Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Bâb: Her Kim Araplardan Bir Köleye Mâlik Olur Ve Hibe Ederse...
257- Abdullah b. Yusuf bize anlatarak dedi ki: Mâlik bize Rebîa b. Abdirrahman'dan, o Muhammed b. Yahya'dan, o İbni Muhayrîz'dan şunu nakletti:
Ebû Saîd el-Hudrî'yi (ra) gördüm ve kendisine (bu hususu) sordum. Şunu anlattı:
Allah Resulü (sav) ile birlikte Mustalik oğullan seferine katılmış ve orada bir çok Arap köleyi esir almıştık. Kadınları arzuladık. Çünkü bekârlığımız iyice artmıştı. Azil yapmak istedik ve bunu Allah Resû-lü'ne (sav) sorduk. Buyurdu ki: Bunu yapmamanızla ilgili bir yükümlülüğünüz yoktur. Fakat (biliniz ki) Yüce Allah'ın varolup çıkmasını yazdığı her nefis mutlaka çıkacaktır.[2]
Şerh
Bir çok Arap köleyi esir almıştık" ifadesinden çıkan sadece başka milletlerin değil Arapların da esir alındığı ve köle olarak satıldığı veya istihdam edildiğidir.
Hüküm
Hadis-i şeriften daha önce azil konusuyla ilgili bir hüküm çıktığını ifade etmiştik. Burada ise Arapların da köle alınabileceği ve onlardan her mânâda istifade edilebileceği hükmü çıkmaktadır.
Ders
Allah Resûlü'nün (sav) hadislerinde kölelikle ilgili bilgilere bakarken bunun Amerika'da köleliğin 19. yüzyıla kadar yaşadığını ve yaşanan köleliğin asr-ı saadetteki kölelikle bir ilişkisi olmadığı bilinmelidir, islam'a göre kölelik, savaş hukukunun bir sonucu olarak doğmuş ve Cahiliye toplumunda yaygın bir kurumdur. Ancak yüce dinimiz, kölelikle mücadeleye büyük önem vermiş, hemen her suçta kefaret olarak köle azat etmeyi tavsiye etmiştir. Dinin bu emirleri sayesinde ilk dönemde köle sayısı giderek azalmışken, saltanat döneminin başlamasıyla birlikte kölelik yeniden canlanmış ve yüzyıllarca kurumsal olarak varlığını sürdürmüştür. Yine de Batı dünyasının kölelik anlayışı ile İslam hukukundaki kölelik arasında büyük farklılıklar söz konusudur. En basitinden, Müslüman bir köle, efendisiyle belli bir bedel karşılığında azatlığını satın alabilir. Bu, Batı tarzı kölelikte görülmeyen bir uygulamadır.
[1] Buhârî, ıtk/2350, ferâiz/6259; Müslim, ıtk/2770; Tirmizî, buyu/1157, velâ/2052; Nesâî, buyû/4578-4579; Ebû Dâvud, ferâiz/2530; İbn Mâce, ferâiz/2737; İbn Hanbel, mus-nedu'l-müksirîn/4332, 5239, 5586; Mâlik, ıtk/1278; Dârimî, buyû/2459.
[2] Bkz. 239 no.lu hadis-i şerif.