Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

«Mudârebe Babı»

«Mudârebe Babı»



Kirâd: Kâr’da mal sahibi iie ortak olmak üzere bir kimsenin malı­nı işletmektir. Kârda ortak olmak için : Birinden para, diğerinden ça­lışmak vardır. Çalışana mudârib derler. Kirâd veya mukaarada Hi-cazhlar'm lügatidir. Buna fukahâ «mudârabe» derler. Mudârabc (darb) dan alınmıştır.

Darb : yer yüzünde sefer etmektir. Aîış verişte kâr etmek ekseri­yetle sefer etmekle hâsı! olduğundan ona bu isim verilmiştir. Maamâfîh (darb) mal'a nisbet edilirse malda tasarruf mânâsına gelir. Mudârebe bu mânâdan da alınmış olabilir.

Zâhirüer'dt.-n îbni Hazm «Mcratibü'l-lemâ» adlı eserinde: «Bü­tün fıkih bâblarımn her birinin kitab ve sünnetten bir delili vardır; yalnız :Tiudârabeınin yoktur. Bunun bir delilini asla bulamadık. Lâ­kin bu sahih bir icmâ'dır. Peygamber (S.A.V.) zamanında mevcut ol­duğu ve Resûlüflah (S.A.V.)'in onu ikrar buyurduğu kafidir» diyor ise de «Mudârebe'nin kitab ve sünnet'ten delili yoktur» İddiası doğru değil­dir. Zîrâ mudârebe'nin hem kitabtan hem de sünnetten deîîli vardır.

Kitab'tan delili :

[289] «Diğerleri de yer yüzünde sefer ederek Allah'ın fadlını taieb eder­ler» yani ticâret için sefer ederler, âyet-i kerimesi"dir.

Sünnet'ten delili şu hadîstir : Hz. Abbas malını mudârebe için biri­ne verir ve mâlını denizden sevk etmemesini, vadiye indirmemesini ve onunla hayvan satı(ı almamasını şart koşardı. Resûlüllah (S.A.V.) bunu duyunca beğendi ve caiz gördü.»

Mudârebe'nin caiz olduğuna îbni HazrrCva. de kabul ettiği vecih-le icmâ' vardır.

Aşağıdaki hadîs'ler dahî mudârebe'nin sünnetten delilleridir.[290]



928/763- «Suhayb[291] radıyallahü anh'den Peygamber Sallallahü aleyhi ve aellem'ln :

— Üç şey vardır ki bunlarda bereket mevcuttur : (Bunlar) va'delİ satış, mudârebe ve satmak İçin değil de ev için buğdayı arpa île karıştırmaktır; buyurdupğu rivayet edil­miştir.»[292]



Bu hadîsi İbni Mâce zaîf bir isnadla rivayet etmiştir.

Çünkü isnadında meçhul râviler vardır. Bunlardan biri Nasr b. Kıtası molup, Abdurrahman b. Dâvud'da.n rivayet etmiştir ki, ikisi de meçhuldür. Buharı : «onun bu hadisi mevzu'dur» demiştir.

Bereket'in mezkûr üç şeyde bulunması : va'deli satışta müsa­maha ve borçluya yardım olduğu, mudârebe'de insanların birbirin­den istifaiesi bulunduğu, buğdayla arpayı karıştırmakla da.yiyecen: te'min edildiği içindir. Satmak için buğday ile arpayı karıştırmak ise memnu'dur. Çünkü bunda hîle ve aldatma olabilir.[293]

929/764- «Hakîm b. Hİzâm rndnınllahü «nVden rivayet olunduğuna göre kendisi bîr adama mudârebe'ye mal verdiği zaman ona :

taırafından satın alınıp âzad edilerek Mekke'ye gelmiş, K^sfti-i Ekrt-in'fn bi'se-tltıde Atvımâr b. Yâsir Hazretleri ile aynı günde Müslüman olmuştur.

— Malımı hayvana sarfetmiyeceksîn ,onu denizde nakletmiyeceksin ve sel vadisine indirmiyeceksin! Eğer bunlardan bir şey yaparsan ma­lımı muhakkak Ödersin; diye şart koşarmış.»[294]



Bu hadîsi, Dâre Kutnî rivayet etmiştir. Hâvileri sikadır. İmam Mâ­lik, «cl-Muvatta» da Alâ b. Abdirrahman b. Yakub'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden işitmiş olmak üzere, ceddinin Osman'ın malında kârı aralarında paylaşmak şartı ile ticâret ettiğini söylemiştir.

Bu hadîs mevkuf ve sahihtir. Hadîsi Beyhakî de rivayet etmiş­tir. Musannif isnadını kavî bulmuştur.

Müslümanlar arasında mudârobe'nin caiz olduğunda ihtilâf yoktur. Mudârebe câhiliyet devrinde de vardı. İslâmiyet onu olduğu gibi bırak­mıştır. Zâten mudârebe icâre'nin bir nev'idir. Yalnız onda ücretin yani kazancın bilinmemesi mahzuru varsa da o da insanlara bir şefkat örne­ği olan bu ruhsatta affolunmuştur.

Mudârebe'nİn rüknü, şartları ve hükümleri vardır. Rüknü : îcâb ve kabul'dür.

Şartları : Mudârebe'nİn ancak altın veya gümüş para ile olması[295], akid esnasında sermayeyi bildirerek mudâribe'e teslim etmesi, kârın aralarında şayi* olması, mudârib'e verilecek hissenin kazançtan olması gibi şeylerdir. Hattâ mudârib'e sermayeden bir şey verilmesi şart koşulsa, mudârebe fâsid olduğu gibi iki taraftan birine kârdan fazla bir şey verilmesini şart koşmak dahi akd'i bozar.

Hükümleri : Kazancın meçhul kalmasının afvi, mudârib tarafından bir taksir olmaksızın sermaye telef olursa ödettiriImesi, ticâret için verirken emânet; kâr hâsıl oldukta şirket olması gibi şeylerdir.

Hâkim b. Hizam hadîsi, mal sahibinin istediği zaman mudâribi işinden meni' edebileceğine delâlet ediyor. Bu takdirde mudârib mal sahibini dinlcmiyerck ticâretine devam ederse mal telef olunca onu öder.[296]


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com