Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

(152) Ayıplayıcı

(152) Ayıplayıcı



327— (78-s.) Hazreti Alî'nin şöyle dediği işitilmiştir:

— Esrar tutamayıp da acele haber yayanlar olmayınız. Zira arka­nızda (gelecek zaman), sıkıntıya düşürücü şiddetli bir belâ vardır. Bir de uzunboylu devam edip çökekalan fitneler vardır.[647]



Hazreti Ali'den rivayet edilen bu haberde, daha önceki hadîs-i şe-rîflerin ruhuna uygun anlam vardır. Şöyle ki :

Duyulan ve konuşulan sözleri hemen yaymak ve bunları insanlara nak­letmek, ancak hayırlı ve faydalı işlerde tecviz edilir. Gizli kalması gereken esrar mahiyetindekileri veya insanları ayıplayıcı ve fitneye sebep verici nitelikte olanları yaymak, cemiyet içinde daha önce açıklandığı gibi, bü­yük zararlar doğuracağından günahtır. Bu zararları, Hz. Ali Efendimiz, sıkıntı ve belâ olarak vasıflamışlar ve düştükleri yerde de çöreklenip uzun müddet kalacaklarını beyan etmişlerdir. Bu büyük belâdan kurtulmak için, şunun bunun esrarını ve ayıplarını yaymamayı tavsiye buyurmuşlardır.[648]



328— (79-s.) Rivayet edildiğine göre İbni Abbas şöyle dedi:

— Arkadaşının ayıplarını düşünüp anlatmak istediğin zaman, sen kendi ayıplarını hatırla.[649]



Bu kısa İfadeden anlaşılıyor ki, insan kendi kusur ve ayıplqrım düşünüp hatırladıktan sonra, onları başkasına anlatmak istemez. Kimsenin ayıplarını bilmesini istemez ve buna gönlü razı olmaz. Bu duruma gelen kimse de, kendisi için uygun bulmadığı-bir hareketi kardeşine de reva görmez. Böyle­ce başkasının kusur ve ayıplarını aktarmaktan kendini sakındırmış olur.[650]



329— (80-s.) İbni Abbas, Allah (Azzeve Celle)'mn: «— Birbirinizi ayıplamayın, (Üücurat: 11)» kelâmı hakkında:

— Bir kısmınız bir kısmınıza dil uzatmasın, demiştir. (Âyeti böyle tefsir etmiştir).[651]



330— Ebu Cübeyre ibni'd-Dahhak anlatıp şöyle demiştir:

— (Hucurat Sûresinin 11. Âyeti olan) Birbirinize lâkab takmayınız, âyeti.bizim hakkımızda —Seleme oğulları hakkında— nazil oldu. Re-sûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize geldi. Bizde her adamın iki ismi vardı. Peygamber (SalkıUahii Aleyhi ve Sellem) , «Yâ falan!» diye hitap et-miye başladı- (Ashab) şöyle diyorlardı:

— Ey Allah'ın Resulü! Bu adam, bu isimden kızıyor.[652]



Hicretten önce ve cahılİyet devrinde insanlar arasında lâkablaşma bir âdet halindeydi, öyle ki, bir insanın iki ve üç lâkabı bulunurdu.(Ateyhissalâtü vesselam) 'm Medine'ye hicretleri zamanında Ben! Seleme = Seleme oğul­lan kabilesine uğramışlar ve aralarında bulunan ashabdan bir kısmını, duy­dukları lâkablariyle çağtrmaya başlamışlar. Daha önce isimlerin bu şahıs­lar üzerindeki tesirini ashab bildikleri için :

«— Ya Resûlallah, bu adam, bu isimden hoşlanmaz. Diğer ismi ile çağirsanız. .» diye durumu aydınlatmaları özerine Hücurat SOresİ'nin 11. âyeti nazil; bu âyet-İ kerîme ile birbirine lâkab takmak yasaklanmış oldu. Bu ya­sak mutlak olarak her çeşit İsim takılmasını yasaklamaz. Ancak müslüman kardeşin hoşlanmayacağı bîr İsım olursa bu haram veya mekruh olur. Kötü bir mana taşımayan ve lâkab sahibinin de hoşuna giden isimlen kullan­makta bir mahzur yoktur.

Bir de zaruret hasıl olunca, bir kimseyi başka bir isimle tanıtmak müm­kün olmayınca onu lâkabİyle söylemek de caiz olur. Bu hallerin dışında müslümanlar birbirlerine hoşa gitmeyecek isimler uyduramazlar. Âyet-i kerîme ile bu yasaklanmıştır.[653]



331— (81-s.) îkrime'nin şöyle dediği işitilmiştir:

— Bilmiyorum, îbni Abbas mı, yoksa İbni Ömer mi? Bunlardan biri (diğer) arkadaşına yemek hazırlamıştı. Biz de orada iken, hizmetçi kadın (köle) yanlarında iş görüyordu. O sırada ikisinden biri hizmetçiye:

— Ya zaniye! diye hitab etti. Diğer arkadaş:

— Sus, (bu kadın) dünyada sana iftira cezası vermezse, âhirette ce­za verir, dedi. Beriki:

— Durum dediğim gibi ise ne olur, bana bildirir misiniz? dedi. Ar­kadaşı şöyle cevab verdi:

— Muhakkak ki Allah, çirkin söz kaçıranı, kasden çirkin söz söyle­meye yelteneni sevmez.

«Muhakkak ki Allah, çirkin söz kaçıranı, kasden çirkin söz söylemiye yelteneni sevmez,» sözünü —kendinin diğer rivayetlerinden anlaşıldığına göre — söyliyen İbni Abbas idi.[654]



Bİr kimse, mükellef çağında olan İffet sahibi kimseye zina suçunu isnat ederse, yanı ona :

— Ey zam veya Ey zanîye! diye hitab ederse, suç İşlemiş olur. Bu kötü fiil ile itham edilen şahıs dava eder de iftiraya uğradığını isbat ederse, mütecaviz seksen kırbaç ile cezalandırılır. Dünyadaki cezası budur. Dün­yada bu ceza ikame edilmezse, itham edilen de hakkını helâl etmezse, müfteri âhirette cezasını çeker.

Söylenen söz iftira olmayıp da gerçek olsa bile, bu gibi ayıplayıcı ve çirkin sözleri yine kullanmamak gerekir. Nitekim ibni Abbas hazret­leri de buna işaret buyurmuşlardır.[655]



332— Abdullah, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) 'den şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir :

«— Mümin dil uzatıcı değildir, lanet okuyucu değildir, kötü iş yapan değildir, kötü söz söyleyen değildir.»[656]


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com