile olur. Hattâ Ishak (168—238) «Kılıç kılıca geldiğin vakit sana bir rek'ât yeter. Onu da îmâ ile kılarsın. Eğer îmâ ile kılamazsan, bir secde yapar­sın; onu da yapamazsan bir tekbîr getirirsin. Çünkü tekbîr zikrul-lâhtır.» dermiş.[250]



507/381- «İbnİ Ömer radıyallahû anhüma'öan rivayet edilmiştir. Demiştir ki: Resûlüllah Sallallahü aleyhi ve selîem :

— Korku namazı ne suretle oiursa olsun, bir rek'âttır» buyurdular.[251]



Ba hadisi, Bszzar zayıf bir isnadla rivayet etmiştir.

İmâm-ı 2\csâî (215—303) Peygamber Saîîalîahü aleyhi ve sel-lem'in bu namazı bu şekilde zükared denilen yerde kıldığını tahric et­miştir. Musannif bu hadîsi İbni Hibban (—354) ve başkalarının sa-hîhîediğini söylemektedir. İmâm-ı ŞâfÛ (150—204) ise : «Sabit ola­mıyor» demiştir.

Bu hadis, korku namazının imama da. cemaata da bir rek'ât ol­duğunu gösteriyor. Ashâb-ı Kîram'dan Ebu Muse'l-Eş'ârî ve Ebu Hü-reyre hazerâlı ile Tâbîînd n Süfydn-ı Scvrî (97-—161) ve ulemâdan bir cemâat buna kail olmuşlardır.

Musannif bu kitapta korku namazı için beş şekil zikretmiştir. «.Sünen-i Ebî Dâvud-» da sekiz şekil zikrolunmuştur. Bunlardan beşi musannifin zikrettikleridir. Musannif merhum «FetkiVl-Bârî» de : «Korku namazı hakkında birçok şekiller rivayet edilmiştir. İbni Abdi'l-Bprr bunlardan İbni Ömer hadîsini'tercih etmiştir. Çünkü isnadı kuvvetli ve cemâatin narr.n?ı imamdan evvel tamam olamıyacağı bâ-bındaki usûle muvafıktır.» diyor.

İbni Hazm (384—456) : «Bu şekillerden ]4'ü sahihtir» demiş­tir. İbnü'l-Arabi (468—543) : Bu hususta birçok rivayetler vardır, Esah olanları onalîıi çeşitli rivayettir.» demektedir. Nevevl (631— 676) de Müslim şerhinde buna benzer bir şey söylemiş. Fakat açık­lamada bulunmamıştır. Maamâfih bunları Hafız Ebu'l-Fadl, Tirmizî şerhinde beyân etmiş; sahîh olan şekillere bir şekil daha katarak korku namazı şekillerini onyediye çıkarmıştır. Maamâfih bu şekil­ler tedahül edebilir. Yani biribirinin içine girebilir. Îbnü'l-Kayyim 601-751) E1rHedyü>n-Nebmî» adlı eserinde Peygamber (S.A.V )'in Korku namazını on defa kıldığım söyler, i^l- AraU yirmi dört defa kdd.imı;.flaWabi (-383) iso muhtelif günlerde daha mtıyatl İkü hangisi iÜ ona riâyet ederek muhtelif şekillerde küdıgım fakat Mİma şekilleri muhtelif olsa da mânâ bir olduğunu kaydetmektedır-le ki bunların hepsinin kâfi ve fî olduğunu yukarıda..m-Muc e-îl dan naklen arzetmiştik.


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com