Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

ALLAH\\\'A TEVEKKÜL ETMENİN ÖNEMİ

İşlerine Allah’ın yazması dışında tesadüflerin de karıştığını düşünenlerin Ehl-i Sünnet itikatında yerleri yoktur. Mümin ise herşeyin Allah’tan geldiğini ve hiçbir şeyin tesadüf olmadığını bildiği için başına gelen her şeye tevekkül eder. Çünkü, Allah’tan korkan birisinin başına gelen herşeyde bir hayır vardır.

Büyük İslam alimleri tevekkülün yerinin kalp olduğunu söylemişlerdir. Kul, rızkın kesin olarak Allah’tan geldiğine inandıktan sonra dünya hayatı için bedenen mücadele etmesi kalben beslediği tevekkül inancı ile çelişmez. Her şeyi yaratan, dilediğine dilediğini veren, dilediği şeyi dilediği kimseden alan Allah (c.c.)’tır. O’nun dışında bir irade yoktur.

Resulullah Efendimiz (sav)şöyle buyuruyor: "Ümmetimden bir kısmını bana gösterdiler. Dağları sahraları doldurmuşlardı. Böyle çok olduklarına şaştım ve sevindim. ‘Bunlardan ancak yetmişbin tanesi hesapsız cennete girer’ dediler. ‘Bunlar hangileridir?’ diye sordum. ‘İşlerine sihir, büyü ve fal karıştırmayıp, Allah’tan başkasına tevekkül ve itimad etmeyenlerdir’ buyuruldu."

"Kim Allah’a tevekkül ederse kalbindeki dağınıklığı önlemeye Allah yeter." (İbn-i Mace)

"Allah’a tam tevekkül etseydiniz, kuşların rızkını verdiği gibi size de gönderirdi. Kuşlar sabahleyin mideleri boş ve aç gider, akşam mideleri doymuş olarak dönerler?"

"Yaşlandığınız zaman rızkınızdan ümitsiz olmayın. Çünkü şüphesiz insanı kırmızı ve üzerinde hiçbir elbise olmadan annesi doğurur, sonra onu Allah rızıklandırır." (İbn-i Mace)

"Eğer siz layıkıyla tevekkül etmiş olsaydınız, Allah sizi kuşları rızıklandırdığı gibi rızıklandırırdı. Onlar sabahleyin yuvalarından aç çıkarlar, akşam döndüklerinde karınları toktur." (Tirmizi)

Fakirlikten korkmak ve uğursuzluğa inanmak şeytanın oyunlarındandır. Hayatımızda zor duruma düştüğümüz anlarda hiç beklenmedik yerlerden gelen yardımlarla sıkıntılardan kurtulduğumuza şahit olmuşuzdur. Fakat burada asıl yardım edenin aracılar olmadığını, tek yardımcımızın Cenab-ı Allah olduğunu bilmemiz gerekir.

Peygamber Efendimiz (sav), Allah (c.c.)’a duyduğu güven ve O’na olan sonsuz tevekkülü sayesinde büyük cesaret örnekleri göstermiştir. Sağlığında bütün savaşlara en ön saflarda katılmış ve asla zayıflık ve korkaklık göstermemiştir.

Mekkelilerin baskılarının dayanılmaz boyutlara geldiği sırada amcası Ebu Talip şöyle demiştir: "‘Bütün bu anlattıkların hakkında konuşmasan olmaz mı? Kendi kendine inan, fakat başkalarıyla uğraşma. Konuşursan, ileri gelen insanları kızdırır, kendini ve hepimizi tehlikeye atarsın, o kadar.’ Resulullah ise şöyle cevap vermiştir: ‘Güneşi sağ elime, ayı ise sol elime koysalar, yine yolumdan dönmem.’”

Peygamberimizin hayatında bu konu ile ilgili sayısız örnek vardır: "Canımın elinde olanın hakkı için, müminler arasında, onlarla uzlaşmadığımda benim arkamda kalmakla yetinmeyen insanlar yok mu? Allah yolunda sefere çıkıldığında geri durmam. Canımın elinde olanın hakkı için, öldürülüp hayata tekrar geri gelmeyi, sonra tekrar öldürülmeyi arzularım."(Müslim)

"Allah yolunda bir gün sınırda durmak bu dünya ve içerisindekilerden daha hayırlıdır." (Buhari)

Huneyn savaşında, düşmanın ok yağmuru sırasındaki kargaşa ortamında İslam dinine yeni girenlerin savaş alanından kaçtıkları rivayetlerde belirtilmektedir. Resulullah Efendimiz (sav) bu yeni müminleri tekrar cepheye gelmelerini emrettiği yine bu rivayetler arasındadır. Çağrıya uyan müminler tekrar saldırıya geçerek savaşın galibi olmuşlardır. Olaya şahit olan Bera b. Azib şöyle anlatmaktadır: "Evet kaçtığımız doğru. Ancak Resulullah’ın sebat ederek yerini terketmediğine şahitlik ederim. Allah için savaşın en kızgın anında O’nun yanına sığındık. Aramızdaki en cesur kimseler onunla birlikte direnenlerdir.


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com