Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

Bâb: Cemaatle Namazın Gerekliliği

Bâb: Cemaatle Namazın Gerekliliği



70- Abdullah b. Yusuf bize anlatarak dedi ki: Mâlik Ebu'z-Zinâd'dan, o el-A'rac'dan o Ebû Hüreyre'den (ra) şöyle dediğini nakletti:

Allah Resulü (sav) buyurdular ki: Canımı elinde tutan Allah'a ye­min olsun ki odun toplamalarını emredeyim, böylece odun yığılsın, son­ra da namaz kılmalarını emredeyim, namaz için ezan okunsun, sonra da bir kimseye emredeyim cemaate imam olsun, sonra (geriye çekilip na­maza gelmeyen) adamlara giderek, evlerini kundaklayayım diye niyet­lendim. Canım elinde olan Allah'a andolsun ki onlardan birisi eğer yağ­lı bir kemik ya da güzelinden iki koyun paçası bulacağını bilse yatsı (na­mazına) gelirdi.[7]



Şerh



Canımı elinde tutan Allah'a yemin olsun ki", Allah Resû-lü'nün (sav) sık kullandığı yeminlerden biri olup tam mânâsı şudur: Kulların 'bütün işlerinin tedbir ve takdiri Allah'ın elindedir. Bu ifadeden çıkan hüküm ise, olduğu ve gerçekliği kesin olan şeyler üzerine yemin etmenin caiz oluşudur. Bu ye­minde Allah Teâlâ'nın sânının yüceliğine dikkat çekmek vardır. Bu bakım­dan, Allah lafzı ile edilen 'Vallahi, Tallahi' gibi yeminlerden farklıdır.

Niyetlendim" ifadesi, bir şeyi yapmaya azmetmek, akıldan geçirmek gibi anlamlar barındırır.

Yakayım" ifadesinde kullanılan fiil, yakma eylemini en ağır ve pervasız şekilde gerçekleştirme anlamında kullanılmıştır. Bu, Allah Resûlü'nün (sav) bu durumdaki Müslümanlara duyduğu öfkenin boyutunu gös­termesi bakımından önemlidir.

Yahut iki koyun paçası=mirmâteyn" sözcüğünün anlamı üzerinde ihtilaf edilmiştir. el-Halîl bu sözcüğün 'paça' anlamına geldiğini söylemiştir. Başkaları, örneğin el-Ahfeş ise şöyle demiştir: Mirmât, oyna­dıkları bir oyun şeklidir. Bu oyun, sivriltilmiş oklarla oynanır ve oyuncular ellerindeki okları uzaktaki bir toprak yığınına atarlardı. Oku, toprak yığını üzerine saplayan kazanan sayılırdı.

Allah Resûlü'nün (sav) insanların neftlerine çekecek iki şeyi, biri güzel bir yemek, diğeri eğlenceli bir oyun zikretmiş olması da akla yakın görün­mektedir.

Bu hadis-i şeriften hareket ederek bazı âlimler cemaatle namaza özürsüz olarak katılmayanlara ceza verilebileceğini söylemişlerdir. Bazıları bu ceza­nın mâlî bir ceza olabileceğini söylemiştir ki Mâlikîler arasında bu yönde görüş belirtenler olmuştur.

Ceza olsun veya olmasın, bu hadis-i şerifte kullanılan üslûbun, bilinçli Müslümanlar üzerinde çok güçlü bir caydırıcı tesir uyandırmayı hedeflediği anlaşılmaktadır. Her halükârda Müslüman bir devlette, resmî makamlar özürsüz olarak cemaatle namazı terk eden kimselere tazîr dediğimiz türden maddî veya manevî cezalar uygulayabilirler.



Hüküm



Hanefî mezhebine göre beş vakit namazı cemaatle kılmak sünnet-i müekkede, Cuma namazı ise farzdır.

Cuma namazı dışındaki farz namazları cemaatle kılmak Mâlikîlere ve birbölüm Şafiî'ye göre sünnet-i müekkededir. Hanbelî mezhebine ve Zahirî mezhebine göre vaciptir. Bu durumda kişinin tek başına namaz kılması haram olmaktadır. İbn Rüşd ve Safirlerden bir gruba göre ise şehir ve şehir hükmündeki yerlerde farz-ı kinayedir.

Farz namazları cemaat ile kılmanın farz-ı ayn olduğunu söyleyenler de olmuştur.



Ders



Bu hadis-i şeriften çıkaracağımız ders Müslümanların cemaat ile namaza önem vermeleri, mazeretleri bulunmadıkça evlerinde veya işyerlerinde crurmayıp mescit ve camileri doldurmalarıdır.

Cemaat ile kılınan namazın bireysel namaza göre yirmi beş (ya da yirmi yedi) kat faziletli olması bir yana, cemaatle namaz Müslümanların birlik ve dirliğini arttıran etkenlerin başında gelir. Özellikle büyük şehirlerde, kalabalar arasında yalnızlık çeken insanların cemaat ile namaz kılmaya teveccüh e:rneleri hâlinde bu duygudan kurtularak, aslında büyük bir ailenin mensup-!an olduklarını anlamaları hiç de uzun sürmeyecektir.

Cemaat ile namaz, İslam toplumunun önemli sembollerinden biridir. Namaz gibi sosyal bir ibadetin gerek iş muhitlerinde, gerekse mesken muhit­lerinde cami ve mescitlerde eda edilmesi, insanların hem iş çevrelerinde, hem de meskenlerinde dostluk ve komşuluk ilişkileri kurmalarını ve pekiş­tirmelerini sağlayacaktır.

Günümüz İslam toplumlarında namazın bir tür geleneğe dönüşmesi, ru­hundan uzaklaşmış olması ve Müslümanlar üzerindeki terbiye edici, etkile­yici rolünü yitirmesi, kesinlikle caydırıcı olmamalı, karanlığa sövmek yerine bunun şuurunda olan kimseler mumlar yakmaya başlamalıdır.

Cuma namazlarında dolan mescit ve camilerin sair vakitlerde de dolma-B, buralarda edilen toplu dualar Yüce Allah'ın bu ümmetin tekrar dirilmesi­ne ve o eski ruhunu yeniden kazanmasına vesile olacak hâllerdir.


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com