Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Cariyenin Efendisini (Rabbini) Doğurması
Cariyenin Efendisini (Rabbini) Doğurması
Cariyenin efendisini doğurması" : Hadisin aslında yer alan "rabbini doğurması" ifadesindeki rab kelimesi, sahip ve efendi anlamına geîir. Alimler bu ibarenin anlamı konusunda her zaman farklı görüşler sergilemişlerdir.
İbnü't-Tîn "Bu konuda yedi farklı görüş belirtilmiştir" demiş ve bunları zikretmiştir. Ancak bunların bir kısmı diğerine dahildir. Ben (İbn Hacer) bunları birbirinden ayırarak şu dört görüşte özetledim:
1. Hattâbî şöyle demiştir: "Bunun anlamı İslâm dininin genişlemesi, Müslümanların şirkin hakim olduğu bölgeleri ele geçirmesi ve oradaki halkı esir almasıdır. Müslümanlardan bir kimse bu esirlerden bir kadını cariye edinip kendisinden çocuğu olduğunda, çocuk o kadının efendisi konumunda olmaktadır. Çünkü o cariyenin efendisinin çocuğudur. "Nevevî ve başka âlimler bunun çoğunluğun görüşü olduğunu söylemişlerdir. Ben (İbn Hacer) de derim ki: Hadiste bunun kasdedilmesi tartışılır. Çünkü bu sözün söylendiği sırada da cariyelerden çocuk edinme uygulaması vardı. Şirkin hakim olduğu yerleri eîe geçirme, halkı esir alma, kadınları cariye edinme İslâmm İlk yıllarında zaten gerçekleşmiştir. Hadisteki sözün geçtiği bağlam, ileride kıyamete yakın zamanda gerçekleşecek, ama henüz gerçekleşmemiş şeylere işaret etmeyi gerektirmektedir.
İbn Mâce'nin rivayetinde Vekî' bunu birinciden daha dar bir anîamda yorumlamıştır. O buradaki kastın "Arap olmayanların Arapları doğurması" olduğunu söylemiştir.
Diğer bir grup âlim bunun şu anlama geldiğini söylemişlerdir: "Cariyeler, hükümdarları doğurur. Anne de hükümdarın hakimiyeti altındaki kimselerden biri olur, hükümdar da vatandaşlarının efendisidir." Bu görüş İbrahim el-Harbî'ye aittir. O şöyle demiştir: "İlk dönemde yöneticiler çoğunlukla cariyelerle cinsel ilişkide bulunmaktan çekinir, hür kadınlar İçin birbiri ile mücadele ederdi. Sonra iş tersine döndü. Özellikle de Abbasîler devrinde." Ancak hadisin "cariyenin kadın efendisini doğurması" şeklindeki rivayeti bu anlamı desteklememektedir.
Bazılarına göre cariyenin doğurduğu çocuğa "efendi" denilmesi mecazdır. ocuk, babasının ölümüyle cariyenin azat sebebi olduğu için ona mecazen efendi denilmiştir.
Bazıları da bu ifadeyi şuna tahsis etmişlerdir: Önce çocuk esir alınır ve bir müddet sonra da azat edilir. Büyüyerek önder hatta kral olur. Sonra onun an-nesi esir alınır. O annesi olduğunu biierek onu satın alır. Yahut da annesi oldu-Sunu bilmez de onu kendi hizmetinde kullanır, onunla cinsel ilişkide bulunur, azat eder yahut evlenir. Bazı rivayetlerde "cariyenin kocasını doğurması" ifadesi Ver almıştır. Bu rivayet Müslim'de vardır. Bu rivayet bahsettiğimiz şekilde yorumlanmıştır. Bu rivayette yer alan "bal" sözcüğünün koca değil de mâlik anlamına Sidiği de söylenmiştir ki, manaların aynı noktada buluşturulması bakımından to anlamı kabul etmek daha evladır.
2. Efendilerin, kendilerinden çocuk doğuran cariyelerini satması ve bunun Çoğalması, öyle ki bu cariyelerin kralların elinde dolaşıp durması, farkında olmaksizin cariyeyi çocuğunun satın alması. Buna göre kıyamet alâmetlerinden olan şey, çocuk doğuran cariyenin satımının haram olduğu konusunun hiç kimse tarafından bilinmemesi veya şer'î hükümlerin hafife alınmasıdır.
Şu söylenebilir: Çocuk doğuran cariyenin satılıp-satılmaması konusunda tarklı görüşler vardır. Bu yüzden hadisi bu anlama yormak uygun değildir.
Deriz ki: Bu hadis, mezheplerin İttifak ettiği bir anlama yorulur ki bu da hamilelik sırasında cariyenin satımıdır. Bunun haram olduğu konusunda icma vardır.
3. Bu da bir önceki görüş İle aynı doğrultudadır. Nevevî şöyle demiştir: Çocuğun annesini satın alması yalnızca ümmü veledlere [23] özgü değildir. Başka şekiller de mümkündür. Örneğin cariye, efendisi dışındaki bir adamdan şüphe yolu ile gerçekleşen birleşme sonucu hür bir çocuk doğurur. Veya cariye nikah yahut zina sonucu bir köle doğurur sonra her iki durumda da doğum yapan ana sahih bir akitle satılır. Elden ele dolaşarak nihayet oğlunun veya kızının eline gelir. Muhammed b. Beşir'in "bununla esir kadınlar kasdedilmektedir" sözü bunu zedelemez. Çünkü bu delilsiz bir tahsistir.
4. Çocuklarda ana-babaya isyanın çoğalması, çocuğun anasına, efendinin cariyesine yaptığı gibi sövmek, dövmek ve hizmet ettirmek suretiyle alçaltıcı muamelede bulunması. Bu durumda çocuğa mecazen "efendi" denilmiştir. Yahut da burada "rab" kelimesi ile mürebbî anlamı kasdedilmiştir ki bu durumda sözcük hakiki anlamında kullanılmış olur.
Bana (İbn Hacer'e) göre genelliği sebebiyle bu, en güçlü görüştür. Ayrıca sözün söylendiği makam, durumun ne ölçüde bozulacağının kasdedildiğini göstermektedir. Şöyle ki: Kıyametin kopmaya yaklaştığı sıralarda işlerin ne ölçüde tersine döneceği, terbiye edilenin terbiye edici hale, düşük kişinin de yüksek hale geleceğini ifade etmektedir. Bu Hz. Peygamber'in daha sonraki "çıplak ayaklı kişilerin yeryüzünün hükümdarları olması" sözüne de uymaktadır.