Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Korkunun Hakikati
Korkunun Hakikati
Bil ki havf, kalb hâllerinden bir hâldir. Kalbde meydana gelen uzaklık ateşidir. Bunun da bir sebebi ve neticesi vardır. Sebebi ilim ve marifettir. Âhiret işlerinin tehlikesini ve kendi helakinin sebeplerini hâzır ve kuvvetli görürse bu ateş elbette can evinde meydâna gelir. Bu do iki marifetten doğar:
Birinci marifet, kendi ayıplarını, günâhlarını, tâatteki kusurlarını, ve kötü ahlâklarını hakkıyla görür. Bütün bu kusurları yanında Allahü Teâlâ'nın kendisine verdiği nimetleri de görür. Böyle olan kimse, pâdişâhın nîmet ve iltifatlarına kavuşup, harem ve hazînesine hıyanet eden kimseye benzer. Sonra aniden pâdişâhın, onun bu hıyanetlerini gördüğünü anlar. Ve bilir ki pâdişâh çok gayyur, intikam alıcı ve korkusuzdur
Korkunun dereceleri çoktur. Arzulardan men ediyorsa iffet denir. Haramlardan men ediyorsa verâ1 denir. Şüphelilerden veyû haram korkusuyla helâllerden men ediyorsa takva denir. Allah'a yaklaştıranların gayrisi olan her şey'den men ediyorsa, sidk denir. Böyle kimseye sıddik denir. İffet ve verâ takvanın ve hepsi sıdkın altında kalır. Havf da (korku) hakikatte budur. Amma gözyaşı akıtan ve silen ve, “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm”, deyip kalbi gaafil olan kimseye, kadın gibi yumuşak kalbli denir. Bu, korku olmaz. Çünkü bir şey'den korkan kimse, ondan kaçar. Bir kimse eteğinde bir şey saklar. Bunun yılan olduğunu bilirse, “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” ile yetinmez, belki yılanı atar. Zinnûni Mısrî'ye Allah'tan korkan kul kimdir? dediklerinde:
“Kendini hasta görüp ölüm korkusuyla bütün isteklerinden kaçandır”, buyurdu.[196]