Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

48. Mestler Üzerine Meshetmek

48. Mestler Üzerine Meshetmek


202- Sa'd İbn Ebî Vakkas Hz. Peygamber'in mestler üze­rine meshettiğini rivayet etmiştir. Abdullah İbn Ömer'e bu konuyu (babası Hz. Ömer'e) sormuş o da "Evet öyledir. Sana Sa'd, Peygamber'den bir şey rivayet ettiğinde artık bunu başkasına sorma" demiştir.


Açıklama


İbnü'l-Münzir, İbnü'l-Mübârek'in "Mestler üzerine mesh konusunda sahabe arasında ihtilaf yoktur" sözünü rivayet etmiştir.

İbn Abdilber şöyle demiştir: Selef (ilk dönem) fakihlerinden İmam Mâlik dı­şında hiç kimsenin bunu inkar ettiğine dair bir şey rivayet edildiğini bilmiyorum. Oysa Mâlik'ten açık rivayetler onun bunu kabul ettiğini göstermektedir. İmam Şafiî el-Ümm'de Mâlikîler'in bu görüşünü reddetmektedir. Mâlikîier'de şu an bilinen ve yerleşik olan iki görüş vardır: Birincisi mestler üzerine meshin mutlak olarak caiz olduğu, İkincisi mukim olan için değil, yolcu İçin caiz olduğudur. Mâlik başkalarına meshin caiz olduğuna dair fetva verdiği halde bunu kendisi uygulamiyordu.

İbnü'l-Münzir şöyle demiştir: Âlimler mestler üzerine meshetmenin mi yoksa ayaklan yıkamanın mı daha faziletli olduğu konusunda ihtilaf etmişlerdir. Ben meshetmenin daha faziletli olduğu görüşünü tercih ediyorum. Çünkü Haricîler ve Râfızîler gibi ehli sünnet dışında bid'at mezhepleri buna saldırmaktadır. Mu­haliflerin eleştirdiği sünnetleri ihya etmek onları terk etmekten daha faziletlidir.

Şeyh Muhyiddin şöyle demiştir: Mezhepteki bir grup âlim, sünnetten yüz çevirme maksadıyla terk etme söz konusu olmaması şartıyla, ayakları yıkamanın daha faziletli olduğunu söylemişlerdir. Bu, namazı kısaltmayı tamamlamaya üstün tutmak meselesindeki görüşlerine benzemektedir.

Hadis hafızlarından bir grup, mestler üzerine meshetmenin mütevatir oldu­ğunu açık olarak ifade etmişlerdir. Bunlardan bazıları bu hadisin ravilerini top­lamış, bunların sayısının sekseni geçtiğini, bu seksen kişi içinde cennetle müjde­lenen on sahabinin (aşere-i mübeşşere'nin) de bulunduğunu belirtmişlerdir.

îbn Ebî Şeybe ve diğer hadis kitaplarında Hasan-ı Basrî'nin şu sözü yer al­maktadır: "Bana yetmiş sahabe, mestler üzerine meshetmeyi anlattı".

Esbağ'm rivayetinde "Hz. Peygamber'den ve büyük sahabelerinden hazarda yani mukimken mestler üzerine mesh yapmaya dair rivayet, bizim için Mâlik'in bu konudaki muhalif görüşüne uymaktan daha sabit ve güçlüdür" denildiği için Buhârî bu rivayeti tercih etmiştir.

Sa'd'ın nakline güvenin güçlü olması sebebiyle Hz. Ömer oğluna: "Onu artık başkasına sorma" demiştir.


Hadisten Çıkan Bazı Sonuçlar


Bu, Hz. Ömer'in, bir kişinin verdiği haberi (haber-i vahid'i) kabul ettiğini göstermektedir.

Bu hadiste, Hz. Ömer'in Sa'd'ı üstün bir şekilde övmesi söz konusudur.

Uzun süre Hz. Peygamber'in sohbetinde bulunmuş bir sahâbîye, dinde başkasının bildiği önemli konular gizli kalmış olabilir. Çünkü İbn Ömer, sohbeti eski ve rivayetleri çok olan bir sahâbî olmasına rağmen mestler üzerine meshi inkar etmiştir.

203- Urve İbnü'l-Muğire babası el-Muğire İbn Şu'be'den o da Resûlullah'tan şunu rivayet etmiştir:

"Resûiullah tuvalet ihtiyacını gidermek için çıktı, Muğîre de su dolu bir kırba ile onu takip etti. Hz. Peygamber ihtiyacını görünce Muğîre bu sudan eline döktü, Hz. Peygamber abdest aldı, mestleri üzerine mesh etti."



Açıklama


Hadiste bahsedilen olay bir yolculuk sırasında yaşanmıştır.

İmam Ahmed İbn Hanbel'in bir rivayetine göre Muğîre bu suyu bir bedevî kadından satın almıştı. Kadın ölü hayvanın derisinden yapılmış bir kırbadan bu suyu boşaltmıştı. Hz. Peygamber Muğîre'ye "Kadına sor, şayet derisini tahaklamışsa su temizleyicidir" demiş, kadın da "Vallahi derisini tabakladım" demiştir.

Hadisten Çıkan Bazı Sonuçlar

Tuvalet ihtiyacını görecek olan kişinin bu sırada insanlardan uzaklaşması, gözlerden kaybolması gerekir.

Hz. Peygamber burada su ile istinca yapmadığı, tuvaletten döndükten sonra abdest aldığı halde Muğîre'ye su ile kendisini takip etmesini söylemiştir. Bu temizliğe devam etmenin müstehap olduğunu gösterir.

Abdest almak için başkasından yardım istemek caizdir.

İstinca yaparken ele bulaşabilecek pislikleri yıkamak gerekir, sudan başka bir şeyle giderilmesi yeterli olmaz.

Kokuyu, toprak vb. şeylerle gidermek gerekir.

Necasetin normal olarak çıktığı yerin dışına taşması durumunda temizlik ancak su İle yapılır.

Ölü hayvanın tabaklanmış olan derisinden yararlanmak caizdir.

Necis olduklar! kesin olarak sabit oluncaya kadar kâfirlerin elbiselerinden yararlanılabilir. Çünkü Hz. Peygamber «ibüahu aleyh; w. «anr Rum cübbesi giymiş, bunun temiz olup olmadığını sormamıştır.

Kurtubî bu hadisi, hayvanın ölümü ile yününün pis olmayacağına delil ge­tirmiştir. Çünkü Hz. Peygamber'in Şam yapımı idi. Şam da o sırada küfür ülkesi olup, oranın halkı ölü hayvanları yerdi.

Bu hadis, mestler üzerine meshin el-Mâide suresinin altıncı âyeti ile neshe-dildiğini söyleyenleri reddetmektedir. Çünkü o âyet Müreysi' gazvesinde indi­rilmiştir. Bu hadiste bahsedilen olay ise Tebük gazvesinde gerçekleşmiştir. Tebük gazvesinin Müreysi'den sonra olduğu konusunda ittifak vardır. Bunun anlamı ile ilgili geniş açıklama Namaz bölümünde Cerîr el-Becelînin hadisinde gelecektir.

Yolculuk sırasında elbiseyi yere salmak ve dar elbise giymek caizdir. Çün­kü bu yolculuğa daha çok yardımcı olur.

Yolculukta bile olsa abdestin sünnetlerine devam etmek gerekir.

Bütün toplumu ilgilendiren bir konu (umumu'l-belvâ) olsun ya da böyle olmasın hükümler ile ilgili olarak kadın bile olsa tek kişinin haberi kabui edilir. Çünkü Hz. Peygamber bir bedevî kadının sözünü kabul etmiş­tir.

Yıkanması farz kılınmış olan bir organın (tümünü değil de) büyük bir kıs­mını yıkamak yeterli değildir. Çünkü Hz. Peygamber cübbenin altından kollarını çıkarmış, kalan kısımda mesh yapmakla yetinmemiştir.

Başın tamamını meshetmenin gerekli olduğunu kabul edenler bu hadisi şu açıdan delil getirebilirler: Hz. Peygamber sarık üzerine yaptığı meshi tamamlamış, kollarından kalan kısma meshetmekle yetinmemiştir.

204- Cafer İbn Amr İbn Ümeyye ed-Damrî babasının Hz. Peygamber'i mestleri üzerine meshederken gördüğünü rivayet etmiştir.[64]

205- Cafer İbn Amr babasından şunu rivayet etmiştir:

Hz. Peygamber'in sarığına ve mestleri üzerine mesh yaptı­ğını gördüm.



Açıklama


Sarık Üzerine Mesh

Selef (ilk dönem âlimleri) sarık üzerine meshetmenin anlamı konusunda farklı görüşler belirtmişlerdir.

Bîr görüşe göre Hz. Peygamber başının Ön kısmına meshettikten sonra sarığına da meshederek bunu tamamlamıştır. Daha önce İmam Müslim rivayetinde bunu gösteren hususlar geçmişti. Alimlerin çoğunluğu yalnızca sarık üzerine meshetmekle yetinilemeyeceği görüşünü benimsemiştir.

Hattâbî şöyle demiştir: "Allah başı meshetmeyi farz kılmıştır. Sarığa meshetme ile ilgili hadis İse farklı anlaşılmaya müsaittir. Buna göre kesin olarak bilinen bir şey, farklı anlaşılmaya müsaid bir durum sebebi ile terk edilemez. Sa­rığın meshini, mestler üzerine meshetmekle kıyaslamak yanlış bir kıyastır. Çünkü sarığın aksine mestin çıkarılmasında zorluk vardır."

Hattâbî'nin görüşü şu şekilde eleştirilmiştir:

a.Yalnızca sarığa meshetmeyi caiz görenler tıpkı mestlerde olduğu gibi bu­nun çıkarılmasında bir zorluğun bulunmasını şart koşmuşlardır. Bunun yolu da Arapların sarıklarında olduğu gibi dolamaktır.

b. Baş, teyemmümde meshedilme farziyeti düşen bir organdır. Dolayısıyla ayaklarda olduğu gibi başın üzerine konan şeye meshetmek de caizdir.

c. Âyet bunu reddetmemektedir. Özellikle de müşterek sözcüğü hem hakikat hem mecaz anlamı ile kabul edenler açısından hiç reddetmemektedir. Çünkü "falancanın başını öptüm" diyen kişinin sözü, öperken arada bir engel olsa bile doğru kabul edilir. Evzâî, bir rivayete göre Sevrî, Ahmed İbn Hanbel, İshak, Ebû Sevr, Taberî, İbn Huzeyme, İbn Münzir ve diğer bazıları bu görüşü kabul etmiş­tir. İbnü'l-Münzir şöyîe demiştir: Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in bunu yaptığı sa­bittir. Hz. Peygamber'in şu sözü de sahihtir: "insanlar Ebû Bekir ve Ömer'e itaat ederlerse doğru yolu bulurlar".


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com