Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

«NİKÂH BAHSİ»

«NİKÂH BAHSİ»



Nikâh müessesesi İslâm hukukunda kendine mahsus pek mühim ve müstesna bir yer işgal eder. Son derece ciddiyetle ele alınmış olup, şakası da ciddî sayılan üç şeyden biridir. Bu üç şeyi fafır-i kâinat efen­dimiz şu hadîs-i şerifleri ile beyân buyurmuşlardır ;

«Yani üç şey vardır ki, bunların ciddîsi de ciddî, şa­kası da ciddîdir. Nikâh, talâk, köle azadı[439]».

Hadîs-i Şerifin son kelimesini teşkil eden «itâk» yerine bazı rivayetlerde «yemîn» bazılarında «rac'a» bu vurulmuştur. Bu tak­tirde mânâ : Nikâh, talâk ve yemîn yahut nikâh, talâk ve ric'at; olur. Bu hadîs-i Şerif bütün rivayetlerinde nikâh lâfzı ile başlar. Şu halde şaka götürmiyen üç şeyin birincisi mutlak surette nikâh'-tir. Bundan dolayıdır ki, nikâh, Şer'î ta'biri ile ehlinden sâdır, ma­hallîne vâki' olmak şartı ile, şakacıktan dahî yapılsa ciddî olur. Meselâ : Bir baba kızını şâhîdîer huzurunda şakadan birine verse, yahut bir âkil baliğ kız şâhîdîer huzurunda şakadan bir delikanlı­ya «sana vardım» dese, o da ister ciddî, ister şaka olarak «kabul ettim» cevabını verse, nikâh tamamdır, mün'akidtîr. Görülüyor ki, şanı pek büyük olan bu nev'i şahsına mahsus müesese adetâ oto­matik çalışan kapılara benzemektedir[440]. Ciddî veya şakadan düğ­meye bakıldığı zaman otomatik kapı nasıl derhal açılırsa aile oca­ğının kapısı mesâbesindeki nikâh da öyledir. Ancak bu kapıdan b" rildiği takdirde o ocak teessüs edebilir. Aksi taktirde beşeriyyet herc-ü-irere içerisinde kalır. Hattâ bir gün neslinin tükenmesi bile mümkün olur. İşte bu hikmete mebnîdir ki, şu âlemin mukadder olan zamana kadar en mükemmel şekilde devam ve bekâ'sı ilm-i ezelî-i ilâhî'de nikâha ta'Iîk edilmiş, diğer ta'birle nikâh'm meşru'-iyyetine sebeb bu âlemin en mükemmel şekilde devam ve beka'smın ona bağlanması olmuştur. Bizzat nikâh'în, yani evlenmenin ise mü­teaddit sebepleri .vardır. Hattâ bu hususta «Hidaye Şerhi el-înayes de şöyle denilmektedir : «Nikâhtaki şer'î, aklî ve tabiî sebepler baş­ka hiç bir şer'î hükümde böyle toplanmamıştır.»

1— Şer'î dâİ ve sebepleri : Kitap, Sünnet, îcmâ'-i ümmettir.

Kitap'tan nikâhın meşruiyetine delil :

[441] «Size helâl olan kadınlardan İkişer, üçer, dörder adet nikâh edin» ve :

[442] «Sizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları ni­kâh edin. Eğer fakir olurlarsa Allah onları fazl-u kereminden zengin­letir. Allah vasîdi . âlimdir» âyet-i kerîmeleridir.

Sünneİ'ten delili. : bahsimizin hadîsleridir.

Nİkâh'm lüzumu üzerine icmâ' da vardır. Vâkıâ bunca âyet ve ha­dîslerden sonra müddeâyı ispat için başka bir delile ihtiyaç kalmazca da delillerin tenevvüü ve çokluğu ispât'ı takviye eder.

2— Nikâh'ın akü sebebi : Her akıl sahibi isminin bakî kalmasını, resminin bu cihandan külliyyen mahv-ü münderis olmamasını ister. Bu ise ekseriya neslin bakası ile olur:

3— Nikâh'ın tabiî sebebi: Erkek olsun, kadın olsun insandaki hay­vani tabiat şehvetini icrâ'ya meyyaldir. Bu tabiî ihtiyaç şeriat'in mü-sâdesi ile karşılanırsa meşru hatta sevap bile olur.

Nikâh'ın nev'i şahsına mahsus bir müessese olduğunu söylemiştik. Çünkü nikâh bir cihetle ibâdet, bir cihetle muameledir. Hattâ muamele olmaktan ziyâde ibâdettir, islâm hukukuna dâir yazılan kitaplarda onun bu ciheti ehemmiyetle belirtilmiştir.

Meselâ : «Ed-Dürrü'l-Muhtar» dst nikâh bahsi şu satırlarla baş­lar :

«Bizim için Hz. Adem devrinden bu güne kadar meşru' olmuş, son­ra cennette de devam edecek, nikâh ile îmândan başka ibâdet yoktur.» Hidaye Şerhi «Fethü'l-Kadir» in nikâh bahsi de şu satırlarla başla­maktadır :

«Nikâh ibâdetlere daha yakındır. Hattâ onunla meşgul olmak sırf ibâdet maksadı ile nikâh'ı terketmekten efdâldir». Bunlardan sonra «Fethü'l-Kadir» de nikâh ile cihât birbirine kıyâs olunmak­tadır; şöyle ki :

«Cİhâd'da i'Iây-ı kelîmetullah bulunduğu için o da bir ibâdettir. Ni­kâh* ta ise bu iş fazlası ile mevcuttur. Çünkü nikâh hem müslümamn hem müslümanlığın vücûd bulmasına sebeptir. Cihâd ise yalnız müslüman-lığın vücûd bulmasına scbebtir. Nikâh ibâdet olduğu içindir ki, evlen­mek evlenmemekten daha hayırlı sayılmıştır. Velevki evlenmemek sırf ibâdet maksadı ile olsun. Nitekim Hz. Peygamber (S.A.V.) müteaddit ezvâc-ı tâhirât ile evlenerek bu bâb'da da ümmetine nümûne-i imtisal olduğu gibi ibâdete vakit bulayım diye, evlenmek istemiyen sahâbe'nin bu yaptığını beğenmiyerek reddetmiştir.

Buharî ve Müslim'in müttefîken rivayet ettikleri şu hadîse bir bakınız :

Resûlüllah (S.A.V.)Mn eshâbından bir kaç kişi onun zevcelerine-evinde gizlice yaptığı ibâdeti sormuşlar. (Aldıkları cevaba nazaran bu İbâdeti az görerek) birisi : «Ben kadınlarla evlenmiyeceğim» diğeri : «ben et yemiyeccğîm.» Öteki : «Ben döşeğe yatmıyacağım» demiş. Re-sûl-ü Ekrem (S.A.V.) bunu duyunca Allah'a hamd-ü senâ'dan sonra şöyle buyurmuşlar :

«— Bazı kavimlere ne oluyor kiT şöyle şöyle demişler. Lâkin ben hem namaz kılıyorum, hem uyku uyuyorum, oruc'ta tutuyorum, tutmadığım da oluyor; kadınlarla da evleniyorum, şu halde kim" benim sünnetimden yüz çevi­rirse benden değildir.»

Görülüyor ki Resûl-ü Ekrem (S.A.V.) evlenmiyenicrin halini te'ki-den reddetmiş, hattâ : «Benden değildir» buyurarak böylelerden teberrî eylemiştir.

Teâlâ hazretleri Peygamberlerinin en şereflisine elbette kî en şe­refli hali reva görür. Fahr-i Kâinat hazretlerinin hali tâ vefatına kadar t-\li {.îf-çmiştir. Eğer evlilik, bekarlıktan evlâ olmasaydı, hayatı boyunca


Kategoriler

- namaz - hac - umre - dua - oruc - ashab - ashabın fazileti - ticaret - cihad - abdest - ilim - haram - ölüm - iman - iyilik - nikah - hadis - kıyamet - islam - cennet - miras - sünnet - mal - fitne - Kadın - sadaka - yemin - zina - zekat - ihram - evlilik - köle - feraiz - zikir - cemaat - kurban kesmek - mescid - kısas - hayız - günah - helal - amel - gusül - borç - kibir - cehennem - hüküm - öldürmek - kafir - takva

MollaCami.Com