Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

«Şuf’a Babı»

«Şuf’a Babı»



Şuf'a, lügatte : katmak demektir. Namazda bir rek'atı bir rek'ata katmaca şefT derler.

Şerîatte şuf'a : Satılan bîr akarı veya akar hükmünde olan bîr mil-ki müşteriye her kaça mâl oldu ise o miktara müsLerich'tı veya satıcı­dan cehren temellük etme hakkıdır.

Bu cebren alabilme meselesi kıyâs'a muhaliftir. Onun için şuf'a İstihsan yolu ile meşru' olmuştur. Buradaki istihsan, babımızın ha­dîsleridir. Ebu Bekir Râzi (—370) istihsan meselesini inkâr eder ve: «Şuf'amn vücûbu müttefekun aleyh olup kat'iyyetle hükmolunan asıllardan bîridir; ona istihsan denilemez» dermiş. Bazıları: «Evet o bu kıyâs'a muhaliftir, amma başka kıyaslara muvafıktır. Çünkü Şuf'ada bir kimsenin "zararı diğer bit kimsenin zararı iie def edilir. Yani şefî'in milkine bitişik bir milk başkasına satılmakla şefi' zarar görecekken bu sefer müşterinin elinden, alarak onu zarara sokmak sureti ile bu zarar defi1 edilir» derler.[277]



922/758- «Câbir b, Abdİllah radııjahıhu anJtümd'dan rivayet edilmiş­tir. Demiştir ki: Resüîullah sullalluhü (ücı/hî ve arlîem taksim olun­mamış (bulunan) her şeyde şuf'a olduğuna hükmetti. Fakat sınırları olur; yollan da ayrılırsa artık şuf'a yoktur».[278]



Hadîs müttefekun aleyh'tir. Lâfı/ Buhârînindir.

Müslim'in (Câbir'den) bir rivayetinde: «Şuf'a şerikine göstermeden satışa salâhiyeti olmayan (diğer bir rivayette heiâl olmayan) her müşterek yerde veya akarda yâhud bahçededir» denilmiştir. Tahâvî-nin Câbir'den rivayetinde ise : «Peygamber Sallallahü aleyhi ve sel-lem, her şeyde şuf'a olduğuna hükmetti» denilmektedir.

Bunun râvîleri sikadır.

Ev, akar ve bahçe gibi şeylerde ortak olan bir kimseye şuf'a hak­kını Lsbât hususunda hadîs-i şerifin, lâfızları birbirini takviye etmekte­dir. Taksim edİiebilen şeylerde mesele ittifakıdır. Fakat küçük hamam gibi tak.sim edilmiyor) şeylerde ihtilâf vardır.

Hanetîler'lo ekser-İ ulemeâ'ya göre menkul olan mallarda şuf'a hakkı yoktur. Delilleri hadisteki «sınırları olur; yolları da ayrıhrsa ar­tık şuf'a yoktur» cümlesidir. Zîrâ bu ibare akardan başka hiç bir şeyde şuf'a hakkı olmadığına delâlet eder; arsa akar'a mülhaktır. Bunların aklî delili : Menkul malda zararın nâdir vuku'a gelmesidir. Bîr de ha-. dîsin Bezzar ile Bey haki rivayetlerinde yalnız akar ve arsaya mün­hasır vârid olması ile istidlal ederler. Bczzjîr bu hadîsi Hz. Câbîr (R. A.)'den tahrîc etmiştir ki, lâfzı şudur :

«Akar ile bahçeden başka bir şeyde şuf'a yoktur.»

BcyhakVnin rivayeti Hz. Ebu Hüreyre'dendir. Bu rivayette :

«Dâr ile akardan maada hiç bir şeyde şuf'a yoktur»

buyurul m aktadır. Yalnız Bcyhakî hadîsi tahrîc ettikten sonra : «is­nadı zaiı tir» demiştir.

Hâsılı Hanefîier'e göre Şuf'anın sebebleri üçtür: Bunlar Mecellc'nın 1008. ci maddesine beyân olunduğu vecihle: satılan malda veya o mala âid hakda müşterek olmak yâhud satılan akar'a bitişik komşu bulun­maktır.

Bazılarına göre Şuf'a her şeyde vardır. Bunlar Tahâvî (238— 321)'in rivayeti ve İbni Abbas (R. A./in «Sahîh-i Tirmizî» deki merfu' hadisi ile istidlal ederler. İbnİ Abbas (R.A.) hadîsinin lâfzı şudur:

«Şuf'a her şeyde vardır.»

Bu hadîsin merfu' olduğu iddiası hatâ bile olsa aynı hadîs fbni Ab­bas (R. A.)'don mürsel olarak da rivayet edilmiştir. Bu İse merfu1 ol­duğuna şâhiddir; kaldı ki sahâbî'nin mürselİ de hüccettir.

Bir takımları menkul'den elbiseyi istisna etmiş ve: «eİbise'de şuf'a sahihtir» demiş. Diğer bir takımları hayvanı istisna ederek, onda şuf'a­nın caiz olacağına kail olmuştur.

Müslim hadîsi, ortak maldaki hisseyi şerikine arzetmeden sat­manın helâl olmadığına delildir. Bazıları bu satışa haram demiş, bir takımları mekruh olduğuna kail olmuşlardır.

Şeriklerden biri hissesini bir şahsa satmak için diğer şerikten İzin aldıktan sonra o malı başkasına satsa şuf'a hakkının kalıp kalmıyacağında ulemâ ihtilâf etmişlerdir. Ekser-i uiemâ'ya göre şuf'a hakkı ba­kîdir. Sevrî (97—161) ie hadîs imamlarından bir cemâate göre şuf'a hakkı sakıt olur.

Şuf'anın satış akdi ile sabit olduğu ittifakı ise de satıştan baş­ka bir ak id ile sübûtu ihtilaflıdır.

- Hadîs-i Şerif'te «her müşterek yerde» denildiğine Röre şuf'anın bir müslümah ile zimmî ortak oldukları zaman zimmî'nin lehine sabit olması da hatıra gelir. Bu mes'eîe ihtilaflıdır.[279]



759/924- «Enes b. Mâlik ra di yallah il anh'den rivayet olunmuştur. Demiştir kî: Resûlüllah Sallallahü aleyhi ve sellem:

— Evin komşusu o eve (şefi olmağa) daha haklıdır; bu­yurdular.»[280]



Bu hadîsi Nesâ" rivayet etmiştir. Ibnî Hİbbân onu sahîhlemiştir. tir. Hadîsin illeti vardır.

İlletinin sebebi : Hadîs imamlarından bir çoklarının onu Katâde tarîki ile Hz. Enes1 ton, diğerlerinin de Hz. Semure'den tahrîc etmesi : «mahfuz olan budur» demiş olmalarıdır. İbni Kattan (İ20—198) her iki rivayeti de sahih bulmuştur ki, evlâ olail da budur. Çünkü bu ha­dîs ma'Iûl bile olsa aşağıdaki hadis sahihtir; ve aynı mânâ'ya de­lâlet eder.[281]



925/760- «Ebû Râfi' rftdıyollahii (tnh'dcn rivayet olunmuştur.Demîştİr kî: Resûlüllah Saflallahü aleyhi ve svllrm:

— Komşu yakın komşusuna (şefî' olmağa) daha haklı dır; buyurdular.»[282]



Bu hadîsi Buharı tahric etmiştir. Hadîs hakkında bir de kıssa var­ılır.

Kıssa şudur : Ebû Râfi', Sa'd b. Ebi Vakkas'a işaret ederek Mis-ver h. Mahramaya :

— Buna emretsen de hânesîndeki İki evîmt satın alsa ya! demiş. Bunun üzerine Sa'd :

— Vallahi peşin de olsa taksitle de olsa sana dortyüz altından fazfa veremem; demİş. Ebû Râfi' :

— Sübhanellah! ben onları peşin para ile beşyüz altına vermedim.

Eğer ResûlüHah (S.A.V.)'i :

— Komşu yakın komşusuna (şefi' olmağa) daha haklı­dır; derken işitmiş olmasaydım sana satmazdım; demiştir.

Hadîsi E-bû Râfi' her ne kadar alış veriş babında zikretmiş de olsa o şuf'a'ya da şâmildir.

İste bu ve emsali hadîslerle istidlal ederek Hanefiler'lr diğer bazı ulemâ burada sufanın .sübûluna kail olmuşlardır. Hz. Ali, Ömer ve Os-uı;ın (Aıılıiinı) ile İmam Şâf'n, İmam Ahmrdvo başkaları komşu olmakla şııf'a hakkının sübût bulmadığına kaildirler. Onlara göre hadislerdeki (komşu) elan murâd : şeriktir. Nitekim Ebû Râfİ' haİsi de bunu gösteriyor. Çünkü Ebu Râfi' ortağına «komşu» demiştir. Kcr snrîkt komşu denilmese ehl-i lisan'dan olan Ebû Râfi' dahi de­mezdi.

Fakat hu zevât'a Hanefîler tarafından : «Ebû Râfi' Hz. Sa'd'a şe­rik -i.'îiiI, k.nıışu idi diye cevap verilmiştir.

Hâsılı bu nvs'eiede iki taraf sözü bir hayli uzatmıştır. Rir miikte oı-iak nlan kimseye suf'a hakkının sabit olması, onun komşuya da sabit olmasını ihlâl etmez. Çünkü hu bâb'ta delîllcr çoktur. Aşağıdaki hadîs ihıhi komşuya şuf'a hakkının sabit okluğunu gösteriyor.[283]



926/761- «Câbir radıyallahih anfc/den rivayet edilmiştir. Demiştir kî: Resûlüllah SalîalJahü aleyhi ve selimi:

— Komşu komşusunun şuf'asına daha haklıdır. Yol­ları bir olduğu zaman komşu gâib bile olsa şuf'a sebebi ile gelmesi beklenir; buyurdular.»[284]



Bu hadîsi Ahmed ile Dört'ler rivayet etmiştir. Râvileri sikadır.

Musannif hadîsin râvilcrinİ tevsik etmiştir. Diğer hadîs imamları ise buradaki rivayet üzerinde söz etmiş ve sonundaki «yollan bir Olduğu zaman» cümlesinin yalnız Abdülmelik b. Ebû Süleyman tara­fından rivayet olunduğunu kaydetmişlerdir.

Hadîs-i Şerîf komşunun şuf'a hakkına mâlik olduğuna delildir. Yalnız «yollan bîr olursa» {üy(1 kayıdlanmıştır. Bundan dolayı ba­zıları bu şartı nazar-ı i'tibâre almış ve : «komşuya şuf'a hakkı yolda müşterek oldukları vakit sabittir» demişlerdir.[285]



927/762- «Ibni Ömer radıyallahü anhiimâ'dan Peygamber (S.A.V.)'-den işitmiş olarak rivayet olunduğuna göre Resûlüllah Sallallahü aleyhi ve sellem:

— Şuf'a ıkaaii[286] çözmek gibidir; buyurmuşlardır.»[287]



Bu hadisi ibni Mâce ile Bezzar rivayet etmiş. Bezzar : «gaibe şuf'a yoktur» cümlesini ziyâde eylemiştir. İsnadı zaiftir.

Hadîsi Ibni Mâcc ile Bezzar şu lâfızlarla rivayet etmişlerdir :

«Gâib ile küçüğe şuf'a yoktur; şuf'a ıkaal «çözmek gibidir».

Bu hadîsi-, Bczznr zaîf bulmuş; îbni Hibban : «Bunun aslı yok­tur» demiş; Ebû Zür'a onun münker olduğunu söylemiş; Beyhaki de: «sabit değildir. Bu mânâdaki hadîslerin hepsi asılsızdır» demiş-,- tir. Ayni hadîsi îbni Kesir (—774) «el- îrşâd» adlı eserinde rivayet etmiş; fakat onu Bezza fin tahrîc ettiğini ve rivayet ettiği ziyâdeyi zikretmemiş; yalnız İlmi Mâcc'n'm tahric ettiğini söylemiştir. îbni Kesir, bu hadîsin zaîf olmasına sebeb, onu Muhammcd b. Harsım Muhammcd b. Abdurrahman'âa,n onun da babasından rivayet etmiş olmasını göstermiştir. Mezkûr zevatın üçü de zaîftir, binâenaleyh bununla ihticâc edilemez.

Fukâhâ şuf'amn vakti hususunda ihtilâf halindedirler. Şâfîîlerle Hanbelîler'e ve diğer bazı ulemâ'ya göre şuf'a fevridir, yani o ân'a mahsustur. Şuf'amn meşru' olmasına sebep "şef î'den zararı defi* etmek olduğu düşünülürse ona «fevri'dir» demek daha ziyâde münâsib gibi gö­rünür. Çünkü satılan şey muallâk olursa şefî'den zarar nasıl defi' edile­bilir? Fakat, bazılarına göre bir hükmü isbât için bu kadarcık bir aklî deiîl kâfî değildir. Asıl olan fevrîyet'in şart olmamasıdır. Şart'm isbâ-tı ise delile muhtaçtır; elde böyle bir delil yoktur.

Hadîsteki «şuf'a ikaait çözmek gibidir» ta'birinden murâd : vaktinde yetişip almak îcabeder; mal satılırken "stenilmezse bir daha o hak elden gider; demektir. Bundan dolayi.tr ki, Hanefîler'e göre şuf'ada şefi' tarafından üç taleb lâzımdır :

1— Taİel-i muvâsebe; yani satışı duyduğu mecliste şuf'ayı hemen istemesi.

2— Taleb-i takrîr ve îşbâd.

3— Taleb-i husumet ve temellük.

Bunlar için Mcccllc'n'm 1028-1030. maddelerine müracaat edile­bilir.[288]


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com