Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

«Kan Dâvâsi Ve Kasâme Babı»

«Kan Dâvâsi Ve Kasâme Babı»



Kasâme lûgat'en : yemin elm^k mânâsına nvısdardır: «Yeminler mânâsını irâde eden bir isimdir» diyenler de vardır.

Şerfatte: E ir (akım yeminlerdir ki, üzerinde vurulma eseri bulunan bîr maktulün bulunduğu, mahalle veya halkına : «Billahi onu ben Öldür­medim. Kim öldürdüğünü de bilmem» dedirmek suretiyle icra olunur­lar.

K#sâme'nin sebebi : Maktulün bulunmasıdır.

Rüknü : Söylenen yemin sözleridir.

Şartı : Yemin edeceklerin akıl baliğ ve hür olmaları; maktulde öl­dürülme alâmeti bulunması ve yeminin elli adet olmasıdır.

Hükmü : Yemin ederlerse diyet vermenin vüeubu; itmezlerse ye­min edinceye kadar hapsedilmeleridir. Ancak hapis, ölenin velisi kasıd iddia etliği zaman lâzım gelir. Hatâen öldürüldüğünü iddia ederse ye­min etm dikleri zaman diyetini öderler.

Kasâme'nin güzelliği : İnsan kanma hürmet ve ta'zîm ile onu heder olmaktan korumak, öldürmekle müttehem olan kimseyi kısastan kurtar­mak gibi şeylerdir.

Meşru' olduğuna delil icmâ' ile- aşağıdaki hadîslerdir.[1000]



1217/1017- «Sebil b. Ebi[1001] Hasme radıyallahüden o da kavnıinin büyüklerinden sayılan bir takım zâttan işitmiş olarak rivayet edil­diğine göre, Abdullah b. Sohİl ile Muhayyîre b. Mes'ud, başlarına gelen bir sıkıntıdan dolayı Hayber'e çıkmışlar. Müteakiben Abdullah b. Sehl'in öldürülerek bir kuyuya atıldığını gelip Muhayyisa'ya haber vermişler. Bunun üzerine Muhayyisa Yahüdîler'e giderek :

— Vallahi onu siz öldürdünüz; demiş. Yahudiler :

— Vallahi onu biz Öldürmedik; demişler. Derken Muhayyisa ile kardeşi Hüveyyisa bir de Abdurrahman b. Sehl, Peygamber (S.A.V.)'in yanına gelmişler. Ve M jhayyisa konuşmak için ilerlemiş. Fakat Resû-lüllah {S.A.V.) -yaşı kastederek:

— Büyült, büyült; buyurmuş. Ve (evvelâ) Hüveyyisa, sonra Muhayyisa konusrrıuşîar. Bunun üzerine Resûlülah (S.A.V.) :

— Ya arkadaşınızın fidyesini verirler yâhtıd da harbe Oİurfnr; buyurmuş; ve hemen Yahudilere bu bâbta bir nota yazmış. Yahudiler de (cevaben): «Onu vallahi bizler Öldürmedik» diye yazmışlar. Bu sefer Resûfüllah (S.A.V.) Hüveyyisa ve Abdurrahman b. Sehl'e :

— Siz. yemin eder de arkadaşınızın kanına müstehakolursunuz? diye sormuş :

— Hayır; demişler :

— O halde r'\7.e yahûdî'ler yemin etsin miîbuyurmuş? Hü­veyyisa ve arkadaşları :

— Onlar müslüman değillerdir; demişler. Nihayet ResûlüMah (S.A. V.) Abdullah'ın diyetini kendinden vermiş; ve onlara yüz deve gönder­miştir. Sehil demiştir ki :

— Vallahi beni o develerden kırmızı bîr deve tepti.»[1002]



Hadîs müttefekun aleyh'tir.

Muhayyisa, Hüveyyisa'mn küçük kardeşidir. Burada ağabey si durur­ken onun konuşmak istediği anlaşılıyor. Başka bir rivayete göre konuş­mak istediği anlaşılıyor. Haşka bir rivayete tföre konuşmak isteyen ora­dakilerin yasça en küçüğü olan Abdurrahman'dır. Resûl-ü Ekrem (S.A.V.) «Büyült, büyült» buyurarak : sözü büyüfîünc bırak sen konuşma; demek istemişlerdir. Hadîsteki -yaşı kastederek- közü ravî tarafından müdreetir. Mi'ıslini'm bir rivayetinde : «Siz yemin eder de arkadaşınızın kanına müstehak olurmusunuz?» sualine cevaben Muhayyisa ve arkadaşları :

«Orada bulamadık ve görmedik.» demişlerdir. Buharî'nin bazı riva­yetlerinde :

«Peygamber (S.A.V.) onlara:

— Beyyine p;etirebilirmisiniz? demîş:

— Hayır beyyinemiz yoktur; cevabını vermişler:

— O hnlde yemîn edermİPİnİZ? diye sormuş.» Deniliyor. «Onlar müslüman değillerdir.» Cümlesi yerine bazı rivayetlerde :

«Biz yahûdîlerin yeminlerine razı olamayız.» veya :

«Bir takım kâfirlerin yemînîerini biz nasıl kabul ederiz?» cümleleri gö­rülmektedir.

Bu hadîs, kasâmrnin sübûtıma kail olan Cumhur-u Ulemâ'ya onu isbât etmek için büyük bir delildir. Ve aşağıdaki meselelere şâmildir:

1— Ortada bir şüphe olmaksızın mücerred ölüm dâvası ile ka-sâme sabit olmaz.. Bu husus ittifakîdir. Vakıa Evzai ile Dâvııd-u ZâhirVn'm : «Şüphe bulunmadan da kasâme sabit olur.» dedikleri rivayet olunmuşsa da delilleri yoktur.

Kasâmeyi ispat edecek şüphenin ne olacağı ulemâ arasında ihti­laflıdır. Bazıları : «Şüphe levs'tir.» demişlerdir. Bundan murâd : Maktulün ölmezden evvel «Beni filân- vurdu» diye ikrar ettiğine bir

kimsenin şâhidlik etmesi yâhud da Ölenle öldüren arasında düşman­lık bulunduğuna veya maktulü tehdit ettiğine iki şahidin şehâdet etmesi gibi şeylerdir. Kana boyanmak dahî lcvs'den ma'duddur.

Hanefîler'le diğer bazı ulemâ'ya göre levs şart değildir. Onlarca ölen kimsede k;ıti! eseri bulunması ve maktulün ma'lûm kimselerin milkİ nlnn bir yerde ölmüş olması knsâmenin sübûtu için kâfidir. Yeler ki dâvâeı faskalarından dâva etmiş olmasın. Çünkü hadîsler hep bu hâli tasvir etmişlerdir.

İm tını Şafii ile İmam Mâlik'c göre bu kadarcıkla kasâme sabit olmaz. Hİç olmazsa maktul ile müddeâ aleyhin arasında düşman­lık olduğu tesbit edilmvlidir. Nitekim Hayber kıssasında böyle idi. Zira bir adam birisini öldürür dr başkaları öldürmüş zannedilsin (Üye onla­rın mahallesine bırakabilir. Şâfiîler'le Mâlikiler maktulün ölmezdi n ev­vel : «Beni filân öldürdü» demosini levs suretlerinden sayarlar. Haliâ İmam Hlâlik'c göre maktulün üzerinde eser olmana bile sözü yine kabul celi!M\ Maktulün : «Beni filân kasten yaraladı» demesi dahî aynı hükümdedir, imanı Mâlik bunun eski ve yeni bütün ulemâ


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com