Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Bâb: Kocası Ölen Kadın Dört Ay On Gün Yas Tutar
Bâb: Kocası Ölen Kadın Dört Ay On Gün Yas Tutar
373- Abdullah b. Yusuf bize anlatarak dedi ki: Mâlik bize Abdullah b. Ebî Bekr'den, o Humeyd b. Nâfi'den, o Zeyneb bn. Ebî Seleme'den (r.anhâ) şu üç hadisi nakletti; Zeynep (r.anhâ) der ki: Babası Ebû Süfyân b. Harb vefat ettiği zaman Müminlerin Annesi Ümmü Habîbe'nin (r.anhâ) yanına gittim. Sarı misk veya başka bir şey getirtti ve bir cariye ondan sürdü. Sonra onunla yanaklarını sildi. Ardından şöyle dedi: Eğer Allah Resûlü'nün (sav) şöyle buyurduğunu işitmemiş olsaydım misk sürünmeye ihtiyacım olmazdı:
Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kadına, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutmasından başka, hiçbir ölü için üç günden fazla yas tutması helal olmaz.[14]
Şerh
Helal olmaz" ifadesi, Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir hanımın, kocasından başkası için 3 günden fazla yas tutmasının haramhğına delâlet etmektedir. Koca için belirtilen 4 ay 10 gün yas tutmanın farz oluşuna dair hüküm ise icmâ gibi bir delile dayanmaktadır.
Hanefîler hadiste geçen 'kadın', 'Allah'a ve ahiret gününe iman eden' gibi kayıtları esas alarak genç kıza, veya zimmî kadına yas tutmanın farz olmadı hükmüne varmışlardır. Koca için tutulan yas süresi olan olan 4 ay 10 günün nesebin muhafazasıyla da ilişkisi vardır ki bu aynı zamanda kocasını yitiren kadının iddet süresidir. Bu hususta, Müslüman gayri Müslim kadın ayrımı yapılmaz. Yasla^ ilgili bu süreler, vefat eden için geçerli olup kaybolan için geçerli değildir. Ric'î talak ile boşanan kadının yas tutmasının farziyeti üzerinde ittifak edilmişken bâin talak ile boşanan hakkında ihtilaf edilmiştir. Ulemânın çoğunluğu yas tutması gerekmediğini söylerken Hanefîler bunu ölümle kıyas ederek yas tutması gerektiğin söylemişlerdir.
Dört ay on gün"lük sürenin hikmetiyle ilgili olarak çocuğun 120 günde gelişmesini tamamlayarak canlanması zikredilmiştir. Hâmile olduğu bilinen kadının süresi, daha önce de beyan edildiği gibi çocuğunu doğurmasıyla sona erer.
Hüküm
Hadisten çıkan hükümle ilgili olarak 160 no.lu hadisebakınız.