Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Bâb: Akşam Namazında Kıraat
Bâb: Akşam Namazında Kıraat
85- Abdullah b. Yusuf bize anlatarak dedi ki: Mâlik, İbni Şihâb ez-Zührfden, o Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den, o İbni Abbâs'tan (ra) şöyle dediğini nakletti:
Ümmü'1-Fadl onu Ve'l-mürselâti urfen sûresini okurken dinlemişti. (Sonra) şöyle dedi:
Ey oğul! Vallahi bu sûreyi okumakla bana Allah Resûlü'nden (sav) dinlediğim son şeyi hatırlattın. O bu sûreyi akşam namazında okumuştu.[22]
Şerh
Ümmü'1-Fadl", hadisi rivayet eden İbni Abbâs'ın (ra) annesidir. Tirmizî bunu açıklayarak "annesi Ürnmü'l-Fadl'dan" şeklinde rivayet etmiştir. Onun Hz. Hatîce'den (r.anhâ) sonra Müslümaliğı kabul eden ilk hanım olduğu söylenmişse de, doğrusu Hz. Ömer'in (ra) kızkardeşi ve Saîd b. Zeyd'in hanımı olan Fâtıma (r.anhâ) ikinci Müslüman hanımdır. Bana hatırlattın", yani unutmuş olduğum bir şeyi mama vesile oldun. Akîl, İbni Şihâb'dan yaptığı rivayette, Allah Resûlü'nün (sav) kıldırdığı son namazın akşam namazı olduğunu söylemiştir ki lafzı şöyledir: "Bundan sonra Allah ruhunu alıncaya dek Allah Resulü (sav) bize namaz kıldırmadı."
Daha önce geçen Hz. Âişe (r.anhâ) hadisinde vefat ettiği son hastalığında kıldırdığı namazın öğle namaz olduğu söylenmiştir. Bu ikisini şöyle bağdaştırmak mümkündür ki Hz. Aişe'nin (r.anhâ) zikrettiği mescidde kıldırdığı namazdır. Ümmü'l-Fadl'ın (r.anhâ) zikrettiği ise odasında kıldığı namazdır.
Hüküm
Hanefî mezhebine göre vaktin darlığından dolayı akşam namazında kısa sûreler okumak müstehaptır. Sıhhatinde kuşku olmayan bu hadis-i şerife göre Mürselât sûresini okumak da sünnet olmaktadır.
Ders
Bu hadis-i şeriften çıkaracağımız en mühim ders, sahabenin sahip oldukları Peygamber sevgisidir. Hadiste adı geçen büyük hanım sahabî Ümmü'l-Fadl (r.anhâ) oğlunun hatırlattığı bir olaydan derin bir sevinç duymuş, bir anlamda O'nunla geçen günlerin güzelliğini yâd etmiştir. İnsanlık tarihinde pek az insana nasip olan bu sevgi, Allah Resûlü'nün (sav) sahabe tarafından ne kadar sevildiğini göstermektedir.
İlk Müslümanların inanılmaz başarılarının arkasındaki en büyük etken de bu Allah ve Peygamber sevgisiydi. Onlar, Rablerinin ve peygamberlerinin emirlerinden çıkmaz, onlar uğrunda canlarını bie ortaya koyarlardı. İnsan için en kıymetli şey olan hayatın dahi, uğrunda gözden çıkarıldığı bu sevginin başaramayacağı bir şey olamazdı. Nitekim öyle de olmuş ve ilk Müslümanlar, çok kısa bir sürede eski dünyanın neredeyse yarısını İslam'a açmışlardır.