Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

(66) Însan Komşusuna Eziyet Etmemeli

(66) Însan Komşusuna Eziyet Etmemeli



119— Rivayet edildiğine göre, Ebû Hüreyre (Radryallahu anh) Jnin şöyle dediği işitilmiştir:

— Peygamber (Salîalîahü Aleyhi ve

«— Falanca kadın geceyi ibadetle, geçirir, gündüzleri oruç tutar, ça­lışır ve sadaka verir, bir de dili ile komşularına eziyet verir.» dendi. Resûlüllah(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ;

— O kadında hayır yoktur. O cehennemliktir.» dedi.Ashftb:

«— Falanca kadın ise, farz namazları kılar, yağı alınmış peynirleri sadaka verir ve hiç kimseye eziyet etmez,» dediler.

Resûlüllah (SaMlahü Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: «— Bu kadın Cennet ehlindendir.»[237]



Bir kimsenin arkasında hoşlanmayacağı şeyleri söylemek, onun gıybe­tini yapmak haram bir is olduğu halde, burada bir kadının gıyabında ko­nuşulması nasıl izah edilir? Bir kısım âlimler şöyle demiştir:

«Bîr kimsenin namazına ve orucuna bakarak insanlar aldan mas» nlar ve onan fenalığından korunsunlar diye, o kimsenin fenal klannı söylemek haram olmaz. Bir kimsenin lehinde veya aleyhinde olan durumunu Pey­gamber beyan buyurmak maksadı İle ve verilecek hükmü bilip ona göre hareket etmek niyeti ile gıyapta söylenenler g'ybet sayılmaz,» denmiştir.

Btr adamda bir fenalık görüldüoö zaman, eğer fayda umuluyorsa, önce göze! bîr ifade ile kendisi ikaz edilir, yahut babası gîbi ona tasir edecek yakınına veya âmirine sözle, yazı île haber verilir. Eğer alıkomak imkânsız ve yapılacak ikâz faydasız görülürse, durumunu bildirmemek iyi olur. Çün­kü baba Üe oğul arasında, memurla ânir arasında bir düşmanca sebe­biyet teşkil eder.

Farz olan ibâdetler dışında, nafile olarak kılınacak namazlarla tutu­lacak oruçlarda muhakkak ki fazilet ve sevâb vardır. Fakat insanı, bunları yapmaya mecbur kılan bir hüküm olmadığı gibî, bunlar yapılmayınca da bir sorumluluk yoktur. Fakat komşuya ve insanlara eziyet etmemek, dini­mizin bir emridir ve başkalarına zulmetmek, onlara zarar vermek haram­dır. Harcımı, îrtîkâp eden, günahkâr olacağından cehenneme gider ve na­file İbadetleri onu kurtaramaz. Halbuki farzları yerine getirdikten sonra, haramlardan sakınan, her ne kadar nafile ibâdet etmese bile cennete girer.

Zamanımızda bulunan misalleri çoktur. Mal kazanırken helâl-haram bakmaksızın mal toplanmakta, sonra da bu para ile cami, mektep ve Kur'ân kursları gibi hayır yerlerine harcanabildiği ve bununla bir hayır elde edildiği kanaatları yo'c değildir. Haksız mal iktisabı, gayri meşru yol­lardan mal toplanması haram olan bîr iştir. Haramın cezası cehennemdir. Diğer taraftan helâldan hayır İşlemek yine bir nafile İbadettir, fazilet ve sevabı büyüktür. Fakat yapılmadığı zaman, bir farzı terk olmadığı İçin aza­bı gerektirmez. O halde, helâldan kazanmak ve ondan sonra hayır hasenâîa harcamak lâzımdır ki, âhiret için bir hazırlık elde edilmiş olsun. Ha­ram para ile hayır yerlerine yapılacak yatırım, bir sevâb temin eîmez. Ha­ram malı, hak sahiplerine vermek ve onlarla helâllaşmak sureti ile asıl borçtan kurtulmak icâb eder. Bir de hac esnasında Hacer-i Esved'i öpmek sünnettir, onu öpmek için İnsanlara eziyet vermemek gerekir.[238]



120— Umare'ye halası anlattığına göre, halası müminlerin annesi Âişe (Radiyallahü anha) 'ya sorup, şöyle dedi:

«— Biz hanımlardan birimizin kocası, hanımına yaklaşmak istiyor, fakat hanımı ya öfkesinden veya neş'eli olmamasından ona mani oluyor, nefsini teslim etmiyor. Bize bunda bir günah var mı?»

Hazreti Âişe:

«—- Evet, dedi. Kocanın senin üzerinde haklarından biri şudur ki, bir hayvan semeri üzerinde olsan bile, ona engel olmamalısın.»

Yine şöyle anlatmıştır:

«— Hazreti Âişe'ye sordum. Birimiz aded görüyor. Kendisi ile koca­sının yalnız bir yatağı var, yahut örtünecek bir örtüsü var. Bu hanım nasıl yapar?»

Hazreti Âişe dedi ki:

«— O hanım üzerine izarını bağlasın (belden aşağı giyilen elbisesi­ni takınsın). Sonra kocası ile yatsın, uyusun. îzar üstünde kocanın hakkı vardır. Bununla beraber Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Selîem)'in ne yap­tığını sana ben anlatacağım:

«— Hazreti Peygamberin bana geliş gecesinin birinde idi. Arpadan bir miktar un Öğütülüştüm de, ona bir çörek yaptım. Peygamber eve gi­rip kapıyı kapadı ve mescide girdi. —Peygamber uyuyacağı zaman, ka­pıyı kilitler, su kabının ağzını bağlar, bardakları tersine çevirir ve lâm­bayı söndürürdü.— Dönmesini bekledim ki, kendisine hazırladığım çö­reği yedireyim. Fakat dönmedi. Ne zamanki, uyku beni bastırdı ve soğuk da onu üşüttü, bana geldi ve beni uyandırdı. Sonra bana:

— Beni ısıt, 6eni ısıt.» dedi.

Ben de ona dedim ki:

«— Ben aded görüyorum.»

Bunun üzerine:

«— O halde oyluklarından aç.» dedi.

Ben de oyluklarımdan ona bir kısım açtım. Başını ve yanağını oy­luğuma koydu, ısımncaya kadar. Bir de, komşumuzun evde beslenen (alış­kın) koyunu baş verip içeri girdi. Sonra çöreğe doğru yöneldi de onu aldı. Sonra çörekle geri döndü. Hazreti Âişe dedi ki:

— Ben, ondan harekete başladım. Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve SeUem) uyandı. Ben de kapıya kadar koyuna koştum. Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu» :

— Çöreğinden yetiştiğin kısmı al ve komşuna, koyunundan sebep eziyet etme, (komşuna hoşlanmıyacağı bir şey söyleme).»[239]



Bu hadîs-i şeriften elde edilen hükümler:

1— İster öfke ve kızgınlık sebebi ile olsun, İsler sebepsiz olsun, zev­cenin kocasına mani olmaya hakkı yoktur. Kocanın karısı üzerinde olan haklarından biri de budur.

2— Aded görme halinde olan zevceye, zevci göbekle diz kapaklan arasındaki jkısım dışında yaklaşabilir. Bir kısım âlimlere göre bu hudut avrer mahalleri dışına kadar genişletilmektedir. Hadîs-i rerîf bu ikinci ma­nâya delâlet etmektedir.

3— Koyun gibi eti yenen hayvanların artığını yemekte bir beis yok? tur Artıkları hetâfdir.

Komşudan bir zarar çekilse dahi, onu incitmemek ve ona eziyet etmemek lâzımdır.[240]



121— Ebû Hüreyre (Radiyallahü anh)''den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

«— Kimin kötülüklerinden komşusu emin olmaz ise, o Cennete gir­mez.»[241]



Daha öncaki hadîs-i şeriflerde kötü komşunun Cehennemlik olduğu buyurulmuştu. Cehennemlik olan da Cennete girmez. Ancak burada Cen­nete giremeyiş ebediyet ifade etmez. Yanİ hiç bir zaman Cennete gire­mez, demek değildir. Ebediyyen Cennetten mahrumiyet imansız göçenlere mahsustur. Haram olduğu kesinlikle bilinen bir şeyi helâl kabul etmek, din­den çıkmayı gerektirir. Bu inançla ölen de ebedî cehennemlik olur.[242]


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com