Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
(165) Söze Ve Soruya Büyük Olan Başlar
(165) Söze Ve Soruya Büyük Olan Başlar
359— Rivayete göre, Abdullah ibni Sehl ve Muhayyisa ibni Mes'ud Hayber'e geldiler. Sonra (işlerini görmek için) hurma bahçesinde birbirlerinden ayrıldılar. Sonra (kimlikleri bilinmeyen kişiler tarafından) Abdullah ibni Sehl öldürüldü. Haberin duyulması üzerine İbni Mes'ud'un iki oğlu Huveyyisa ve Muhayyisa ile (maktulün kardeşi) Abdurrahman ibni Sehl, Peygamber (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) 'e gelip (maktul) arkadaşlarının igi hakkında konuştular. Cemaatın en küçüğü olan Abdurrahman söze başladı» Bunun üzerine Peygamber (Saîîallahü Aleyhi ve Seilem) şöyle buyurdu;
«— (Senden) daha büyük olanlara, konuşmak için öncelik ver.»
Yahya, bu sözün tefsirinde :
— Yaşça en büyük olan söze devam etsin, şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Nihayet arkadaşlarının (Öldürülme) işi hakkında konuştular. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem) (maktulün kardeşine hitaben) şöyle buyurdu:
«— Maktulünüzün, yahud arkadaşınızın (Yahudiler tarafından öldürüldüğü iddianıza binaen) davasına elli kişinin yemini ile hak iddia eder misiniz?
Onlar dediler ki, bu görmediğimiz bir iştir, (buna elli kişi ile nasıl yemin edebiliriz.) Hazreti Peygamber (Saîîallahü Aleyhi ve Seilem)
— O halde Yahudilerden elli kişi yemin ederek sizin ithamınızdan kurtulsunlar?» buyurdu. Onlar dediler ki:
— Ya Resûlallah! (Yahudiler) kâfirler topluluğudur, (biz bunların yeminlerine güvenenleyiz). Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendi tarafından onlara ölümün diyetini verdi.
Sehl demiştir ki, bu (diyet olarak verilen yüz adet) develerden bir dişi deve yetişip ağıllarına girdi ve ayağı ile beni tepti.[704]
Bu hadîs-i şerif iki bölümü teşkil eder ki, biri terbiye ve adabla ilgilidir; diğeri ise İslâm hukukunda cinayetlerle ilgili olan hukukî bir meseledir.
1— Edeble İlgili kısmını teşkil eden husus, büyüklere söz hakkımn verilmesidir. Bir toplumda, bir mesele müştereken görüşüleceği zaman, orada bulunanların en yaşlısı söze başlamalıdır. Ona bu hakkı vermek İslâm terbiyesi İcabıdır. Ancak kendisi konuşma hakkından feragat ederse, onun yerine daha küçüğü konuşmalıdır. Büyüklere söze başlama hakkının verilmesi, onlara hürmet ifadesidir. Küçükler bu saygıyı, daima büyüklere gac-termelidirler.
2— Bir beldede, kimler tarafından öldürüldüğü bilinmeyen ve ölenin üzerinde öldürme izleri bulunan kimsenin katilini bulmak için, o yer sakinlerinden elli kişiye yemin verdirilir ki, bundan ötürü edilen yemine «Ka-same» denir.
Ölünün velisi, beldede mevcut kişilerden elli kişiyi seçerek onlara yemin verdirilir ve onlar yeminlerinde şöyle derler:
«— Vallahi, onu ben öldürmedim ve kim öldürdüğünü de bilmiyorum.»
Bu arada suçu ikrar eden olursa, cezasını çeker. Hepsi öldürmediklerine dair yemin ederlerse, hakim bütün belde sakinlerine ölünün diyetini ödetir. Eğer belde sakinleri elli kişiden az iseler, mevcut olanlara elli sayısı doluncaya kadar tekrar tekrar yemin verdirilir. Ondan sonra diyet ödettirilir. Meskûn olmayan sahra gibi boş arazilerde bulunan ölüler için «Kasame» yapılmaz. Faili bilinmeyen böyle cinayetlerin kurbanları heder olur. Büyük caddelerde ve kalabalık sokaklarda ölü bulunanlar için kasame yapılmayıp, bu gibilerin diyeti hazine tarafından ödenir.[705]
İşte Hayber deki bir hurmalıkta öldürülen Abdullah ibnİ M e s -u d[706] için, yukarda izah edilen «Kasame» ikame edilemediği için ölünün diyeti, Peygamber Efendimiz tarafından (yani hazine tarafından) yüz deve olarak ödenmiştir.[707]