Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

«Eti Yenilen Ve Yenilmeyen Hayvanlar»

«Eti Yenilen Ve Yenilmeyen Hayvanlar»



1344/1134- «Ebû Hüreyre radıyaltahü anh'dm Peygamber salîalla-hü aleyhi ve sellem'den duymuş olarak rivayet edildiğine göre, Re­sûlüllah sdüaUahü aleyhi ve seîlem:

— Azı dişi olan her yırtıcı hayvanın yenilmesi ha­ramdır; buyurmuşlardır.»[266]



Bu hadîsi Müslim rivayet etmiştir. Müslim bu hadîsi Ibni Abbas'dan cnehyettl» lâfzı ile tahrîc etmiştir. Ibnf Abbas : «ve pençesi ile av­lanan her kuşu» ibaresini ziyâde eylemiştir.

Hadîs-i şerîf azı dişleri ile avlanan yırtıcı hayvan ve pençeleri ile avlanan yırtıcı kuş etlerinin yenilmesi haram olduğuna delildir.

Sebu : yırtıcı hayvan demektir, «en - Nihâye nâm eserde : «Azl dişi olan yırtıcıdan murâd aralan, kaplan, kurd ve emsali gibi avını kahren parçalayıp yiyen hayvanlardır. deniliyor.

Ulemâ bu gibi hayvanların hangileri haram kılındığı hususunda ihtilâf etmişlerdir. İmam-ı Â'sam Ebû Hantfe, Şafiî, Ahmed b. Han-bel ve Dâvud-u Zahirî bu hadisle amel etmişlerdir. Yalnız haram kılınan yartıcılann cinsini ta'yinde ihtilâf halindedirler. Ebu Hani-/e'ye göre etle beslenen ve aaa dis>olan her hayvan yırtıcıdır. Ara­lan, kaplan, pars, kurd, ayı, tilki, çakal, sırtlan, fil, maymun, yaban, faresi, yaban kedisi, gelincik, sansar, samur, sincap ve şâire gibi. Bu hayvanların haram kılınması insana Allah'ın bir ikramıdır. Çünkü, onları yemekle o hayvanların kötü hasletleri insana da geçer. Akar ka­nı olmayan, sinek, arı, akreb ve şâire sinek ve böcek nev'ileri ile yerin içinde yaşayan solucan ve yılanlar; fareler, kirpiler pis oldukları için yenmezler. Bunlardan yalnız çekirge müstesnadır. Nitekim az ileride görülecektir. Diğerlerini yemek haramdır. Şafüler'e güre insana sal­dıran arslan, kaplan, kurd gibi hayvanlar yırtıcıdır; sırtlan ve tilki gi­bileri yırtıcı sayılmazlar. Çünkü bu hayvanlar insana saldırmazlar. Ibni Abdüberr'in nakline göre ashâb-i kira m'dan İbnl Abbas, Alşe ve bir rivayete göre Ibnİ Ömer (R. anküm) Ue Şa'bî ve Saîd b. Cübeyr yırtıcı hayvanların yenilebileceğine kail olmuşlardır. Delilleri:

«[267] De ki: ben bana vaht olunan kuKân'da haram kılınmış bir şey bu­lamıyorum..» âyet-i kerîme'sidir. Onlara göre yenilmesi haram olan. şeyler mezkûr âyette zikredilmiştir. Zikredilmeyenleri yemek helâldir. Fakat bu âyetle istidlale ftfr&s edilmiş; onun Ebu Hüreyre hadisi ile neshedildiği ileri sürülmüştür. «Zâten âyet-i kerîme ondan önceki âyet-te sekiz çift hayvanın bazılarını haram i'tikâd eden küffâra bir red ce­vabı olmak üzere nazil olmuştur. Mânâ şudur : Asü sizin helâl dedik­leriniz haram; haram telâkki ettikleriniz helâldir. Sizin yaptıklarınız* Allah'a iftiradır. Yenilmesi haram olan şeyler : lâşe, akıtılmış kan, domuz eti ve Allah'tan başka bir mabud ismi ile kesilen hayvanlardır... Görülüyor ki, En'a m süresindeki âyetler: leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başka ma'bud adı ile kesilen hayvan etini helâl eden; şerîatia mubah kıldığı bir çok şeyleri haram sayan küffâr hakkındadır; ve on­ların hâlini beyân eder» diyorlar.

İmam Mâlik'e göre: Yırtıcı hayvanları yemek haram değil mek­ruhtur. Köpek hakkında ondan biri haram, diğeri mekruh olmak üzere iki kavil rivayet olunur. Bu kavillerden meşhur olanı haram olmasıdır.

Hanbelîler'in yırtıcı hayvanlar hakin d a ki kavli hemen hemen Ha-nefîler'in kavli gibidir.

Yırtıcı kuşlara gelince : Bu hususta babımızın hadîsinden maada tmam Tirmizî'nin Hr. Câbir (R.A.) ile Irbâd b. Sâriye (R.A.)'âan ı^hrîc ettiği hadîs de vardır. Mezkûr hadîsde bu tahrimin Hayber ga­zasında vuku' bulduğu zikredilmektedir.

Kamus'da.: «mihleb yırtıcı hayvan ve kuşların tırnağı; yâhud (mihleb) avlanan kuşun tırnağı; (zufr) da avlanmayanm tırnağı­dır» deniliyor.

Hansffler, Şâfiîler, Hanbeİîler, Zahirîler ve cumhur-u ulemâ yırtıcı kuşların yenilmesinin haram olduğuna kaildirler. Hanbcîîler'in «Delilü't - talib» adlı fıkıh kitabında şöyle deniliyor: «kuşlardan haram olanlar: kartal, atmaca, şahin gibi avını pençesi ile yakala­yanlardır.» Hanefîler'le Şâfiîler'in kitapları dahî buna benzer îzâhât vermektedir.

imam Malik'e göre : Yırtıcı kuşların dahî yenilmesi haram de­ğil, mekruhtur. Hattâ «nesir» denilen kartal onlara göre yırtıcı de­ğilse de yenilmesi doğru değildir; çünkü pis bir hayvandır.

Şâfiiler'e göre: Öldürülmesi mendub olan yılan, akreb, alaca kar­ga, çaylak, fare ve zararı dokunan her yırtıcı haramdır. Delilleri:

«Beş nev'i fâsık (hayvan) vardır; bunlar hılde ve ha­remde Öldürülürler...» hadîs-i şerîfi'dir. Bu hadîs «hacc bahsi» nde geçmişti. Aklî delilleri ise adı r"eçen hayvanların şer'an ve tab'an pis sayılmalarıdır.

Hanefiler'e göre : Akbaba, karga, keler[268], kaplumbağa ve emsa­lini yemek mekruh; tohum kargası, saksağan, güvercin, kaz, ördek, tavuk, bıldırcın, keklik, sığırcık, çulluk, bülbül ve şâir kuşları yemek helâldir. Deniz hayvanlarından ise yalnız balık helâldir. Sair deniz hay­vanları habâisten me'dudtur. Bunlara kurbağa bile dâhildir.

Malikiler'e göre : Haşerat ite bilumurn deniz hayvanlarını yemek mubahtır; Elverir ki, yiyenin tabiatı kabul etsin ve kendisine bir za­rarı dokunmasın. Deniz hayvanları hakkında Şâfiiler de Mâllkller'le be­raberdir. Şâir 'fiayvanların hükmü ygri geldikçe görülecektir.[269]



1345/1135- «Cabir radıydtlahü anh'den rivayet olunmuştur. Demiş­tir ki: ResûlüHah salîallahü aleyhi ve sellem Hay ter gazasında ehl eşeklerin etlerini yasak etti; at etleri (nl yemek) İçin de İzin verdi.»[270]



Hadîs müttefekun aleyh'dir. Buhârt'nin (Câbîr'den) bir rivayetin­de (fzîn verdi yerine), «ruhsat verdi» denilmiştir.

Bu hadîsin bir çok rivayetleri olup bazılarında: Resulü Hah (S.A.V.)'-in o gün, tencereleri ehlî eşek etleri ile kaynarken görerek derhal bun­ların dökülmesini emrettiği; ve :

— Bu hayvanların etlerinden bîr şey yemeyin; buyur­duğu zikrediliyor. Diğer rivayetlerinde :

— Çünkü bu hayvanlar ricstîr; yâhud «necistir» buyur­duğu görülüyor. Hattâ bir rivâyetde :

— Çünkü bunlar, şeytan İşi rİcs şeylerdir» buyurmuş­tur. Rics dahî necis demektir. Hadîs-i şerifte İki mesele vardır:

1— Bu hadîs, mantuku ile ehli eşeklerin yenilmesi haram olduğu­na delâlet eder. Zîrâ nehyin aslı tahrim içindir. Nitekim Sahâbe-İ kî-râm ile Tabiîn hazerâtı'nın cumhuru ve onlardan sonraki ulemâ ehli eşek etlerinin haram olduğuna kaildirler. Yalnız Ibni Abbas (R. A.)'ın:. «haram değildir» dediği rivayet edilmişse de bu sözünden döndüğü sa­bit olmuştur. Hanefîler'den Kemal b. Bümam (788—861)'m %Fethü’l-Kadir» nâm eserinde beyânına göre: üç şey vardır ki bunların iki defa neshedildiği söylenir. Bunlar: Nikâh-ı müt'a, ehli eşek etlerinin ye­nilmesi ve namazda Beyt-i Makdis'e dönmektir. Hx. Âişe (R. Anka) ile İmam Mâhk'âen ehli eşeklerin yenilmesi hususunda: haram, mek­ruh ve mubah olmak üzere üç Ijavil rivayet edilmiştir .

Bazıları: cehil eşeklerin yenilmesi binek hayvanları azalacağı için yasak edilmiştir» derler; ve iddialarını, Hx. Ibnt Abbas (R.A.)'ın bu bâbtaki bir bözü üe isbât etmek isterlerse de onların bu iddialarını Muhammedb. 8'ırîn'in H. Enes b. Malik (R.A.) 'dan rivayet ettiği şu hadis reddeder :

Enes demiştir ki: ResûliilJah (S.A.V.) Hayberl fethettiği zaman biz oradan çıkan bir fakım eşekler ele geçirdik; ve bunları keserek (etlerinden yemek) pişirdik. Derken Resûlülfah (S.A.V.)'in kâhyası nida ederek :

— Gerçekten Allah ve Resulü sizi bu hayvanların etlerini yemek-den nehyedfyorlar. Çünkü bunlar murdardır, şeytan işidir; dedi. Bu­nun üzerine tencereler döküldü.»

Vakıa Peygamber (S.A.V.) in bazı zevata ehli eşeklerin etlerini yemek için müsaade ettiğine dair rivayetler varsa da bu rivayetler sa-hîh değildir. Binâenaleyh buradaki sahîh hadislere muâraza edemezler.

2— Hadîs-i Şerif, atların yenilebileceğine delâlet ediyor, imam Şafiî ile Hanefller'den İmam Ebu Yusuf ve İmam, Muhammed'in İmam Ahmed b. Hanbel ve Cumhur-u ulemânın mezhebleri budur. Onlar bu manâda daha başka hadîslerle de istidlal ederler. Meselâ tbni EH Şeybe Şeyheyn'nin, şartları üzere, Atâ'd&nşu hadîsi tahrîc etmiştir.

«Atâ, tbni Cüreyc'e:

— Senin selefin onu yerlerdi; demiş, tbni Cüreyc diyor ki: ken­disine:

— Ashâb-ı Resûlütah mı? diye sordum:

— Evet; dedi.

İleride görülecek Esma hadîsinde Peygamber (S.A.V.) zamanın­da at keserek yediklerinden bahsolunacaktır.

îmam-ı A'zam Ebu Hanîfe ile İmam Mâlik'e ve diğer bir takım ulemâ'ya göre at etinin haram olduğu rivayet olunursa da mutemed rivayete göre at eti yemek İmam A'zam'a göre kerâhet-i tenzihiyye ile mekruhtur, imam Mâlik'ten rivayet olunan meşhur kavle göre haramdır. Fakat mübâh olduğu da rivayet edilmiştir. Ebu, Hanîfe ile Mâlik'in delilleri Hâlld b. Veltd hadisidir. Bu hadîsde şöyle deniliyor:

ResûIüllah (S.A.V.) at katır, eşek,'etlerinden ve azı dtşl bulunan her yırtıcı hayvanın etinden nehyettl.» Bir rivâyetde: «Hayber gazasın­da» deniliyor. Fakat mezkûr hadîsi Buhâri, Beyhakî, İmam Ahmed b. Hanbel ve Dâre Kutnî gibi hadîs imamları zaîf bulmuşalrdır. İmam-ı A'zamta bir delili de ayni mânâdaki MIkdâm hadîsidir. Ebû Hanife ile Malik :

[271] Atları, katırları ve eşekleri onlara binmeniz ve zlnet ofmak tçln yarattı» âyet-i kerîmesîle-de'îstidlâl ederler. Bu âyetle bir kaç şekilde istidlal edilmiştir.

1— Âyetteki «Binmeniz: ve zlnet olmak tçfn» cümlesi illet-i mahsu­sadır. Ület-i mahsusa ise hasr-u kasır ifâde eder. Şu halde yerresi mu­bahtır demek hilâf-ı zahir bir mânâ olur.

2— Âyet-i kerîme'de katırlarla eşekleri atların üzerine atfetmek, hükümde müşterek olduklarını gösterir. Bilhassa burada olduğu gibi müfredatın atfında bu hüküm ittifakıdır. Binâenaleyh katır ve eşekle­rin etleri yenmediği gibi atların etleri de yenmez. Bunlara başka başka hükümler verenler delîl göstermeye muhtaçtırlar.

3— Bu âyet imtinan[272] için nazil olmuştur. Şâyed atların etleri yenilse, onunla daha imtinan etmek lâzım gelirdi. Çünkü yemek vü­cudun bakasına mütelİliktir. Hakim olan Atlah Teâlâ imtinan için a'lâyı bırakıp ednâyı almaz. Bahusus bu âyetin üst tarafında, yemekle imti­nan buyurmuştu^'

4— Atların yenilmesi mubah olsa kendisîle imtinan olunan binme ve zînet menfaati kalmaz; çünkü cinsleri tükenirdi. Bu tevcihlere bazı muhalifler tarafında cevap verilmeye çalışılmış ve icmâlen şöyle de­nilmiştir: «İstidlal ettiğiniz sûre-i Nahl âyeti bilittifak Mekke'de nazil olmuştur. Atların yenmesine ise hicretten altı sene sonra izin veril­miştir..»

Fakat İmam-ı A'zam tarafından bu cevabın da cevabı verilmiş ve;. «hadîsler tearuz edince muharrim yani at etini haram kılan hadîs tercih edilir» denilmiştir.

Ebû fîani/e'nin aklî deliline gelince: Katır eti haram olunca onu doğuran atın eti evleviyetle haram olmak îcâbeder. Çünkü yav­runun yenmesi annesine göredir. Bundan dolayıdır ki yaban eşeği­nin eti helâl olduğu halde anası ehlî babası yabanî eşek olan yav­runun eti yenmez. Bir de atın yenmemesi onun kıymetindendir. Zîrâ harp âletidir. Yenilmesi mubah kıkmrsa cihâd âleti azaltılmış olur.[273]



1347/1136- «İbni Ebî Evfa radıyaüahü anhümâ'dan rivayet olunmuş­tur. Demiştir ki: Resûlüllah Sallallahü aleyhi ye seilem t!e birlikte yedi gaza yaptık; (bunlarda hep) çekirge yiyorduk.[274]



Hadîs müttefekun aleyh'tir.

Bu hadîs çekirge yemenin helâl olduğuna delildir. Nevevî (631 — 676) bu bâbta iemâ' olduğunu söyler. îbni Mâce'nin. Hi. Enes (B.A.)'den tahrîc ettiği bir hadîsden anlaşıldığına göre Peygamber (S.A.V.)'in zevceleri tabaklar içinde birbirlerine çekirge hediye eder­lermiş. Yalnız tbnül - A'rabl «Tirmizi şerhi» nde Endülüs çekirge-sünitı yenmediğini zîra tamamîle zarar verdiğini söylemiştir.

ResûlüUah (S.A.V.)'in çekirge yeyip yemediği ihtilaflıdır.Bâbım hadîsi, yemiş olması ihtimalinden öteye geçmiyorsa da Buhârî'nin bir rivayetinde

«Onunla birlikte çek'rge yiyorduk» denilmektedir. Maamâfîh bu ifâde dahî onun yediği hakkında nass değildir. Çünkü «Biz yiyorduk» mânasına gelebilir; ve Resûîülah (S.A.V.) ile beraber bulunmuş olmayı te'kid için söylemiş olabilir. Bazıları: «yeni bir hükmü te'sis başka bir hükmü te'kidden evlâdır» diyerek Resûlüllah (S.A.V.)'in eshâbîle birlik-de yemiş olması ihtimalini daha kabule şayan görüyorlar. Ebu Nuaym-'m tahrîc ettiği bir ziyâdede : «O da bizimle beraber yiyordu» denil­miştir, ki bu ziyâde yediğini tercih edenlere delil olabilir. Vakıa Ebu Davud'un Süleyman'dan tahrîc ettiği bir hâdîsde: ResûlüIJah (S.A.V.)-'e çekirgenin hükmü soruldukda :

«Onw ne yerim; ne de haram kılarım» buyurdukları ri­vayet olunmuşsa da bu hadîsi Münzirî (— 656) mürsel olmakla il-îetlencliraıiştir. îbni Adiyy'in keler hakkında aynı lâfızlarla tahrîc ettiği İbni Ömer hadîsi de öyledir.

Maamâfîh cumhuru ulemâ'ya göre çekirge sebebsiz ölmüş olsa bile yenir. Çünkü yenileceği hakkında:

«Bize iki ölü ve iki kan hefâ! kılındı: balık ile çekirge VO kara ciğerle dalak» hadîsi vârid olmuştur. Mezkûr hadîsi îmcmı Ahmed b. Hanbel ile Dâre Kutnî Ömer (R. A.J'âan merfu' ola­rak tahrîc etmişlerdir. Bu hadîs hakkında Dâre Kutnî: «mevkuf oî-maşı esahdır» demiş, Beyhâkî dahî mevkuf olduğunu tercih etmiş; fakat onun msrfu' hükmünde olduğunu söylemiştir. Mâlİkîler'e göre yenilebilmesi için çekirgenin bîr sebsble ölmesi şarttır.

Çekirgenin deniz avımı yoksa kara avımı olduğu dahî ihtilaflıdır. Deniz avı sayılacağına dâir iki zaîf hadîs vârîd olmuştur. Sahâbe-î kf--râm'ın bazılarından çekirge sebebi ile ihramlı hacılara ceza lâzım ge­leceği rivayet olunduğuna bakılırsa onlara göre kara avı sayılacağı an­laşılır. Esasen çekirge kara hayvanıdır.[275]



1348/1137- «Brses radıyaltahü anh'âtn tavşan kıssası hakkında riva­yet olunmuştur. Demiştir kî: Ebu Talha onu keserek budunu RtsûlüllaîsaUallahü aleyhi ve sellem 'e gönderdi. Peygamber sallahü aleyhi ve seÜem onu kabul efti.[276]



Hadîs mütiefekun aleyh'tir.

Bu kıssada Hz. Enes (B.A.). 'in şöyle dediği rivayet olunuyor: cBİz Merru's Zahranda iken bir tavşan kaldırdık. Kavim onu tutmak için koştu ve yoruldular. Nihayet onu ben futtum ve Ebû Talhaya getir­dim. O da onun bîr budunu yahud uyluğunu ResiHûHah sallaUahü aleyhi ve seUem'e gönderdi. Peygamber saUallahü alehyi ve seUem onu ka­bul buyurdu Sar» Bu hadîs Resûlüllah (S.A.V.) 'in o tavşanın etinden ye­diğine delâlet etmiyorsa da Buhâri'de râvî Hişâm b. Yezîd'in Enes'e:

«— Peygamber (S.A.V.) ondan yedi mi?' dedim:

— Ondan yedî; dedi. Sonra onu kabul ettiğini söyledi» dediği riva­yet olmuştur.

Tavşan etinin yenileceğine icmâ-ı ümmet vardır. Yalnız Hz. Ab­dullah b. Ömer (B. A.) ile İkrime ve tbni Bbî Leyla'ya göre mekruh­tur. Delilleri: Bbu Dâvud ile BeyhdkVidn tahrîc ettikleri İbni Ömer (B.A.) hadîsidir. Bu hadîse göre: Peygamber (S.A.V.) 'e tavşan eti getirilmiş fakat ondan ne yemiş ne de yasak etmiştir.

Hz. İbni Ömer (R.A.) tavşanın hayz gördüğüne kaanîdir. Beyhakî buna benzer bir rivayeti Hz. Ömber'le Ammâr (R.Anhümâ) 'dan tah­rîc etmiştir. O rivayete göre Peygaber (S.A.V.) tavşan etinin yenilme­sini emretmiş; lâkin kendisi yememiştir. Ancak yememesi mskruh ol­duğuna delâlet etmez.

Fâide : Demin «Bayatü'l - Hayvan» nâm eserinde hayız gören hayvanların kadın, sırtlan, yarasa ve tavşan olduğunu; söyler. Köpe­ğin dahî hayız gördüğünü söylerler.[277]



1349/1138- «İbni Abbas radıyallahü anhümâ'dan nvâyet olunmuş­tur. Demiştir kî: Resûlülfah saUattaJıü aleyhi ve sellem hayvanlardan dördünün (yani): karınca, baf arısı, hüdhüd ve surad [278]' ın öldürülme­sini yasak etti.»[279]



Hadîsi Ahrrted ve Ebu Dâvud rivayet etmişlerdir. fbnİ Hİbbân onu sahîhlemiştir.

Beyhakî: «Bu hadîsin ricali sahîh kitaplar ricalidir. Bu bâbda vârid olan en kuvvetli hadîs budur» diyor.

Sur a d: Ahterî'ye göre göcgân dedikleri kuştur; kî karnı ak, arkası yeşil olur. Bu kuş «vak vak» diye öttüğü için bazıları ona «vaki» bazı­ları «vak» demişlerdir. Küçük kuşları avlamakla geçinir; kendisi ile teşe'üm olunurmuş.

Hadîs-i şerîf, mezkûr hayvanların öldürülmesinin haram olduğuna delilidir. Bundan onların yenilmesinin de haram olduğu anlaşılır. Çünkü etleri yenilse öldürülmeleri-yasak edilmezdi. Cumhur-u ulemâ'nin mez­hebi budur. Öldürülemeyecek hayvanların her biri hakkında- hilaf varsa da karınca hakkında ittifak edilmiştir.[280]



1350/1139- «[281] İbni Ebî Ammâr radıyaUdhü anh'öan rlvâyel olun­muştur. Demiştir kî: Câbîre:

— Sırtlan avmıdır? dedim;

— Evet; dedi.»[282]



Bu hadîsi Ahıfiedile Dört'Ier rivayet etmiştir. Bubâri ile İbni Hîb-bân onu sahîhiemişlerdir.

İbni Abdilberr bu hadîsin ma'lûl olduğunu söylemişse de vehmetmiştir. Beyhdkî: «Şüphesiz ki bu hadîs sahihtir» demiştir.

Hadîs-i şerîf sırtlanın yenilmesi helâl bir hayvan olduğuna de­lildir. ŞâfiVnin mezhebi budur. Şu halde sırtlanın hükmü yırtıcı hayvanların hükmünden tahsis edilmiş oluyor. Ebu Dâvud'vm Hz. Câbir (R.A.) 'dan merfu' olarak tahric ettiği bir hadîsde sırtlanın av olduğu ve yenilebileceği tasrih edilmiştir. Hadîs «Sırtlan avchr. Onu ihrâmh (hacı) yakalarsa yaşlı bir koç (kesmesi) îcâbeder; ve sırtlan yenir» Bu hadîsi Hâkim dahî tahrîc etmiş ve: «İsnadı sahihtir» demiştir, imam Şafiî diyor iri: «Hiç bir İnkâr vâki' olmaksızın halk onu yemeye ve Safa ile Merve arasında satmaya devam ede gelmiştir.

Hanefîler'le diğer bazı ulemâ'ya göre sırtlanı yemek haramdır. De­lilleri bilumum yırtıcı hayvanların yenilmesini haram kılan hadîstir. Nitekim babımızın ilk hadîsinde görmüştük. Hanefîler Tirmizî'nin tah-rîc ettiği Huıeyrm hadîsi İle de istidlal ederler. Mezkûr hadîsde Resû-tüllah (S.A.V.) :

«Sırtların bir kimse yer mi hiç?» buyurmuşlardır .Ancak hadîsin isnadında Abdiilkerîm Ebu Ümeyye vardır ki, zât zaîftir.[283]



1351/1140- «İbnî Ömer radıyalîahü anhümâ'dan rivayet olunduğu­na göre kendisine kirpinin hükmü sorulunca (De ki: ben bana vahyolu-nan Kur'ânda haram kılınmış bir şey bulamıyorum) âyetini okumuş. Derken yanında bulunan bir ihtiyar:

— Ben Ebu Hüreyre'den: Peygamber sdllallahü aleyhi ve seîlem'ln yanında kirpinin sözü geçti de:

— O habâisien bir habistir; buyurdu, derken işitîim; de­miş. Bunun üzerine İbni Ömer:

— Eğer bunu Rcsûlültah sdllaîlhü aleyhi ve seUem söyledi İse (hü­küm) onun buyurduğu gibidir; demiştir.»[284]



Bu hadîsi Ahmed ile Ebu Dâvud tahrîc etmişlerdir. İsnadı zâîftir.

Zaifiiğine sebeb hadîs'de zikri geçen ihtiyardır. Hattâbî : «Bu hadîsin îsnâdı bir şey değil» demiştir. Hadîsin bir çok tarîkleri var^ sa da Beyhdkl: «Bu hâdiş ancak zaif yollardan gelmiştir» demiştir.

Hanefîler'le Hanbelîler'e ve diğer bazı ulemâ'ya göre kirpi yemek haramdır. Çünkü onun habâisden olduğu hadîsle sabittir. îbni Ehî Leylâ, helâl olduğuna kaildir. Mes'ele ulemâ arasmda ihtilaflıdır.[285]



1352/1141- «İbni Ömer radıyallahü anhümâ'ûan rivayet olunmuş­tur. Demiştir kî, ResûlülSah sallallahü aleyhi ve seTtem pislik yiyen develer (i yemek) den ve sütlerin (i içmek) den nehyetti.»[286]



Eu hadîsi Nesaî müstesna DÖrt'ler tahrîc etmişlerdir. Tİrmizî onu hasen bulmuştur.

Hadîsin benzerini Hâkim, Dâre Kutnî ve Beyhakî, Abdullah b. Amr b. Âs'dan rivayet etmişlerdir. O hadîsde:

«Kırk gün yemleninceye kadar» ziyâdesi de vardır. Ayni hadîsi Ebv, Dâvud, İmam Ahmed b. Hanbel, Nesaî ve Hâkim, Amr l'bni Şua.yb'ten o da babasından o da dedesinden işitmiş olmak üzere 'gır lâfızlarla rivayet etmişlerdir.

«Ehli eşeklerin etlerinden, pislik yiyen deyeierden ve onlara bîn mekdcn nchyeiti.» Ebu Davud'un rivayetinde:

«Onlara binmskden ve sütlerini İçmekten» ifâdesi vardır.

Cellâle: Deve, sığır, koyun ve tavukların pislik yiyenlerine verilen isimdir.

Hâdîs-i şerif pislik yiyen hayvanın etîle sütünün hattâ binilme­sinin haram olduğunu gösteriyor. îbni Hazm-i Zahirî Arafât'da ceîîâîe hayvan üzerinde vakfe yapan bir kimsenin haccı sahîh olma­dığına cezmen hükmetmiştir. Hadîsin zahiri, pisliği yemekle hay­vanın hemen ceîîâîe olacağına delâlet ediyorsa da îmam Nevevî : hayvanın yemine pislik galebe çalmadıkça cellâle olmayacağını; söy­lemiştir. Şu halde arada sirade pislikten bîr şey almakla cellâle ol­maz. Bazıları koku ve pisliği nazar-ı itibara almışlardır. Nevevî buna cezmen kail olmuştur. Hattâbî diyor ki: «Cellâle hayvanı yemeyi İmam Ahmed, Haneftler ve Şâfü mekruh saymışlardır. Bunlar çel-lâlenin birkaç gün hapsedilmeden yenifemiyeceğine kaildirler.»

Hapis müddeti bir hadîse göre 40 gündür, ibnî Ömer (R.A.) tavu­ğu üç gün hapsedermiş.

İmam Mâlik cellâleyi hapsetmeden yemekde beis görmemiştir. Sevrî ile İmam Ahmed b. HanbeVden bir rivayete göre ise haramdır.

«Mekruhtur» diyenler : «Bu bâbtaki nehî, etin değişmesinden-dir. Bu ise haram olmasını icâbetmez. Zîrâ kesilen hayvanın eti ku-' rursa yenilir» derler. Cellâle hayvanlardan tavuğu kesmezden ev­vel üç gün, koyunun yedi gün, sığırla deveyi on dört gün hapsetmek mendupdur. Mâlik'e göre buna lüzum yoktur.[287]



1353/1142- «Ebû Kata de radıyalîahü cm/ı'dan yaban eşeği kıssa­sında: Peygamber sallaUahü aleyhi ve selîem ondan yedi; dediği riva­yet olunmuştur.»[288]



Hadîs mü t tefekun aleyh'dir.

Hz. Ebu Kata de (R. A J'ın Peygamber (S.A.V.)'e hediye ettiği ya­ban eşeği kıssası «Hacc bahsi» nde geçmişti. Bu hadîsde onun yenil­mesinin helâl olduğuna delâlet vardır. Mesele ittifâkîdir. Maamâfih, yaban eşeği ehlîleştirilirse ehli eşek hükmüne girer.[289]



1354/1143- «Esma binli Ebî Bekir radıyalîahü anhümâ'dan riva­yet olunmuştur : Resul ül I ah saUdllahü aleyhi ve seUem devrinde bîr at kesdik ve yedik; demiştir.»[290]



Hadîs müttefekun aleyh'tir.Hadîsin bir rivayetinde;

«Bİz Medine'de İken» kaydı vardır. Dâre Kutnî'nm rivayetinde;

«Onu bîz ve Peygamber (S.A.V.) 'in chl-İ beyti beraberce yedik.»

denilmiştir. Bu.hadîs at etinin helâl olduğuna delildir. Çünkü zahire göre Peygamber (S.A.V.) 'in bu işi-takrîr buyurduğu anlaşılıyor. Ha­dîsin bir rivayetinde: «Ehli heyt-İ ResûHHâh» denilmesi de bunu gös­teriyor. Keza hadîsin buradaki rivayetinde «nahreyledik» diğer rivaye­tinde tczebhettik» ta'birleri kullanılmıştır. Nahır: deveyi göğüsten boğaz­lamaktır. Zebîh: hayvanın çenesiiiin altındaki damarlarını kesmektir. At için bunların ikisi birden zikredildiğine bakarak bazıları: «hahır'la zebih ayni mânâyadır» demişlerdir. Diğer bazı ulemâ ise bu iki keli­menin mecazen birbirinin yerine kullanıldığına zâhib olmuşlardır. İbnü't Tîn diyor ki: «Esas i'tibârîle deve nahredilir. Şâir hayvanlar ise zebholunurlar».

Deveyi nahır yerine zebih, diğer hayvanları da zebih yerine nah-retmenin hükmü ihtilaflıdır. Cumhur-u ulemâ'ya göre caizdir. Mâll-kîler'den bazısına göre caiz değildir.

«Bİz Medine'de iken» ifâdesi: «at yemek cihâd farz olmazdan önce meşru' idi: cihâd farzoldukdan sonra onu yemek haram olmuştur.» di­yenlerin sözünü reddetmektedir. Çünkü cihâd Medine'ye varır varmaz farzolmuştur.[291]



1355/1144- «Ibni Abbâs radıyattahü anhümâ'âan rivayet olunmuş­tur. Resûlüllah sallaUahü aleyhi ve seîlem'ın sofrasında keler[292] yenîldl; demiştir.[293]



Hadîs müttefekun ateyb'tir.

Bu hadîs keler yemenin helâl olduğuna delildir. Cumhur-u ulemâ'-mn kavli de budur. Kaadi îyaz (476—544) bazı ulemâ ya göre haram, Hanefîler'e göre mekruh olduğunu nakletmiştir. Fakat îmam Nevevî: «Bunun hiç bîr kimseden sahih olarak rivayet edildiğini zannetmi­yorum. Edilse bite nass ve daha önceden mün'akid icmâ'la merdüd-tür.» demiştir.

Haram olduğunu söyleyenler, Ebtı Dâvûd'vaı tahrîc ettiği şu hadisle istidlal ederler:

«Gerçekten Peygamber (S.A.V.) keleri yemekten nehyettî.» Lâkin hadîsin isnadında îsmaü b. Ayyaş vardır. Bu zâtın Şamîılar'dan riva­yet ettiği hadîsler kuvvetlidir. Binâenaleyh Hattâbi'nin onun hadî­si hakkında: «isnadı birşey değildir» demesi ile îbni Hazm'm: «Bu hadîsin isnadında zaîf ve meçhul râvîler vardır.» şeklindeki mütâ­lâası ve keza Beyhakî'nin: «İsmail b. Ayyaş hüccet değildir.» sözü. tam bir isabet sayılmaz. Çünkü İsmail b. Ayyaş bu hadîsi Şamdlar'-dan rivayet etmiştir. Şu kadar var ki: «Nehyin aslı her ne kadar tahrîm için olsa da Müslim'in tahrîc ettiği:

«Onu yeyîn, zira helâldir; lâkin o benim yiyeceğim şeylerden değildir.» hadîsi bu tahrimi kerahete tebdil etmiştir.» deniliyor.

«Keler yemek haramdır» diyenlerin bir delili de Ebû Davud'un Abdurrahman b. Hasene'âen. tahrîc ettiği şu hadîsdir:

«Ashab keler pişirmîşler. Bunun üzerine Resûlüllah (S.A.V.):

— Şu muhakkak ki, Beni israîlden bir ümmet yerde debeleyen 'tayvan şekline tebdil edilmiştir/Ben onun bu hayvan olmasından korkarım; binâenaleyh onu atın; buyurmuştur.» bu hadîsi İmam Ahmed b. Hanbel tahrîc etmiştir. îbni Hibbân ile Tahâvî onu sahîhlemislerdir. Senedi Şeyheyn'in şart­ları üzerinedir. Mezkûr hadîsle istidlale de söyle cevap verilmiştir. «İhtimal Peygamber (S.A.V.)'in bu hayvanın tebdil edilmiş bir ümmet olmasından endişe etmesi, tebdil edilen ümmetin nesil bırakmayacağı kendisine bildirilmezden Önce vâki' olmuştur. Zîra tebdil edilen ümme­tin nesil bırakmayacağı Tahâvî'rtin Hz. İbni Mes'ud (R. A J'dan tah­rîc ettiği şu hadîsle sabittir.

İbnî Mesûd şöyle demiştin Rcsûlüilah (S.A.V.) 'e maymunlarla do­muzların, şeklî tebdil edilen insanlardan olup olmadığı soruldu. Buyur­dular ki:

— Allah hjç bir kavrni helak etmemiştir, yahûd hay­van şekline tebdil etmemiştir ki onlara nesil ve sülâle halketsin.» Hadîsin aslı Müslim'dedir. İbnül - Arabi, bu'hadîse muttali' olamamış; ve «Hayvan kılığına tebdil edilen kavmin nesli olmaz; sözü bir iddiadır. Böyle şeyler akılla bilinmez. Onları bilme­nin yolu nakildir. Bu bâbta i'timâda şayan bir şey yoktur.» demiştir,

«Keler'i yemek haramdır» diyenlere şöyle de cevap verilmiştir. «Kelerin insandan dönme bir hayvan oladuğunu kabul etsek bile bu onun yenilmemesini iktizâ etmez. Çünkü, sureti tebdil edilmekle ondan insan hükmü kaldırılmıştır. Resûlüllah (S.A.V.) 'in yememesi bu hay­van Allah'ın hışmına uğradığı içindir. Nitekim Resûlüllah (S.A.V.) Se-mûd kavminin sularından da içmezlerdi.

Buraya kadar verilen izahattan anlaşılır ki, keleri yemek caiz, fa­kat Peygamber (S.A.V.) onu kerih görmüştür.[294]



1356/1145- «[295] Abdurrahman b. Osman el-Kureşî radıyallahü arih'-dan rivayet olunduğuna göre hekimin bîri Resûlü'lah salldllakü aleyhi ve sellem'e kurbağayı ilâca katmanın hükmünü sormuş; bunun üzerine Peygamber sallallahii aleyhi ve selîem onu öldürmeyi yasak etmiştir.»[296]



Bu hadîsi Ahmed tahrîc etmiştir. Hâkim onu sahîh bulmuş; Ebu Dâvud ile Nesaî dahî tahrîc etmişlerdir.

Onların rivayetlerinde az çok lâfız farkı vardır. Beyhakî: Bu hadîs, kurbağayı öldürmekden nehî hususunda vârid olan" hadîsle­rin en kuvvetlisidir.» demiştir. Yine Beyhakî, Hz. İbni Ömer (İC.A.) dan şu hadîsi tahrîc etmiş ve isnadı için «sahih» demiştir:

«Kurbağaları öldürmeyin; çünkü onların vakvakass tesbîhdir. Yarasayı da Öldürmeyin; zîrâ Beyt-i Makdis. harap edildiği zaman yarasa: YâRâb! beni denize musal­lat kıl da şunları boğayım; demiştir» Beyhâkî, Hz. Enes (R.A.} dan da şu hadîsi rivayet etmiştir:

«Kurbağları öldürmeyin; çünkü onlar ağızlarına su doldurarak ibrahim'in ateşine varmışlardır. Bu suyu ate­şin üzerine serpiyorlardı.»

Gerek babımızın hadîsi, gerekse diğerleri kurbağa öldürmenin ha­ram olduğuna delâlet etmektedirler. Öldürülmesi haram olunca bundaa yenmesinin de haram olduğu anlaşılmıştır. Zîrâ yenilmesi helâl olsa Öldürülmesi yasak edilmezdi. Buna benzer bir istidlal yukarıda da geç­mişti.[297]


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com