Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
«Gasıb Babı»
«Gasıb Babı»
Gasb: Lügatte : bir şeyi zulüm yolu ile almaktır.
Şeriatte ise ; Başkasının miiki olan kıymeti hâiz muhterem bir malı tecâvüz sureti ile almaktır. Yani gasb, başkasının maiında sahibinin rızâsı olmadan tasarrufta bulunmaktır. Bu ise memnu'dur.
Mccellc'nin 96. cı maddesinde: «Bir kimsenin milkinde onun izni olmaksızın ahar bir kimsenin tasarruf etmesi caiz değildir» denilmektedir.
Teâlâ Hazretleri.de :
[261] «Mallarınızı aranızda bâtıl ile yemeyin» buyurmuştur.
HinâHiîileyh gasb haramdır. Onun haram olduğuna icmâ' vardır. Gasb'ın haram olduğunu gösteren hadisler ise aşağıdadır.[262]
916/753- «Sâİd b. Zeyd radnjaUahü «Hft'ten rivayet edildiğine göre ResülüHah ftaUallahii aleyhi ve scllcm:
— Her kim zulüm yoiu ile bir kartş yer alırsa kıyamet gününde Allah onu yedi kat yerin dibinden o kimsenin boynuna dolar; buyurmuşlardır.»[263]
Hadîs müttefekun aleyhtir.
Tatvîk : boynuna dolamak; demektir. Burada bu kelimeden ne ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bazılarına göre gasbı yapan ycdİ kat yere batınhr. Bu suretle her kat onun hakkında boynuna dolama sayılır. İbnİ Ömer (R.A.) 'in rivayet ettiği şu hadîs bu mânâyı te'yîd eder :
«O kimse kıyamet gününde yedi kat yere batınhr.»
( Diğer bazılarına göre: Kıyamet gününde gasbcttîği yeri mahşere götürmesi emrolunur. Bu da o yeri onun boynuna dolamak gibi bir şeydir; yoksa hakikî boynuna dolama olmiyacaktır. Bu mânâyı Ta-berânî (260 — 360) ile Ibni Hibban (— 354)'in Ya'lâ b. Murra'd&n merfu' olarak rivayet ettikleri şu hadis te'yid eder:
«Her hangi bir kimse zulmen bir karış yer alırsa Allah o yeri tâ yedi kat yerin dibine varıncaya kadar kazmak zahmetine katlanmasını kendisine emreder. Sonra o yeri tâ insanlar arasında muhakemeyi bitirinceye kadar onun boynuna dolar.»
imam Akınca b. Hanbel ile Taberâni'nin tahrîc ettikleri şu hadîs dahî aynı mânâyı te'yîd eder:
«Bir kimse haksız olarak bir yer alırsa o yerin toprağını mahşere taşıma zahmetine katlanması kendisine
emrölunur.»
Hadîs-i Şerîf, zulüm ve gasbın haram olduğuna, gasbın cezasının şiddetli olacağına, yerin gasb olunabileceğine ve bunun büyük günahlardan sayılacağına, bir kimse bir yere mâlik olursa yedi kat yerin dibine kadar o yerin ve içinde bulunan ma'den ve taşların da kendisinin olacağına, o yere başkalarının kuyu ve şâire kazmasına mâni' olabileceğine ve yerin yedi kat olduğuna delildir. Yerin gas-bimn onu istilâ etmekle olacağı dahî bu hadîsin delâlet ettiği ahkâm cümlesindendir.
Acaba yer gasbcdildikten sonra telef olsa ödettirilirini? bu cihet ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bazılarına göre ödettirilmez; zîrâ menkul ile gayr-i menkul malın zilyedliği bir değildir; şu halde bunlar birbirine kıyâs edilemezler. Tasarruf hususunda dahî bir değildirler.
Cumhur-u ulemâ'ya göre gasb sureti ile telef olan yer, menkule kı-yâsen ödettirilir. Zira her ikisinde de istilâ- ve tasailut vardır.
Hadiste geçen «bir karış» ta'biri, daha fazlasına evlcviyyctle şâmildir. Hattâ: «Haram olma hükmünde bir karıştan az olan yer de dâhildir» diyenler vardır.
Hadîsin Buhar'ı deki rivayetlerinin bazısında «Şibr» yerine «şey1» denilmiştir. Bundan gasbın az veya çok her şeye şâmil olduğu anlaşılırsa da fukâha'ya göre gasbedilen şeyin bir kıymeti olmak lâzım gelir.[264]
917/754- «Enes radıyallahü anh'den rivayet edildiğine göre Resû-lüllah sdllallahü aleyhi ve sellem kadınlarından birinin yanında bulunuyormuş. Derken Ummehât-i Mü'mînîn'den bîri bir hizmetçisi ile içîn-de yemek bulunan bir tabak göndermiş. Kadın eli ile tabağa çarpınca tabak ktrılıvermîş. Bunun üzerine Peygamber (S.A.V.) o tabağı bir yere toplamış ve yemeği tçine koyarak:
— Yeyin; demiş; sağlam tabağı getirene vermiş; kırık olanını da alıkoymuş.»
Bu hadîsi Buharı ile Tİrmizî rivayet etmiş; Tirmizi vuranın Âişe olduğunu söylemiş ve şunu ziyâde eylemiştir: «bunun üzerine Peygamber {S.A.V.):
— Yemeğe karşı yemek ve tabağa karşı tabak (îcâbeder); buyurdular».[265]
Bu rivayeti Tirmizî sahîhîemiştir.
Hazret-i Peygamber (S.A.V.)'in yanında bulunduğu zevcesi Ibni Hazm'e göre Zeyneb binti Cahş'tır.[266] Musannif, yemeği getiren hizmetçinin adını bulamadığını beyân etmiştir.
Hz. Âişe (R. Anha)'nm tabak kırması bir kaç defa vuku' bulmuştur. Şöyle ki: Ncsâl'nin Ümm-ü Seleme (R. Anhâ)'dan tahrîc ettiği bir hadîse göre: Kendisi Peygamber (S.A.V.) ile ashabına yemek getirmiş; darken Hz. 'Mşe bir çarşafa bürünmüş ve beraberinde bir el kayası olduğu halde gelerek onunla tabağı kırmıştır...» Büyle bir şey Hz. < Hafsa'nm[267] yanında İken de olmuş ve Hz. Âİşe tabağı kırmıştır. Aynı vak'asının Hz. Safiyye[268] ile dahî cereyan ettiği ve yine Hz. Âişe'nin tabağı kırdığı rivayet ediliyor. Hattâ îmnm Ahmed, Ebu Dâvud ve Ncsâî, Hz. Âîşe (R.Anhâ)'dun şu sözleri naklederler: Âişe (R. Anhâ) demiştir ki :
Safiyye gîbİ yemek yapan kadın görmedim. Peygamber (S.A-V.)'e bîr kap yemek hediyye etti. Fakat ben o kabı kırmaktan kendimi alamadım. Bunun üzerine:
— Yâ Resûlallah. Bunun keffâreti nedir? dedim»
— Kab gibi kab ve yemek gibi yemektir; buyurdular.» Hadîs-i Şerif, bir kimse birinin malını istihlâk ederse onu mini ile ödeyeceğine delildir. Hububat gibi misli olan şeylerde mos'ele ittifakıdır. Fakat hayvan gibi kıyemi olanlar ihtilaflıdır.
İmam Şifiî ile Kûfeliler'e göre istihlâk edilen şey hayvan da 'ılsa mislini vermek îcabeder. Ancak misli bulunmazsa o zaman ödenir.
İmam Mâlfc ile Hanefîler'c göre tartı ve ölçek i!c satılan şeyimle mislini; şâir eşya ve hayvanlarda kıymetini vermek lâzımdır.
İmam Şifii ile taraftarlarının delili Peygamber {S.A.V.) 'in: «Kaba karşı kab, yemeğe yarşı yemek» hadisi ile ibni Ebî Hâtim'uvâyet ettiği şu hadistir:
«Bir kimse bir şey kırarsa, kırdığı onun olur; ve o şeyin mislini ödemesi îcabeder.»
Hattâ Dtıro KutnVmn rivayetinde hadiste «böylece umumî hüküm »Idu* denilerek bu kir/iyyenin. Peygamber (S.A.V.) tîirafmdau a\nı cinsten her vak'aya şâmil bir hüküm ittihâz edildiği beyân (ıkınmakladır.
Hanefîler'le diğer bir takım ulemâ: «gasbedilen şeyin ismi gâsıbın fi'li ile değişir ve ekseri menfaati zail olursa o şey arlık gâsıbın müKi olur» derler. Bunların delili Resûlüllah (S.A.V.)'in kırık parvaliin H.p-layıp orada alıkoymasıdır. Mes'elede uzun i'ıirazlar ve cevaolar vardır.[269]
918/755- «Râfi' b. Hadtc radıyallahü anh'den rivayet olunmuştur. Demiştir ki: ResûlüMah satlallnhü aleyhi ve sellem:
— Her kim bir kavmin yerine onların izni olmadan ekin ekerse, ekinden kendisine hiç birşey yoktur. Ona (yalnız) masraf» Vardır; buyurdular.»[270]
Bu hadisi, Nesâî müstesna Ahmed ile Dörtler rivayet etmiş. Tir-miiî hasen bulmuştur. Buharının bunu zaîf buldujjm söylenir.
Söyleyen Hattâbî (319—388) 'dir. İmam Tirmizî (200—279) ise BuharVnm onu hasen bulduğunu nakletmiştir. Şu kadar var ki, Ebu Zür'a (—261,) ve başkal?" Atâ b. Ebu Rebâh'm Râfi' b. Hadîc'tcn işitmedğini söylemişlerdir. Bu hadîs hakkında pek çok ihtilâf vardır. Maamâfîh, onu takviye eden şâhidleri de vardır.
Hadîs-i Şerif, bir yeri gasbeden, o yere bir şey ekerse ekinine mâlik olmayacağına, ekinin tarla sahibine kalacağına, gasbedenin yalnız tarlaya yaptığı ekim ve tohum gibi şeylerin masrafını alabileceğine delildir. İmam Ahmcd b. Hanbcl (16 ) İle İmam Mâlik (93—179) in ve ekseriyetle Medine ulemâsı'nin mezhebi budur. Delilleri aşağıdaki Urve hadîsî'dir.
Ekser-i ulemâya göre ise ekin tohum sahibi olan gâsıba aittir; fakat o yerin ücretini verecektir. Bunların delili:
«Ekin, ekene aittir; isterse gâsıb olsun.» hadîsidir. Yalnız bu hadîsi kimin tahric ettiği bilinmemektedir. Cumhur, aşağıdaki hadîs ile de istidlal ederler.[271]
919/756- «Urvetü'bnii Zübeyr[272] radıyallahü a?ıh'den rivayet edilmiştir Demiştir ki: Resûlüllah sallallcthü aleyhi ve scllcm'm ashabından bir zât şunları söyledi: Gerçekten iki adam Resûlüllah (S.A.V.)'in huzuruna bir yer hakkında dâvaya çıktılar. Bunlardan bîri o yere hurma dikmişti. Halbuki yer ötekine aitti. Resûtüllah (S.A.V.) yerin sâhi-bİne âtt olduğuna hükmetti. Hurma sahibine de hurmalarını çıkarmasını emretti ve:
— Zâlim'in emeğine bir hak yoktur; buyurdular.»[273]
Bu hadîsi Ebu Dâvud rivayet etmiştir. İsnadı hasendir.
«Sünen» kitaplarında bu hadis'ln sonu Urve'nin Sâîd b. Zeyd'den yaptığı rivayettendir. Hadîsin vasıl ve irsali ile sahâbî râvîsî hakkı.ıda ihtilâf olunmuştur.
Meselâ Ebû Dâvud (202—275) onu bir tarîkinde Urve'den mür-sel olarak diğer tarîkinde Muhammed b. /sftafc'dan muttasıl olarak rivayet etmiş ve onun: «Peygamber (S.A.V.)'in ashabından bir zât dedi ki...» tarzındaki beyânını naklettikten sonra: «Benim zann-ı galibime göre bu zât Ebu Saîd olacaktır» demiştir.
Bu bâbta Hz. Âişe (R. Ayıhây&a,ı\ da rivayet vardır. Âişe hadîsini Ebu Ddvud-u Tayâlİsî tahrîc etmiştir. Keza Ebu Dâvud iIp Bey-hnki-mn Hz. Semura'dan; TabcrânVnm Ubâde ile Abdullah b. Âmir'dcn tahrîc ettikleri hadîsler de aynı mânâya delâlet ederler.
Hadîsteki ta'biri izâfetli ve izâfetsiz okunabilir. Yalnız Hattâbî izafetle okunmasını red've inkâr etmiştir. Bundan murâd'ın ne olduğu ihtîlâflidir.
Bazılarına göre bir kimsenin bir yere ağaç dikerek o yere sâhib olmasıdır. İmam Mâlik'e göre : haksız yare dikilen ağaç ve kazılan kuyu, gibi şeylerdir. Bazılarına göre zâlim: haksız olarak başkasının yerine ekin eken veya kuyu kazandır. Maâmâfîh bu muhtelif izah ve tefsirler birbirine yakındırlar. Hadis-i Şerif, başkasının yerine izinsiz ekin ekenin zâlim sayılacağına delildir.[274]
921/757- «Ebu Bekre radnfdlfthü an A'den rivayet olunduğuna göre. Peygamber Snîallahil aleyhi ve scUcm, Kurban (bayramı) günü Minâ'-da okuduğu hutbesinde :
— Şüphesiz ki sizin kanlarınız mallarınız ve ırzlarınız size şu beldenizde, şu ayınızdaki şu gününüzün hor-meti gibi haramdır; buyurmuşlardır.»[275]
Hadîs müttefekun aleyhtir.
Bu hadîs-İ Şerifin delâlet ettiği mânâ açıktır. Bu cihet icmâ'-an dahî sabittir. Musannif gasıb babına bu hadîs ile başlasa daha iyi olurdu. Nitekim tbni Kesir «el -Jrşâd» adlı eserinde Öyle yapmıştır.[276]