Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
İmam Ah Med B. Hanbel
Adı: Alımed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilâl b. Esed.
Künyesi: Ebû Abdullah.
Nesebi: Anne babası Arap asıllıdır. Ebeveyni Şeybân b. Zühl b. Salebe boyundandır. Soyu, Nizâr batnmda Peygamber Efendimizle (sav) birleşmektedir.
Doğum Tarihi ve Yeri: İmam Ahmed b. Hanbel Bağdat'ta doğdu. Bir rivayete göre Merv'de doğmuş, henüz emzikte iken Bağdat'a götürülmüştür. Doğum tarihi, h. 164 senesi Rebîülevvel (ya- da Rebîülâhir) ayının yirminci günüdür. Doğduğunda babası ve dedesi vefat etmişlerdi. Sadece soyu değil kaderi de Allah Resulü (sav) ile kesişmiş ve o da yetim doğmuştur.
İmam Ahmed b. Hanbel'e babasından ve dedesinden yüklü bir miras kalmamışsa da dedesi tarafından yüksek bir nesep ve makama, babası tarafından cesaret ve cihad sevgisine vâris olmuştur. Babası Muhammed b. Hanbel cihad ederken şehit düşmüştür. Dedesi Hanbel b. Hilâl ise, Emevîler tarafından Serahs emirliğine tayin edilmiş bir zât idi.
Öğrenim Hayatı:
Kaynaklar Ahmed b. Hanbel'in h. 179 yılında on dört yaşında nadis tahsiline başladığını kaydetmektedir. Bu konuda kendisi Şöyle demiştir:
"Hocaya gittiğimde henüz çocuktum. On dört yaşına bastığım-aa divana gidip gelmeye baş}adım." İmam, bundan sonra Kur'an hıfzı ve yazma dersinin yanında Bağdat şeyhlerinden hadis dinlemeye başlamıştır. Yine kendi ifadesi şöyledir: "ilk defa H. 179 senesinde Ali b. Hişâm b. el-Berîd'den hadis dinlemeye başladım.
Hadis yazdığı ilk âlim, kendi ifadesiyle Ebû Hanife'nin öğrencisi Ebû Yûsuf idi. O yıl (h. 179), Abdullah b. el-Mübârek Bağdat'a gelmişti. Ahmed b. Hanbel ondan hadis dinleyebilmek için acele ettiyse de kısmet olmadı. Çünkü Abdullah b. el-Mübârek Romalılarla savaşmak üzere sefere gitmişti.
Ahmed b. Hanbel Bağdat'ta bulunan hadis şeyhlerinden hadi: dinlemeye devam etti. Hocası Hüşeym b. Beşîr'in vefat ettiği h 183 yılına kadar seyahate çıkmadı. Bu hocasının derslerine tam bir titizlikle devam etmiş ve ondan hayli istifâde etmiştir. Bu konuda kendisi şöyle der:
"Hüşeym'den h. 179 senesinde yazmaya başladık. Ondan Hac kitabı dâhil bine yakın hadis, bir kısım tefsir ve Kaza kitabını yazdık." Oğlu Salih "Üç bin hadis oldu mu?" diye sorunca "Daha fazla" demiştir.
Yolculukları:
Hadis ehlinin bu geleneğinden Ahmed b. Hanbel de nasibim almış ve hocası Hüşeym'in vefatını, bir tür izin olarak telakki etmiştir. Bundan sonra İslam âleminin değişik merkezlerindeki ha dis şeyhleriyle görüşüp hadis dinlemek üzere yollara düşmüştür Bu konuda gayet ciddi davranmış, azim ve kararlılığını asla yi tirmemiştir. Bununla ilgili olarak şu ilginç ifadesini aktarmak faydalı olacaktır: "Hadis dinlemeye erken vakitlerde gitmek ister dim. Annemse sabah ezanının okunmasını, en azından halkın sa baha çıkmasını beklemem için eteğimden çekiştirirdi."
imam Ahmed b. Hanbel'in ziyaret ettiği ve etmek istediği beldeler:
1. Basra; bu şehri h. 186, 190, 194 ve 200 senelerinde olmak üzere dört kez ziyaret etmiştir. Beş kez gittiği de rivayet edilmiş tir.
2. Küfe; bu şehre h. 183 yılında gitmiş aynı yıl yayan olarak oradan ayrılmıştır. Bağdat'tan çıktıktan sonra yaptığı ilk yolculuk budur.
3. Mekke; h. 187 yılında gitmiş ve o sene İmam Şafiî ile görüşmüştür. Daha sonra h, 191, 196, 197 ve 199 yıllarında da Mekke'yi ziyaret etmiştir.
4. Yemen; Mekke'den h. 199 senesinde yayan olarak çıkmış ve İbrahim b. Ukayl'in kapısında iki gün kalmış ve Abdürrezzâk'tan hadis yazmıştır.
5. Tarsus; Abdullah'ın ifadesine göre oraya yayan olarak gitmiştir.
6. Vâsıt; kendisi, şöyle der: 'Yahya b. Saîd el-Kattân'm evinde ikâmet ediyordum. Sonra Vâsıt'a gittim."
7. Rikka; Ahmed b. Hanbel şöyle der: "Rikka'da Feyyaz b. Mu-hammed b. Sinan'dan daha hayırlısın görmedim."
8. Abadan; h. 186 yılında gittiği şehirde Ebu'r-Rebî ile görüşmüş ve ondan hadis yazmıştır.
9. Mısır; İmam Şafiî'ye kendisini Mısır'da ziyaret etme sözü vermesine rağmen parasızlıktan gidememiştir.
10. Rey; İmam şöyle der: "Eğer elli dirhemim olsaydı Rey'e gider Cerîr b. Abdülhamîd'den hadis dinlerdim."
Onun seyahatleriyle ilgili olarak dikkat çeken nokta, büyük ölçüde yayan yolculuk etmesiydi. Arabistan gibi sıcak bir coğrafyada bunun ne kadar zahmet ve sıkıntı dolu olacağı ortadadır. Âdeti gereği dinlediği hadisleri bir de yazan Ahmed b. Hanbel'in bunları taşırken ne sıkıntılara katlandığını tahmin etmek zor değildir.
İlimleri:
Ahmed b. Hanbel çağının bilgi ve ilimlerinden lâyıkıyla ıstıiade etmiştir. Özellikle Bağdat gibi ilmin ve İslam medeniyetinin kalesi konumundaki bir şehirde yaşaması onun en büyük şansı olmuştur. Bilindiği üzer o devirde Bağdat, hemen bütün âlimle aSnda en az bir kez uğradıkları büyük bir merkezdi, mam Ahmed b. Hanbel gibj ilim âşığı bir zâtin burada kurulan ilim halkalarına katılmaması gibi bir ihtimali hayal etmek bile zordur.
Ahmed b. Hanbel'in ilimleri arasında öne çıkan şu dalları zikredebiliriz:
1. Dil ilimleri: Arapça'nın bütün varlığıyla hâkim olduğu bir çevrede yaşayan İmam Ahmed b. Hanbel, öğrenim hayatına her genç gibi Kur'an ve ilimleriyle başlamıştır. Bu ilimlerin büyük bölümü dille ilgili olması bakımından dil ilimleri alanında çok geniş ve derin bilgi sahibi olmuştur. Nitekim kendisi bunu şöyle ifade etmiştir: "Arapça adına yazdıklarım, bu dilin imamı sayılan Ebû Amr b. el-Alâ'nm yazdıklarından daha fazladır." Nitekim Müsned adlı dev eserindeki garîb kelimelerle ilgili açıklamaları, dil ilimlerine ne kadar hâkim olduğunun kanıtıdır.
2. Hadis İlmi: Hadis ilmine rivayet ve dirayet olarak hâkimdi. Müsned, onun bu sahadaki liderlik ve imametinin en açık delilidir.
a. Rivayet esaslı Hadis İlmi: İmam Ahmed b. Hanbel, çağında rivayetin imamı idi. Bunun en canlı delili, otuz bini aşkın hadisten oluşan Müsned adlı dev eseridir. Bizzat kendisi oğlu Abdullah'a şöyle demişti: "Bu Müsned'i iyi muhafaza et. Çünkü o, insanlar için imam olacaktır."
Hafız Ebû Ali el-Medînî Müsned'in özellikleri hakkında şöyle der: "Bu kitap, hadis ehli için büyük bir asıl ve sağlam bir kaynaktır. Çok sayıda hadis ve bol miktarda rivayetten seçilerek hazırlanmıştır. O, itimâda şayan bir imam ve ihtilaf anlarında sığınak kılınmıştır."
b. Dirayet esaslı Hadis İlmi: İmam Ahmed b. Hanbel hadis usûlü kapsamına giren diğer ilimlerde de otorite idi.
c. Cerh ve Ta'dîl İlmi: İmam Ahmed b. Hanbel cerh ve ta'dîl konusunda kanâat belirten ulemâ arasında yer almıştır. Bu konuda ne katı, ne de gevşek davranmayıp orta bir yol izlemiştir. Yahya b. Saîd el-Kattân'ın öğrencisidir. Tabakâtu'l-Hanâbile adlı eserde Abdullah b. Ahmed şöyle der: ""Ebû Turâb en-Nahşebî babama geldi. Babam anlatmaya başladı: Filan zayıftır, filan sikadır.. Bunun üzerine EbuTurâb şöyle dedi: "Şeyh hazretleri, Müslümanları çekiştirip gıybet etme." Babam biraz sert bir ifadeyle karşılık verdi: "Yazık sana! Bu gıybet değil, ümmete nasihattir!"
d. Hadis İlletleri İlmi: İmam Ahmed b. Hanbel hadis illetleri dalında da çok derin bilgi sahibiydi. Nitekim oğlu Abdullah ile Müsned'i müzâkere ederken "Şu hadise dikkat et, onda şöyle bir illet var" diyerek uyarırdı. Ebû Bekir el-Hallâl'm onun hadis illet-leriyle ilgili görüşlerinden derlediği Kitâbu'l-ilel adlı eser, Ahmed b. Hanbel'in bu sahada ne kadar derin olduğunu gösterir.
3. Fıkıh İlmi: Bu ilimdeki yeriyle ilgili olarak Ahmed b. Hanbel'in ilk derslerini Ebu Hanîfe'nin öğrencisi Ebû Yûsuftan aldığını söylememiz sanırız yeterli olacaktır. Bilindiği üzere o, re'y ehlinin büyük imanlarından biriydi. İmam, bundan sonra sadece hadis ilmiyle meşgul olmuş ve bu alandaki birikimini kemâle erdirdikten sonra re'y ehlinin fıkıh anlayışım eleştirel bir bakışla değerlendirerek kendine has bir fıkıh anlayışı geliştirmiştir. Tabakâtu'l-hanâbile müellifi onun fikıh bakışını şöyle anlatmıştır: "O, fıkıhta azimetleri esas alırdı. Hükümlerinde Kur'an ayetlerine, uygun hadislere veya değerli bir sahabî sözüne dayanırdı. Bütün bunları re'y ve kıyasa tercih ederdi."
Hiç kuşkusuz İmam Şafiî ile karşılaşması ve ona duyduğu derin hayranlık da fıkıh metodu üzerinde etkili olmuştur.
İmam Şafii, onun imamlığını tescil ettikten sonra -Tabakâtu'l-hanâbile sahibinin ifadesine göre- şöyle demiştir:
"Ahmed sekiz haslette imamdır. Hadiste imamdır. Fıkıhta imamdır. Dil ilimlerinde imamdır. Kur'an'da imamdır. Fakirlikte imamdır. Zühdde imamdır. Vera'da imamdır. Sünnette imamdır."
4. Kelâm İlmi: Kelam ehlinin görüşleriyle ilgili derin bilgisi hakkında nasihatlerine bakmak yeterlidir. Ahmed b. Hanbel bu nasihatlerinde insanları kelamcılarla birlikte olmak ve tartışmaya girmekten sakındırmaktadır. Hatta onları dinlemeyi bile sakıncalı görmektedir. İşte onun ifadeleri:
Kelam konusuna girenler asla iflah olmazlar.1 Kelam işine girenler cehmîleşmekten kurtulamazlar." (Cehmiye fırkasına atfen.)
Oğlu Abdullah'a: "Sakın onların meclislerine oturma ve onlandan biriyle konuşma!"
"Sünneti savunuyor bile olsalar kelam ehliyle oturma!"
Böylesi kesin tavsiyelerde bulunan bir zâtın onların prensip ve görüşlerini bilmemesi düşünülemez.
Hocaları:
İmam İbn el-Cevzî onun hocalarını sayarak şöyle demiştir; "Ahmed b. Hanbel'in dörtyüz ondört erkek, bir kadın hocası olmuştur."
Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: 1. Hüşeym b. Beşîi (Bağdat'ta beş yıl boyunca öğrencilik yapmıştır.) 2. Süfyân b. Uyeyne, 3. İbrahim b. Sa'd, 4. Yahya b. Saîd el-Kattân, 5. İmam Şafiî, 6. Kadı Ebû Yûsuf, 7. Mu'temer b. Süleyman, 8 Abdurrahman b. Mehdi, 9. Yezîd b. Harun, 10. Abdürrezzâk b. Hemmâm es-San'ânî, 11. Muhammed b. Ca'fer, 12. Yahya b. Saîd el-Emevî.
Menkıbeleri:
Allah Teâlâ sünneti sözüyle ve ameliyle müdâfaa etmesi sebebiyle onun şanını zaman içinde daha da yükseltmiş, bu uğurdaki gayret ve özverisiyle akranlarının üstünde, tâbiûnun büyükleri arasında sayılmıştır. O, takva ehli evliyanın safları arasında da ön sıralarda yer almıştır.
İmam Ahmed b. Hanbel, Rabbine kulluk ve tâatinde örnek alınacak bir şahsiyetti. İbrahim b. Hâni anlatıyor: Zühd, ibâdet ve nefse eziyette onun kadar güçlüsü görülmemiştir. Gündüz oruç tutar, iftarı erkenden yaptıktan sonra yatsıdan sonra birkaç rekat namaz kılardı. Hafif bir uykunun ardından kalkıp abdest alır ve tanyeri ağarıncaya kadar namaz kılardı. Sonra bir rekat vitirle bu namazını bitirirdi.
Menkıbeleri kitaplara sığmayacak kadar çok olup İbn el-Cevzî,. Ebû Hatim ve Beyhakî tarafından müstakil eserlerde ele alınmıştır.
Örneğin zühdden söz edildiğinde Ahmed b. Hanbel'in adı anılmazsa eksiklik olur. Çoğunlukla sirke ve tuz ile yetinirdi. Yemeği bu kadar mütevazı olan İmam, giyiminde de çok zâhidâne davra-
nirdı.
Hamdan b. Alî şöyle der: Pamuklu bir elbisesinden başka giyeceği yoktu. Fakat dâima temiz olurdu.
Humeyd b. Zenciveyh anlatıyor: Ahmed b. Hanbel'in sırtında yeşil bir cüppe gördüm. Üzerinde beyaz yün kumaştan bir yama vardı.
Yemesinde ve giyiminde böylesine tevazu ve zühd sahibi olan bir zâtın kadılık, valilik gibi devlet görevlerine iltifat etmeyeceği de açıktır. Nitekim şöyle bir olay anlatılır:
Ebu Bekr b. el-Esrem'den: "İmam Şafiî Ebû Abdullah'a şöyle demişti: "Müminlerin emîri, Yemen'e bir kadı tavsiye etmemi istedi. Abdürrezzâk'la görüşme arzun olduğunu biliyorum. Hem bu meramına erer, hem de hak için kadılık edersin." Ahmed b. Hanbel ona şu cevabı verdi: "Bunu sizden bir kez daha duyarsam, beni bir daha huzurunuzda göremezsiniz."
İmam Ahmed b. Hanbel'in zühdü fakirliğinden kaynaklanmıyordu. Bilakis vera' ve Allah korkusundan kaynaklanıyordu.
O, bütün bu ilim ve imametine rağmen olağanüstü mütevazı bir kişiliğe sahipti. Uzleti, zikir için inzivaya çekilmeyi severdi.
Yoksulluğuna rağmen cömert bir insandı. Az da olsa vermekten hoşlanırdı. Harun el-Müstemlî onunla yaşadığı şu olayı anlatır:
"imam ile karşılaştığımda Tanımda hiç para yok' demiştim. Bana beş dirhem uzatarak şöyle dedi: Bundan başka param yok!"
Çilesi:
Müslümanlar Halife Reşîd zamanına kadar Selef akidesi üzerinde gider ve Kur'an-ı Kerim'in Allah'ın kelâmı ve vahyi olduğuna, yaratılmış (mahlûk) olmadığına inanırlardı. Halife Me'mûn zamanında Mutezile ve Cehmiye sivrilmeye' başladı. Bunlar an'm mahlûk olduğunu iddia ediyorlardı. Onlara göre Kur'an şeydi. Halife de zamanla bu görüşe meyletti. H. 218 yılında Halife halkın ve ulemânın imtihan edilmelerini emredere! Kur'an'ın mahlûk olduğu görüşünü dile getirmelerini istedi Iş-kence ve ölüm cezasından korkan bir çokları Halife'nin etnrkr uyarak istenenleri ikrar ettiler.
İmam Ahmed b. Hanbel, Selef-i Sâlihin böyle bir akidesi olmadığını, Kur'an'ın da yaratılmış olmadığını söyleyince hapse atili Me'mûn'un ölümüne dek hapiste kaldı. Mutasım hilafete geçir;: münazara için Imam'ı çağırttı. Huzurunda kendisine işken:: edilmeye devam edildi. Hapis ve işkenceyle dolu bu çile, tam yim sekiz ay devam etti. Bundan sonra salıverildi.
İmam bu zindan ve işkence hayatından sonra tekrar hadis ve fetva faaliyetine başladı. Bu arada babası Mutasım'm ardında Vâsık'm hilafeti başlamıştı. O da babasının ilk yıllarında oldur. gibi Kur'an'ın mahlûk olduğu iddiasını yaymaya çalıştı. Budk her yerde okutulup öğretilmesini istedi. Birçok âlim onun bu isic-ğine karşı çıktı. Halife Vâsık, İmam Ahmed b. Hanbel'e de fcr emir göndererek şöyle dedi: "Bundan sonra hiç kimse seninle toplanmayacak, benim bulunduğu toprakta veya şehirde kalrnavçaksın. Dilediğin yere gidebilirsin."
İmam, Vâsık'm bu fermanı üzerine evine kapandı. Namaz il: olsun evden çıkmadı. Bu durum, h. 232 yılında Vâsık'm ölümüm dek sürdü. Onun yerini alan Mütevekkil bu davadan vazgeçerü halk üzerindeki baskıyı kaldırdı.
Eserleri:
hadis dışında bir şey yazmamak ran islam kültür hazinesini çok değerli bilgilerden mahrum e-mistir. O, bu kararını gayet ısrarlı bir şekilde uygulamış, ha": kendisinden hadis dışında bir şeyler yazıldığını gördüğünde öfkelenmiştir.
Ebu Bekir el-Mervezî anlatıyor: "Horasanlı birini gördüm. Eh Abdullah'ın yanma gelmişti. Ona bir cüz uzattı. Ebû Abdulii: şöyle bir bakınca kendine ait sözler de bulunduğunu gördü. Sinir: bir hâlde kitabı elinden fırlattı."
1. Müsned; müteaddit baskıları yapılan büyük bir hadis kül yatıdır.
2. el-îlel; 1087 yılında İstanbul'da basılmıştır.
3. en-Nâsihu ve'l-mensûh.
4. ez-Zühd; basılan bölümü, İbn Hacer'in asıl hacmiyle ilgili söylediklerine uymamaktadır.
5. el-Eşribe; Şeyh Subhi es-Sâmurâî'nin tahkikiyle basılmıştır.
6. el-îman; İbn Ebî Hatim tarafından zikredilmiştir.
7. el-Fezâil; 1983 yılında iki cilt hâlinde basılmıştır.,
8. el-Ferâiz.
9. el-Menâsik.
10. Tâ'atu'r-Resûl.
11. el-Mukaddem ve'l-mu'ahher.
12. Ceuâbâtu'l'Kur'an.
13. Hadîsu Şu'be.
14. Nefyu't-teşbîh.
15. el'îmâmet.
16. Kitâbu'l-fiten.
17. Kitâbu fezâili Ehli'l-Beyt.
18. Musnedu Ehli'l-Beyt.
19. el-Esmâ ve'l-kunâ; Kuveyt'te basılmıştır.
20. Kitâbu'târîh; îbn el-Cevzî ve Zehebî taraûndan zikredilmiştir.
Ahmed b. Hanbel'e nispet edilen eserler:
1. et-Tefsîr; Zehebî'ye göre asılsız bir kitaptır.
2. er-Risâle fi's-salât; Zehebî'ye göre uydurmadır.
3. Kitâbu'r-reddi ale'l-Cehmiyye; Zehebî'ye göre uydurmadır.
4. Kitâbu'l-ilel; üç cilttir.
5. Kitâbu'l-ilm; üç cilttir.
6. Kitâbu's-sunne; üç cilttir.
Vefatı:
Hastalığı: Salih b. Ahmed anlatıyor: Hicrî 241 yılı rebîülevvel ayının ilk günüydü. O Çarşamba gününün gecesinde babam ateşlendi. Ateşi bir türlü düşmüyor, güçlükle nefes alabiliyordu. Durumdan haberdar olan halk ziyaret için eve gelmeye başladılar. İnsanlar gruplar halinde gelip geçmiş olsun dileklerinde bulunuyor ve dua ederek çıkıyorlardı.
Vasiyeti: Salih b. Ahmed anlatıyor: Babam şöyle vasiyette bulundu: "Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Bu, Ahmed b. Muhammed b. Hanbel'in vasiyetidir. O vasiyet eder ki Allah'tan başka ilah yoktur. O'nun ortağı da yoktur. Muhammed O'nun kulu ve Resûlü'dür. O'nu hidayet ve hak dinle göndermiştir ki -müşrikler istemese de- onu bütün dinlerin üzerine çıkarsın. Hane halkından sözünü dinleyenlere Allah'a kulluk etmelerini, hamd edenler arasında hamd etmelerini, Müslümanlara karşı dürüst davranmalarını vasiyet eder. Vasiyet ederim ki ben Rab olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, peygamber olarak Hz. Muhammed'den razı ve hoşnut oldum."
Bundan sonra borçlarının ödenmesini, oğulları Salih ve Abdullah'ın kız erkek bütün çocuklarına 10'ar dirhem verilmesini vesiyet etti.
Vefatı: Merhum, h. 241 senesi rebîülevvel ayının on ikinci Cuma günü vefat etti.
Cenaze namazında bir milyona yakın erkek ve altmış bin kadın hazır bulundu. O gün bütün Bağdat halkı abdest almak isteyenler için evlerini kapılarını gelip geçenlere açmışlardı.
Ne Dediler
1- Kuteybe: Zamanımızın en hayırlısı İbnu'l-Mübârek idi. Sonra -Ahmed b. Hanbel'i gösterek- bu gençtir. Ahmed'i seven birini gördüğünde bü ki o, sünnete sahip çıkan biridir. Sevrî, Evzâ'î ve Leys'in zamanlarına yetişseydi onların önüne geçirilirdi.
Kuteybe'ye "Onu tâbiûna katıyor musun?" diye sorulduğunda şöyle cevap verdi: Hem de büyükleri arasına.
2- İmam Şafiî: Bağdat'ta bir genç gördüm. O, "Bize nakledildi ki" diye başladığında herkes tasdik ederdi. "O kimdi?" diye sorduklarında " Ahmed b. Hanbel" dedi.
3- Ali b. el-Medînî: Allah bu dini riddet günü Ebu Bekir (ra) ile, Halku'l-Kur'an fitnesinde Ahmed b. Hanbel ile teyit etmiştir.
4- Ebû Ubeyde: İlim şu dördünde zirveye ulaşır: ... ve Ahmed b. Hanbel.
5- İbn Mam: Allah rızası için hadis nakleden yalnız üç kişi gördüm: Ya'lâ b. Ubeyd, el-Kaanbî ve Ahmed b. Hanbel.
6- İbn Ebî Hatim: Babama Ahmed b. Hanbel ile Ali b. el-Medînî'den hangisinin daha güçlü hâfiz olduğunu sormuştum. Şu cevabı verdi: Hıfzda birbirlerine yakındılar. Fakat Ahmed fikıhça daha üstündü.